DEMOKRASİ BATI EMPERYALİZMİNİN SALDIRI SİLAHIDIR
Her noktada savunmadayız. Aklımıza her ne gelirse, Abdülhamid Han\’dan bu yana bu ülke tepeden tırnağa savunmadayız…
Neden hala bitmedi bu savunma krizlerimiz?
Bunun elbette çok farklı düzlemlerde izahatı yapılabilir.
Vatan savunulur, amenna
Bayrak savunulur, amenna
Toprak savunulur, devlet savunulur amenna.Savunma olmazsa olmaz. Bunlar doğrularımız. Bunlar üzerinde asla yorum yapılamaz.
Savunmanın bu yönünden ziyade vurgulamak istediğim şey, toplum olarakta devlet gerçeğini savunma refleksimizin nitelik ve eylemsel olarak nerede, nasıl ve ne ile savunulacağı üzerinde düşünmemiz gerekir diye düşünüyorum.
Emperyalizmin bütün aktörleri içte ve dışta kısa ve uzun vadede saldırı planları üzerinde çalışırken neden biz hala bu planlara karşı hep savunma halindeyiz.
Birey olarak her bir ferd olarak hâlâ haine hain, teröriste terörist dediğimiz için kendi yargımıza karşı kendimizi savunma halindeyiz!
Bir hain çıkıyor, bir şerefsiz çıkıyor diyor ki, \”bu ülke teröre destek veriyor!\”
Bu söylemler ve saldırılar üzerinden bizim verdiğimiz cevap, \’hayır biz teröre destek vermiyoruz!\’ oluyor.
Biri çıkıyor, \’ülkemizin lideri batıya gözdağı veriyor, Müslümanları birleştiriyor\’ iddiası ortaya atıyor, bizden gelen açıklama, \’biz bütün ülkelerin toprak bütünlüğüne, nüfusuna saygılıyız\’ beyanatı geliyor…
Bu izahların politik karşılıkları ve dengeleri gözeten stratejik yönleri elbette vardır.
Bunlardan hiçbirine itirazımız yok!
Benim itirazım şu.
Kardeşim neden savunmadayız?
İçimizdeki haine savunma veriyoruz, dışımızdaki haine savunma halindeyiz?!
Beynelminel hukuk kuralları mı?
Bize ne derler, bizi nasıl karşılarlar, ya da bizi dışlarlar mantığı mı?
Ben bu saatten sonra bu ülkenin ferdi olarak suçlamaları ve savunmada kalmamızı hazmedemiyorum!
Biz binlerce yıllık devlet geleneğine sahip köklü bir devlet ve milletiz.
Bizim savunma pozisyonlarımız, saldırılarımız cihetinde bize dönecek olan saldırılar nezdinde olmalı.
Eften püften, tayyareden sinekten meselelere muhatap bırakmayacak devlet güvenlik konseptimiz olduğu gibi bu bilince sahip toplumsal yapımız inşa edilmeli.
Eziklik psikolojisine mahkum edilmiş sürecimiz 16 yıl öncesinde kaldı. Artık bu durağanlığımızı her manada iç siyasette ve dış siyasette atmamız zaruridir.
Bizim de savunmada olmadığımızı bilecekleri birşeyler olmalı!
Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok amenna. Ancak bu geri savunma sistemimizi, oyunları bozacak hamlelerimizi ileri mesafelerde saha dışında vermeliyiz.
AB ülkelerinde yaşanan insan haklarını dile getirecek bu ülkenin stratejisi, algı teşkilatlanmaları neden yok?
Gazetecilerimiz, üniversitelerimiz, düşünce kuruluşlarımız, iş adamlarımız, eski savunma ve yargı bürokratlarımız, STK temsilcilerimiz neden yok?
Bu savunma narkozundan kurtulma vaktimiz geldi geçiyor. Kimsenin etlisine sütlüsüne karışmayalım dersek düşmanlarımızın hamleleri karşısında her manada mahkûm kalırız.
Adamlar kültürümüze, dinimize, inançlarımıza, hukukumuza, hatta dilimize karışıyor ve biz bunun savunmasını yapıyoruz!
Ne kadar vatan haini varsa hukuk beklentisi ve tezahürünü gerekçe göstererek savunmada kalıyoruz!
İnsan haklarına saygılıyız modunda…
Bu kabullerimizde sıyrılalım.
Hukuk içinde ama hukukumuzu başkalarına yani gerçek saldırganlara kabul ettirerek…
Binnur Günay