Dağa çıkarmış…
Milletin meclisinden millete meydan okudu. Gözümüzün içine bakarak çok açık bir itirafta bulundu. Terör örgütünün siyasi uzantısı olduklarını herkese ilan etti. HDP’li Hüda Kaya, “İsteseydik dağa çıkardık” dedi.
Hiç utanmadan ve sıkılmadan sordu:
“Dağa gitmemize engel mi var? İsteseydik savaşamaz mıydık?”
Çok çirkin ve kabul edilemez sözler bunlar. İşin en can yakıcı ve kabul edilemez yanı da bu kadının “milletvekili” sıfatını taşıması.
Küstahlığa bakın! “Önümüzde iki yol vardı” demek istiyor. Biri dağa çıkıp, Mehmetçik’e kurşun sıkmak! Diğeri de Meclis’e girip “vekil” maskesi takmak ve dokunulmazlık zırhına bürünerek oradan atış yapmak!
Kadın, birinciyi değil, ikinci yolu tercih ettiğini söylüyor.
Ne farkı var birinin diğerinden? PKK’lı terörist, terör yolu ile insanlık suçu işliyor. Diğeri de o insanlık suçlularına güzellemeler yapıp teröre destek veriyor.
Al birini vur ötekine…
***
Dikkat edin, “savaşmak” ifadesini kullanıyor! “Dağa gitmeye engel mi var?” diyerek, bunu bir seçenek olarak köşeye koyuyor.
Savaş kimle yapılır?
Düşmanla!.. Zaten PKK’lı terörist de telsiz mandalına basıp benim askerimden bahsederken “düşman” ifadesini kullanıyor!
Demek ki…
Dağdaki terörist, Mehmetçik’e nasıl bakıyorsa bu da öyle bakıyor! Düşüncelerini de bu Milletin Meclisinden pervasızca ilan edebiliyor.
Keşke dağa gitseydi…
O durumda çözüm çok kolaydı. TSK, operasyon üzerine operasyon düzenliyor. Teröristlerin tepesine biniyor. Gruplar halinde imha ediyor. PKK denen kanlı örgüt terör listesinde olduğu için de kimse sesini çıkaramıyor.
Asıl sıkıntı, “maskeli PKK destekçileri” ile yürütülen mücadelede!
***
Ayrıca, bugünkü şartlarda dağa çıkmak da öyle kolay değil. “İsteseydik yapardık” demekle olmuyor. Çünkü eski Türkiye yok artık.
Eskiden Türkiye’nin içinde bile kampları vardı bunların. Bizim kırsal bölgelerimizde, dağlarımızda at koştururlardı. Şimdi Kuzey Irak’taki yuvalarında bile sıkıştılar, burunlarını dışarı çıkaramıyorlar. Oralarda dahi emniyette değiller, gidip buluyor ve imha ediyoruz. Pençe operasyonları perişan etti hepsini.
Öylesine zavallı hale düştüler ki, terör baronu Murat Karalıyan, TSK ile mücadele edebilmeleri için “doğaüstü güçler edinmelerini” istiyor! Sözün kısası, “Bir yolunu bulun, yoksa öleceksiniz” demeye çalışıyor.
Yağlı-ballı milletvekili aylığı almak ve lüks içinde yaşamak varken, kim çıkar dağa? Kim gider bile bile ölüme?
O, kandırılan, beyinleri iğfal edilen, terörün kucağına düşen gariban Kürt çocuklarının görevi. Onlar ölecekler ki, bunlar ayakta kalabilsin!
***
HDP’li Hüda Kaya’nın bu sözlerinden sonra kimse çıkıp “insan hakları” ve “demokrasi” gibi değerlerden bahsetmesin. “Bak demokratik mücadeleden yana tavır koyduğunu ilan etti” demesin…
O kadar basit ve ucuz mu bu kavramlar?
Hem terörden yana tavır koyup, hem teröristle aynı yolda yürüyeceksin. İnsanlığa karşı işlenen suçlara destek vereceksin. Hem de kalkıp “insanlıktan” bahsedeceksin.
“Hadi oradan, yürü git” derler adama…
Aklıyla, beyniyle ve feraseti ile alay edilecek kadar aptal mı bu millet?
Hadi oradan…