CİHAN DEVLETİ OLMA YOLUNDA YENİ TÜRKİYE
‘Zeytin Dalı Harekatı’na gelene kadar yaşanan süreçleri en iyi anlatan Rasulullah (S.A.V)in Buhârî ve Müslim’in beraberce naklettiği bir hadîste : “(Akıllı ve olgun) Mü’min aynı delikten iki defa sokulmaz, ısırılmaz.” (Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63) diye buyurmasıdır sanırım. Tam da Ak Parti iktidarının 16 yıldır yaşadıklarından yola çıkarak, Bugün bu Hadis-i Şerif’in anlattıklarının önemini ve hayata geçirildiğini müşahade etmekteyiz.
Aç gözlü ve eli kanlı emperyalist devletlerin sanayi devrimiyle birlikte ihtiyaçları olan ham maddenin Ortadoğu’nun yeraltı ve yerüstü zenginliklerinde olduğunu keşfedene dek, 400 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nun himayesinde her mezhep, din ve milletten insanların münferit olaylar dışında huzur ve güven içinde yaşadığı günlerden 100 küsur yıldır kan, acı ve gözyaşının eksik olmadığı bu günlere bakarsak…Batı’nın yeni yüzyıl için yaptığı planlarının sahaya aktarılmasını sadece enerji savaşları ile açıklamak doğru değil elbette…Bugün Ortadoğu halklarına reva görülen uygulamaların arkasında çok daha büyük planların olduğunu artık net olarak biliyoruz.
20.yüzyılın başlarında yapılan gizli anlaşmalarla egemenliğini kaybettiğimiz Misak-ı Milli sınırlarımızdan, sahada bileğimizi bükemeyen odakların masa başı oyunlarıyla saf dışı bırakıldığımızdan yola çıkarak bir asırlık döneme bütünüyle bakarsak bu günü çok net okuduğumuzu göreceksiniz. Osmanlı adaletinin bu topraklardan bin bir oyunla el çektirilmesinin ardından oluşturulan küçük küçük piyon devletlerin kurdurulmasıyla birlikte günümüze gelene dek gerçekleştirilen kanlı senaryoların bu günde bu devletler üzerinden yazıldığını idrak ediyoruz. Bu süreçlere ise imparatorluk köklerinden gelen asalet ve gelenekle seyirci kalamayan tek ülke Türkiye…
Devletimiz, Ensar olmak düşüncesiyle milyonlarla ifade edilen bu acı dolu coğrafyanın mazlum insanlarına sahip çıkan tek ülke olmak hasebiyle bütün imkanlarını seferber etmiştir.
Geçmiş tecrülerimizden hareketle bu coğrafyada hiçbir olayın tesadüf olmadığını, uzun süreler içinde masa başında varılan kararların münferit olaylarla büyük olayları başlattığını biliyoruz. Batı uşağı yönetimler eliyle kendi çıkarlarına hizmet ettirilen, alet edilen diktatör yönetimler eliyle isyana gebe bırakılan insanlar, tek tıkla büyük olayları doğuruyorlar. Avusturya tahtının veliahdını ve eşini bir Sırp milliyetçisine öldürterek, 1.Dünya Savaşı’nı başlatan ellerin de Tunus’ta Muhammed Buazizi’nin kendisini yakma eylemi sonrası Arap Baharı’nı başlatan ellerinde aynı oyunların bir parçası olduğunu tahmin etmek hiç de zor olmasa gerek.Farklı senaryolarla olsa da metod aynı, aktörler değişik sadece…Sonuç ise…Kan, acı ve gözyaşı…
İşte…’Müslüman aynı yerden iki kere ısırılmaz’ düşüncesinden yola çıkarak savaşta değil masada kaybettiğimiz Ahd-ı Milli’den aldığımız derslerle dün Cennetmekan Sultan abdülhamid Han’ın projelerine engel olmak için türlü oyunlar çeviren sömürgecilerin Bugün Ak parti hükümetinin Dünya’yı etkileyebilecek büyüklükteki projelerine de aynı mantıkla engel olmak için yine türlü oyunlara başvurduklarından yaşadığımız tecrübelerle Bugün Suriye’de sınırlarımıza, birlik ve bütünlüğümüze karşı yapılanları bu minvalde çok net görerek, hareket ediyoruz.
O gün Filistin’i işgal etmek suretiyle siyonist İsrail’e devlet kurduranların, Bugün de aslında derinlerde Arz-ı mev’ud ütopyası üzerinden İsrail’in kalıcı güvenliğini sağlamak ve Akdeniz koridoru hülyasına kavuşmak adına bu günlerde kullanmak üzere kurdurdukları kukla devletlerin başına getirdikleri şarlatanlar üzerinden hazırladıkları yeni yüzyıla dair planlarını uygulamak istiyorlar ve bu bağlamda da tek engel olarak önlerinde dimdik duran Türkiye’yi zayıflatmak adına ittifak ettikleri terör örgütleri üzerinden bizi her alanda sıkıştırmaya çalışıyorlar; lakin karşılarında öyle sağlam bir inanç ve iradeyle kenetlenmiş bir Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığı bütün planlarını akamete uğratmaya devam etmekte…
İçerideki Batı yanlısı hainlere rağmen milli ve yerli düşünce üzerine kurulan ittifaklar, milletimizle beraber bu Haçlı güruhun oyunlarını bozacaktır. 1940’lı yılların ortalarından beri başlayan Türkiye- ABD ilişkilerinde ülkemizin başına gelenlere bakarsak…ABD’nin hiçbir zaman müttefikimiz ve dostumuz olmadığını son tahlilde FETÖ ve 15 Temmuz üzerinden ülkemizi parçalamaya yeltenenler biliyorlar ki…
Artık aldatılan, kandırılan, kullanılan, ikili anlaşmalarla köşeye sıkıştırılan bir Türkiye ve en önemlisi ABD’de burs vermek suretiyle Askeri Eğitim ve Talim programlarıyla eğittikleri generallerin başında olduğu bir ordu da yok karşılarında çünkü onları 15 Temmuz’da itlaf ettik. Şimdi ne istediğini bilen, geçmişte yaşadıklarından edindiği tecrübelerle yoluna devam eden, kendi gücüne güvenen, yerli ve milli silahlarıyla cephede aslanlar gibi tek bir sivilin dahi burnunu kanatmadan hakkını arayan bir Türkiye var artık. Milyonlara varan masumları katleden işgalcilerin karşısında hak ve adaletten ayrılmadan sınırlarına sahip çıkan ve bölgeye huzur getirmeye uğraşan güçlü bir Türkiye var artık…Eskiden olduğu gibi bu topraklara huzur ve adaleti Türkiye Cumhuriyeti Devleti getirecek.
Aynı yerden ısırılmaya hiç niyetimiz yok Biiznillah…Yeter ki…Bir lahza dahi şek ve şüpheye yer vermeyecek şekilde…Tek ses..Tek yürek kenetlenelim ve devletimize sahip çıkalım.Bu bağlamda ülke insanımız büyük bir imtihan vermektedir. Eğer biz istemezsek oynayamazlar. Eğer biz istemez ve kurulan planları görebilirsek…Bizi yıkamazlar…Bir olmak, birlik olmak bu yüce topraklar uğrana kanlarını akıtan, canlarını feda eden bütün şehit ve şühedamıza namus borcumuzdur. Küllerinden yeni devletler kuran bu büyük milletin mensupları olarak Batı uşağı yerli hainlere dikkat edelim…Uyanık olalım…Büyük davalar büyük olaylara gebedir düşüncesinden hareketle tek vücut, tek yürek olalım. Kaldı ki…Afrin harekatında milletimizin birlik, dirlik ve cesaretini tüm Dünya’nın gözleri önüne serdik ve sermeye de devam edeceğiz.
Başkomutanımız Recep tayyip Erdoğan’ın dediği gibi ‘Onların hangi silahları olursa olsun…bizim ALLAHIMIZ var.’
LA GALİBE İLLALLAH…
Selam ve Dua ile…
Meral SAVAŞ
Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%