CIA’NIN ÖZGÜRLÜK ÇAĞRISI VE “DARBE”

Okuduğunuz Yazı
CIA’NIN ÖZGÜRLÜK ÇAĞRISI VE “DARBE”

İçerik

Son Can Atalay gündemini “darbe” olarak nitelendirenlerin söylemlerine baktığımızda arka planda neyin, hangi planın işlevsel kılındığını görmek lazım.

Terör ve terör örgütleriyle anayasal düzenin ortadan kaldırılması hakikati bir yana Can Atalay ve Osman Kavala gibi aktörler üzerinden legal pozisyona çekilmek istenen büyük bir resim var.

Gezi olaylarında “Kobani” bütünselliği ve bağlantı kurulmasına dönük varyasyonlar bir sonraki ana zemin olan iç savaş zemininde Anadolu’nun bölünüp parçalanmasına dönük nihai hedefler silsilesini teşkil ediyordu.

Almanya başta olmak üzere SOROS sponsorluğunda işlevsel kılınmaya çalışılan parçalama hamlesinin sıçrama taşı “gezi” tezgahı ile başlatılmıştır.
Bu amaca dönük Avrupa KCK’nın da sponsor katılımcı olarak kabul edilmesi süreci daha dar bir zamana bloke etmek amacını taşıyordu.

Açık Toplum Vakfı ve bileşenlerinin Alman gizli servisi BND motivasyonu ile İstanbul merkezli lokasyonlara serpiştirilme sürecini başta Osman Kavala, Can Atalay ve diğer aktörler üslenmişti.

FETÖ’cü aktörlerinde yoğun lojistik ve stratejik katkılarıyla “darbe” süreci parçalanma ile istenilen zemine oturtulacaktı.
Can Atalay’ın İstanbul merkezli sol tandanslar üzerindeki “birleştirici rolü” süreci organize etmek adına oldukça önemli bir aşamaydı.

Bu tespitler devletin istihbari gözlemleri ve takipleri neticesinde ortaya çıkarılmıştı.
Süreçte aksama ve akamete uğrama ihtimali adına iç cephede mevzilenen “demokratik hukukçular” ordusunun yargı noktasında katkıları da hesap edilmişti.

En son “kaçış noktası”nın “anayasal dokunulmazlık” şemsiyesi içinde legaliteye dönüştürmesini içeriyordu.
Bütün planların Osman Kavala gerçeği ile sabit olduğu gibi tersyüz edildiği süreçlere şahit oluyoruz.

Şu çok belirginleşmiş oldu.
Emperyalist tezgahların iç dinamikler ve cepheye dönük legal mevzileri vardı.
Bu cephenin ya da gediğin kapatılması ülke için beka tehdidi olduğu bir kere daha görülmüş oldu.

Bunun önüne geçmek adına “darbe” çığırtkanlığı yapanların “sokağı” işaret etmesini doğal karşılamak gerekiyor. Zira eylemi yapanlara değil, eylem üzerinden beslenenlere bakmak lazım…
Anayasal gereklilik ne ise bütün gerçekliğiyle bunlara özellikle tatbik edilmeli!

Eş zamanlı olarak DEM Parti ve bileşenlerinin de “sokağa çağırma” girişimlerini DEM bileşenleri üzerinden okuyarak tahlil etmek gerekiyor.
DEM’in ana bileşenleri içinde TİP’lilerin olması, “darbe” çağrısına senkronize olarak icabet etmeleri boş bir çağrı değildir.

Bölgesel gelişmelerdeki ana inisiyatifimizden bizi uzak kılacak her hamleyi deniyorlar!
İtalyan kilisesindeki suikasti bu eksende okumakta fayda var.
Buradaki sözde Daeş bağlantısının ana kurgusunun PKK’ya çıkması tesadüf değildir.
Azami dikkatli ve uyanık olacağız.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
100%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Binnur Günay