Darbeci Alman, ülke Almanya ise mevzu değişir

Okuduğunuz Yazı
Darbeci Alman, ülke Almanya ise mevzu değişir

İçerik

Yusuf Alabarda’nın Türkiye gazetesinde 11-12-2022 tarihli yazısından iktibas edilmiştir…

Almanya geçtiğimiz günlerde darbe iddiaları ile sarsıldı.

Almanya’nın darbe girişimine karşı aldığı tedbire dair değerlendirmemi yazının sonuna saklayalım ve önce olan biten nedir bir göz atalım.

Darbeci hareketin ismi ‘İmparatorluk Vatandaşı Hareketi (Reichsbürger)’

Bu hareket Almanya’da bir anda zuhur etmiş bir hareket değil.

1980’lerden bu yana Almanya içerisinde böyle bir hareketin olduğu, sadece Alman devleti tarafından değil, hemen herkes tarafından biliniyor. Reichsbürger, toplum içinde pek çok katmandan destek alan bir örgütlenme ve Almanya iç istihbarat birimi raporlarına göre üye ve sempatizanlarının sayısı da 21 bin civarında.

Tüm bunlar örgütün Almanya’da faaliyetleri takip edilen bir örgütlenme olduğunu gösteriyor. Bu kapsamda bugüne kadar ‘İmparatorluk Vatandaşı Hareketi’ ile iltisakı bulunanların Almanya’da her türden silah ruhsatı almaları yasaklanmış, mevcut ruhsatları da iptal edilmiş.

Daha çok Alman ordusu ve polis teşkilatı içine sızan ve anayasal düzeni değiştirmek maksadıyla örgütlenen bu hareketin bir darbe ile devleti ele geçirebilecek bir güce erişip erişmediği, şu an çok bilinen bir husus değil fakat savcının iddiaları bu yönde.

Paralel devlet kurmuşlar

‘İmparatorluk Vatandaşı Hareketi’ ideolojisi, mevcut Almanya’yı tanımıyor ve tüm bürokrasiyi bu ideoloji doğrultusunda reddediyor. Bu yüzden de devlet dışında, devlet gibi davranan paralel yapılanmalar oluşturmuşlar.

Resmî marşları ve mevcut Alman bayrağı dışında bayrakları dahi var. Bu paralel imparatorluğun para ile verilen kimlik kartları ve tapu belgeleri kendi üyeleri arasında dolaşımda.

Savcılığın, basına verdiği bilgilere göre örgütün hedefinde tanınmış politikacılar ve gazetecilerin de yer aldığı 18 kişilik bir düşman listesi mevcut.

Alman Meclisine silahlı baskın düzenleyerek iktidarı ele geçirecekleri iddia edilen bu gruba karşı, Alman polisi oldukça geniş kapsamlı bir operasyon düzenledi. 150’den fazla ev ve ofise, eş zamanlı baskınlar düzenleyen Alman polisi, 25 kişiyi de tutukladı.

Savcılık, örgütün 2011 yılından bu yana takip edildiğini ve sonunda düğmeye basıldığını iddia etse de zaten bilinen bir örgütün 11 yıllık takip iddiası çok inandırıcı değil. Hatta mezkûr operasyonun icra edileceğinin, operasyon öncesinde bazı basın ve yayın kuruluşlarınca dile getirildiği de biliniyor.

Darbe sonrası bakanlıkları ve bürokrasiyi pay etmişler

İddialara göre darbe başarılı olsaydı, oluşturulacak konseyin kararlarına göre bakanlıklar ve bürokrasi dahi kendi aralarında paylaştırılmış. Örgüt bütün iletişimini Telegram üzerinden ve kripto dijital iletişim mecraları üzerinden yapmış. Bu da bize dijital mecralarda 11 yıl üyeleri ile iletişim kuran bir örgütün, darbede zaten başarılı olma ihtimalinin olmadığını en baştan gösteriyor.

Grubun motivasyonuna dair

Peki örgüt neden Almanya’yı bugünkü hâli ile tanımıyor?

Bürokrasi ve mevcut devleti tanımama gerekçeleri, Almanya’nın 2. Dünya Savaşı sonrası hâlâ işgal altında olduğu ve mevcut siyasilerin ikinci bir Nürnberg mahkemelerinde yargılanmaları gerektiğine inanıyorlar.

ABD’nin bürokrasisine kadar kontrol ettiği Almanya gibi bir ülkede ABD karşıtı darbe başarılı olur mu?

Elbette olmaz, nitekim olmadı da.

Tersi ise genelde doğrudur, yani ABD’nin tesirinin azaldığı ve hükûmetlerin ABD çıkarlarından her geçen gün uzaklaştığı ülkelerde darbe olabilir ve bu darbeler genelde başarılı olur.

FETÖ ve Almanya’nın ikiyüzlü siyaseti

Bugüne kadar 15 Temmuz darbe girişimine kalkışan FETÖ mensuplarına açık bir emniyetli liman konumunda olan Almanya, söz konusu kendi ülkesi olduğunda kim neyi eleştiri konusu yapar diye zerre umursamadan operasyonunu yapıyor.

Bu basit ve sıradan darbeci gruba karşı Alman devletinin borazanı konumundaki Türkiye’deki haber sitesinden ise, operasyona dair menfi tek kelam yok.

Aslında olması gerektiği gibi, lakin bu Alman devletinin Türkiye’deki borazanı yayın organını T.C vatandaşı sözde gazetecilerin, kendi devletleri aleyhine nasıl öttürdüğü de hepimizin malumu değil mi?

Olaf Scholz’un açıklamaları

Almanya Başbakanı Olaf Scholz ise ‘Bu tür hukuk ihlallerini ve bu tür (darbe) planları güvenlik makamlarıyla engelleyebilecek ve tüm gücüyle reddedebilecek savunulabilir bir devlete, savunulabilir bir demokrasiye sahip olduğumuzu herkes bilmelidir’ diyor.

Benim de hususiyetle belirtmek istediğim nokta, işte tam burasıdır.

Muktedir devletler, kendi demokrasilerini gerek güvenlik bürokrasisinden kaynaklanabilecek darbelere gerekse de yeraltına inen örgütlerden kaynaklanabilecek darbelere karşı mutlaka korumalıdır.

Almanya eski Başbakanı Angela Merkel başta olmak üzere birçok devlet başkanına, darbecilerin TBMM’ye attıkları bombanın izlerini gösterirken bu yüzden hep içim daralmıştır.

Size yapılan darbenin pişirildiği mutfağın sahiplerini, darbenin izlerini göstererek darbenin hakikat olduğuna ikna edemezsiniz.

Darbecileri daha kuluçka sürecinde yok ederek ve hukuk nezdinde hak ettikleri cezayı ibret olacak bir şekilde uygulayarak etkisiz kılabilirsiniz.

Darbe gecesini konforlu odalarında sessizce izleyerek geçiren ve sonrasında bunun kontrollü bir darbe olduğunu iddia edenlerin olduğu, hatta bu kişilerin devlet başkanı olma iddiası güttüğü bir ülkede, ‘kimse darbeler devri sonsuza kadar kapanmıştır’ gibi zevzek laflar etmesin.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
100%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Yusuf Alabarda