CIA bağlantısı normal mi?
Dünyada da işler böyle mi gidiyor, gerçekten? Siyasi partilerin ve liderlerinin yabancı bir devletin istihbarat örgütüyle şu veya bu düzeyde bağlantısı çıktığında konu iki gün dahi tartışılmıyor mu?
Maalesef, bizde böyle oldu!
Kemal Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanı Rasim Bölücek, CIA bağlantılı Enver Altaylı ile tam 1022 kez telefonla görüşmüş. Bu görüşmelerin 197’sinde arayan kişi Bölücek. Tabii, Bölücek’e göre “Enver Abi” son derece saygın bir isim. Kemal Kılıçdaroğlu konuyla ilgili susmayı tercih etti, CHP’li yöneticiler ise CIA bağlantılı Enver Altaylı ile başdanışman Bölücek arasındaki ilişkiyi son derece ‘normal’ buluyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika temasları sırasında Enver Altaylı’nın kim olduğu yönündeki soruyu bakın nasıl yanıtlamış: “Enver Altaylı, FETÖ ile mektup diplomasisinde olan bir şahıs. 40 civarında mektup söz konusu. İstihbaratçı olarak CIA üzerinde de birçok görevlendirme almış olan bir kişi. Sayın Kılıçdaroğlu’nun etrafında kimlerin olduğunu, en yakınındakinin kim olduğunu bilmemesi sebebiyle durumunun ne kadar acı olduğunu anlamak mümkün.”
CIA bağlantılı Enver Altaylı ile ana muhalefet partisi lideri arasındaki temasın boyutu, niteliği ayrı konu; sadece bu ilişkinin varlığı bile Türk medyasında büyük gürültü koparması gerekiyordu. Peki medya ne yaptı dersiniz? Yalanla, iftirayla, hedef saptırmayla yapay gündemler oluşturarak bu konuya hiç girmedi bile. AK Parti tarafı önüne konulan suni gündemler üzerinde tepinmekle vakit geçirdi. Oysa başka bir ülkede olsa, yabancı istihbarat örgütleriyle bağlantılı ana muhalefet partisi ve liderinin kamuoyu önünde hesap vermesi kolay olmazdı. En azından konu gündem olur ve hayli gürültülü şekilde tartışılırdı. Maalesef, CHP’nin CIA bağlantısı gündem bile olamadı. Yazık, gerçekten çok yazık!
İPTAL YOK, YALAN VAR
Basın ve düşünce özgürlüğü konusu Batı’da ilgi gören, karşılık bulan konuların başında geliyor. Tam da bu yüzden FETÖ, Türkiye aleyhinde yürüttüğü kara propagandanın merkezine “gazeteciler hapiste” yalanını oturtmuştu. Batılıların da işine gelmişti tabii, bu yalan.
Erdoğan’ın ‘siyasal bağımsızlıkçı’ politikalarına duydukları öfkeyi “Ama muhalif gazeteciler hapiste” yalanıyla dengelemeye çalışıyorlardı. Bu hassas konunun farkında olan çevreler, bu kez “muhaliflerin basın kartı iptal ediliyor” yalanını piyasaya sürdüler. “Karanlık oda”cıların yaygınlaştırdığı bu iddialara ilişkin İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, sosyal medya hesabından tartışmaya nokta koyacak şu açıklamayı yaptı: “Bazı medya kurumlarında çalışanların kartlarının iptal edildiği iddiası kesinlikle gerçek dışıdır. Mevcut durumda değerlendirme süreci devam eden kartlarla ilgili herhangi bir iptal durumu söz konusu değildir. Her kurumda yeni basın kartını alanlar olduğu gibi değerlendirmesi devam edenler de bulunmaktadır. Kendilerine basın kartı verilmediğini iddia eden kurumlarda da yeni basın kartlarını alanların bulunması bile bu art niyetli girişimi boşa çıkarmaktadır. Değerlendirmesi devam eden başvurulara ilişkin süreç tamamlandığında başvuru sahiplerine gerekli bildirimler yapılacaktır.”