Çok tarzlı CHP

Okuduğunuz Yazı
Çok tarzlı CHP

İçerik

Son haftalarda CHP üzerine çok yazar, çizer, konuşur olduk. Ana muhalefet partisi olması nedeniyle üzerine konuşmamız normal ama bu kadar konuşmamız biraz anormal gibi.

CHP’de sular durulmuyor. Mağduriyet üzerine bir maneviyat yükselişi gözlemliyoruz. “Allah’ım, beni mağdur et!” şeklinde dua sesleri yükseliyor gibi; tabii söz konusu dua olunca laiklik elden gitmez inşallah.

Toplum CHP’nin ne olduğu, ne yapması gerektiği, nereye gitmesi gerektiği hususunda temel düzeyde siyasetle partiyi anlamaya çalışacağına; kavgalar, rekabetler, mağduriyet inşaları, yolsuzluklar, nepotizm başlıklarıyla yeni bir CHP okumasına kalkışıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu döneminin “Altılı Masa”sı, CHP’yi kapalı bir kutu olmaktan çıkarıp dışarıya açık bir hâle getirdi. “Altılı Masa”nın oluşturduğu cazibe bugün Cemal Enginyurt ve Salih Uzun gibi birbirinden farklı siyasi geçmişlere sahip iki isme CHP kapılarını açabiliyor.

Aynı şekilde Cumhur İttifakı’nın ortaya çıkardığı güçlü sinerji neticesinde Altılı Masa partilerinden AK Parti’ye milletvekili geçişleri de oluyor.

Ancak Cemal Enginyurt’un MHP, DP ve sonunda CHP’ye geçişi ayrı bir değerlendirme konusu olarak bir köşede dursun.

CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu, Özgür Özel isimleri aktör isimler olarak yerlerini koruyor. İki belediye başkanının bir önceki seçimde cumhurbaşkanı yardımcısı olarak seçime konu edilmelerinin oluşturduğu beklenti ve güç yoğunluğunu, yeni genel başkan, dengeleme ve yönetmede topluma yeterli bir görüntü veremiyor.

Muharrem İnce’nin CHP’ye katılacağına yönelik haberlere bakınca Genel Başkan Özel’in CHP’deki güç dengeleri ve delegeler üzerindeki hâkimiyetini pekiştirmek, daha doğrusu CHP’deki “Saraçhane vesayetini” kaldırmak veya yıkmak üzere büyük bir çaba içerisinde olduğunun da artık saklanacak bir tarafı kalmadı.

Recep Tayyip Erdoğan’ın hem içeride hem de uluslararası ilişkilerde çok güçlendiği ve liderlikten bilge liderliğe doğru çok önemli bir dönüşüm geçirdiği siyasi hayatında, CHP içerisinde Erdoğan’nın gölgesiyle dahi rekabet edebilecek bir aktör henüz siyaset meydanında görünmedi.

CHP’deki bu çok başlılık, dağınıklık, ilkesiz rekabet gibi cumhurbaşkanı adaylığına odaklanmış parti içi dengeler ve siyasal strateji yoksunluğu, yerel seçimlerde önemli kazanımlar elde eden CHP’yi toplumun ve siyasetin merkezinden uzaklaştırmaktadır.

“En iyi CHP, ana muhalefet partisi olan CHP’dir.” yaklaşımı, CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu döneminde içselleştirilmiş bir durumdu. Şimdi ise CHP’nin tek rakibinin yine CHP olduğunu görüyoruz. Tıpkı AK Parti’nin tek rakibinin yine AK Parti olması gibi bir durum söz konusu.

CHP’nin bu çok merkezli, çok tarzlı siyaseti, yönetilebilir bir konu olmaktan çıktı. CHP içerisinde şu an ismi zikredilen aktörlerin, bu tartışmalar içerisinde önümüzdeki seçimlerde cumhurbaşkanı adayı olmaları dahi artık pek kolay görünmüyor.

CHP’de tüm bu isimler dışında sürpriz bir isme de hazırlıklı olmak gerekiyor. Mevcut isimlerin de başka partilerin adayı olması ihtimaller arasında.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Hilmi Daşdemir