Derdi ‘demokrasi’ olanın FETÖ ve HDP’yle işi ne?
Adaylarını Kandil’in belirlediği bir partiyle işbirliği yapmanın, ortaklık etmenin; sloganlarını FETÖ’nün belirlediği bir seçim kampanyası yürütmenin neresi, hangi tarafı “demokrasi”? Evet, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İP ile yaptığı açık ittifakın, HDP ve Saadet Partisi’yle gerçekleştirdikleri kapalı işbirliğinin “demokrasi” için olduğunu savunuyor!
Derdi demokrasi, özgürlük olanın HDP ile, FETÖ ile işi ne? Kemal Bey, bu soruyu soranların karşısına çıkmayı pek tercih etmediği için gerçeklere takılmadan rahat rahat konuşuyor. Ne de olsa doğruların, gerçeklerin CHP’nin izlediği siyaset içinde hiçbir bağlayıcılığı yok. Bu yüzden kendisini sınırsız, özgür hissediyor. Kılıçdaroğlu, eline tutuşturulan bilgi notlarıyla beraber fotoğrafları, belgeleri sallarken de gerçeklik kaygısı taşımadığını yeterince kanıtlayan biri.
“Çöpten ekmek toplayan kadın”ın fotoğrafını kamuoyuyla paylaşırken Kemal Bey’in nasıl bir skandala imza attığını hep birlikte görmedik mi? Kemal Bey’in bütün siyasi macerasını özetleyen o fotoğraf, baştan sona yalana dayalı bir siyaseti benimsediğini de gözler önüne serdi. Siyaset ile gerçek arasında sıkı bir bağ olmak zorunda. Aksi durumda siyasetçi değil, utanmaz bir yalancı olduğunu kanıtlar kişi. Ki bu, herkes için geçerlidir.
Siyasette inandırıcılık sahici olmakla başlar. Edilecek her sözün gerçekte bir karşılığı olmak zorunda. İtirazın, eleştirinin, muhalefet etmenin ahlakı buna dayanır. Seçmen nezdinde gerçekleri dile getiren siyasetçinin bir değeri, itibarı vardır.
Ama görülüyor ki, Kemal Bey bu sınırı çoktan aşmış durumda. Göz göre göre Kandil’in siyasi uzantısı olan bir partiyle işbirliğine giriyor, ülkemize darbe yapmaya kalkışan FETÖ şebekesiyle el altından ortaklık kuruyor ama sıra bu işbirliğini açıklamaya geldiğinde “demokrasi için işbirliği yaptık” diyerek kendisini temize çekmeye çalışıyor.
Türk siyasetinde gerçeğin bu kadar eğilip büküldüğü, çarpıtıldığı doğrusu görülmüş değil. Millete açıklamakta zorlandıkları işbirliğini “demokrasi” diye izah ederek dalga geçiyorlar. Gözünü ve gönlünü gerçeklere kapatan dar bir kesim dışında bu sözlere inanan, itibar eden çıkmaz. Kemal Bey de, CHP de aslında bu gerçeğin farkında. Dertleri seçim kazanmak olmadığı için gerçeğe saygı, millete saygı gibi bir dertleri de yok. Gündemleri, ajandaları başka. “Muhalefet” makamını elde tutmaya çalışıyorlar. Her telden çalmaları, her kesimle işbirliğine girmeleri, bunu yaparken ahlaki bir kaygı taşımamaları, siyasi bir sorumluluk duymamaları bu yüzden. “Muhalefet”ten düşürlerse her yerden düşeceklerini biliyorlar.
“Millet ittifakı” adını verdikleri işbirliğinin amacı “demokrasiyi” kurtarmak değil, ülkeyi daha fazla yıkıma sürüklemektir. Bu gerçek her geçen gün biraz daha ortaya çıkıyor. FETÖ ve Kandil’in siyasi uzantısıyla işbirliğine girmenin zaten başka bir açıklaması yok. Gerçekleri sonsuza kadar inkar edemez, yok sayamazsınız. Hayat, gerçekleri bir yerde muhakkak insanın suratına çarpar. Kemal Kılıçdaroğlu için de bu tarih büyük ihtimalle 31 Mart olacak!