CIA VE MOSSAD’IN PARALI ASKERLERİ SOKAKLARDA
CHP “eş başkanı” Özel’in “biz bu işi kansız yapacağız” söyleminin işaret ettiği arka plan dikkate değer bir beyandı.
28 Şubatçı askeri cunta ve siyonist tezgahın demokrasi sosuna batırılarak servis edilme hali olarak görmüştüm.
Öyle sinsi bir kalıpta üretilen bir formül ki 28 Şubat döneminde Merhum Erbakan Hoca’yı derdest etmek adına siyonist işbirlikçi siyasetçiler, yargı erkleri, askerler, medya ve bilumum ajan yapılar topyekün hareket etmişlerdi.
Siyaset dialektiğini istedikleri gibi o gün kullananlar bugünde aynı şablonik projeyle karşımıza geldiler.
O gün Erbakan Hoca’nın “yumuşak bir geçiş mi olacak, yoksa kanlı mı kansız mı olacak” söylemi üzerinden dile getirdiği askeri cunta gerçeğine dönük bir manifestoydu.
O söylem üzerinden “bin yıl sürecek” koduyla zulüm senaryolarının sahaya yansıdığını görmüştük.
Buraya sırasıyla Genel Kurmay Başkanı, siyasi ayak ve siyonist işbirlikçilerin çeşitli enstrümanlarla saldırdıklarına şahit olduk.
Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz (bugünleri hesap edebilmek adına İmamoğlu’nu yetiştiren aktör), kanlı mı kansız mı kodunda aldığı harekat planına uygun şunları söylemişti: “Bu söz açıkça iç savaş beyanıdır…Ordunun buna ilişkin rahatsızlığını ortaya koyması normaldir” demişti.
Şimdi “kent uzlaşısı” ile “özgürleştirilen” Özgür Özel’in bu hamlesini nasıl değerlendirmemiz lazım.
Özel’in bu söylemini gelişi güzel ifade etmediği hem tarihi arka planı hemde geldiğimiz yerde devam eden siyonist ablukaların hangi yansımaları üzerinden okumamız gerekiyor?
Bu söylemde hendek kazma tasarlanıyor.
Bu söylemde “Gezi” türü örgütlenme ve ayaklanma projeleri hibrid ajanlar tarafından tezgahlanıyor.
Bu söylemde FETÖ terör örgütü dahil tüm istihbarat örgütleri için “hazır olun” talimatı dikte ediliyor.
Bu söylemde PKK’nın kent yapılanmasına dönük koordinatlar veriliyor.
Bu söylemde devletin bölünmez bütünlüğüne karşı bütün saha ajanlarının tesis edilip, uyandırılması için çabanın itirafı var!
Bu söylemde Siyonizmin tezgahında konumlanan sözde dini oluşumlar ve aktörlere “sahaya inin” deniliyor.
İşgal için dışarı kümelenen emperyalizmin bindirilmiş tabyalarına “bizden haber bekleyin” deniliyor.
Mesut Yılmaz’ın ifadesiyle “Bu söz açıkça iç savaş beyanıdır” diyecek savcılarımız yok mu?
Bu ifadelerin devletin bekasını dönük tehdit olduğunu ve yaptırımları olduğunu soracak kimse yok mu?
28 Şubat’ta Erbakan Hoca’ya kan kusturan yargı erkleri “Özgürleşmedi” mi?
Özgür Özel’de ifadesini bulan beyan geniş ölçekli bir planın deklare edilmesinden öte sahanın resmini görmemizi istiyor.
Ve daha önemlisi CHP Genel Başkanı’nın ifadesiyle ortaya çıkıyor; “gençler darbe yapıyorlar desinler onları desteklerim”…
Mesele Özgür Özel’in söyleminde değil. Aslolan Özgür Özel’de ifadesini bulan CIA ağzıdır. Demek ki neymiş?
Kent uzlaşısı tezi tamamen CIA ve MOSSAD işbirliği ile hazırlanan işgal planının ana ayağını teşkil ediyormuş.
Demek ki her noktada CIA ve MOSSAD ajanlarının eğittiği PKK’lıların ulu orta konuşmalarının hikmeti buymuş.
O halde Devlet refleksinin ne olmadığını gösterecek hamlemizi bütün caydırıcılığıyla sahaya yansıtma zamanıdır!.