Dozer diplomasisi!
Size BM Barış Gücü misyonundan bahsedeceğim…
Hani şu Srebrenica’da Sırplar 9 bin Müslüman Boşnak’ı katlederken, kusuncaya kadar içip, kutlamalar yapan BM personelinden bahsediyorum.
Buyurun okuyalım…
Hak verilmez, alınır.
İnsanlık adına utanç verici görüntüler önceki gün KKTC ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasındaki tampon bölgeden geldi.
BM Barış Gücü personeli, tampon bölgede kalan bir köye yönelik inşa edilmek istenilen insani maksatlı yolu engellemeye kalkıştı.
Olayın özüne dair değerlendirmemize geçmeden önce, biraz tampon bölge üzerinde kalan yerleşim alanına dair kısa bir bilgi sunmak isterim.
KKTC ile GKRY arasındaki tampon bölgede dört adet yerleşim birimi var.
Bu yerleşim birimlerinden üç tanesinin nüfusu Rum ağırlıklı lakin Pile Türk ve Rum karışık bir nüfusa sahip.
Her dört yerleşim biriminin GKRY ile bağlantısı mevcut, hatta bu yerleşim birimlerine GKRY tarafından bugüne kadar birçok altyapı hizmeti de götürülmüş.
Pile ise yaklaşık 1.300 kişilik bir nüfusa sahip ve Pile’de yaşayan yine kabaca 500 Türk bulunuyor.
Hem KKTC hem GKRY hukuk sisteminin geçerli olduğu Pile’de iki toplumun kendi muhtarları var.
Bu yerleşim alanları ne GKRY ne de KKTC coğrafyasında yer almadıkları için, burada yaşayanlar günlük ihtiyaçlarını ya GKRY ya da İngiliz bölgesi olan Dikelya üzerinden karşılıyorlar.
Pile’de yaşayan Türklerin ise KKTC’ye erişebilecekleri kısa bir yol güzergâhı yok, o yüzden bu zamana kadar ya GKRY’nin bir şehri olan Larnaka’ya gitmişler ya İngiliz bölgesi olan Dikelya’ya ya da 10 dakikalık yolu bir saatte katetmişler.
İhtiyaçlar sadece temel gıdadan mı ibaret?
Burada yaşayan Türkler kendi soydaşları ile bir araya gelmek, okul, hastane ve diğer devlet hizmetlerinden yararlanmak istedikleri zaman ne olacak?
Bu mağduriyet aslında tam 25 senelik bir konu.
GKRY’nin tampon bölgedeki Rum yerleşim alanlarına 1996 ve 2004 senelerinde altyapı hizmeti götürmesinden bugüne kadar geçen 25 sene içerisinde, Türklerin haklı insani taleplerine dönüp de bakan dahi olmamış.
Neden baksınlar ki?
Çünkü hak verilmez, alınır.
Şimdi işte bu yerleşim birimini KKTC’ye bağlayacak 6 metre genişliğinde, 11 km uzunluğunda insani maksatlı bir yol yapımına başlandı.
Mezkûr yolun 4 kilometrelik kısmı KKTC topraklarında, 7 kilometrelik kısmı ise tampon bölgede kalıyor.
Ne olduysa yol inşaatı başlayınca oldu ve BM Barış Gücü personeli yıllardan bu yana tecrit edilen Müslüman Türk evladına birden aslan kesiliverdi.
Evet, yanlış duymadınız, hani şu Srebrenica’da Sırplar 9 bin Müslüman Boşnak’ı katlederken kusuncaya kadar içip, kutlamalar yapan BM personelinden bahsediyorum.
Hani, yine 1996 senesinin bir ağustos ayında Türk bayrağına saldırmaya cüret eden Rum saldırganı uzaktan izlemek ile yetinen BM personelinden bahsediyorum.
İşte tam bu noktada yolu inşa eden dozerler devreye girerek, hem BM araçlarını hem de dikenli telleri ortadan kaldırarak bir ‘dozer diplomasisi’ devreye alındı.
Pile’de yaşayan Türklerin GKRY’ye gidebilecek altyapıları varken, KKTC’ye gidebilecek bir altyapısı neden olmasın?
Tampon bölgede yaşayan bu insanlar sizin tasmalı köleleriniz mi?
Bu perşembe günü kaleme aldığımız ‘Laçin Koridoru’nda neler oluyor?’ isimli yazımda, Karabağ Ermenilerine yönelik herhangi bir tecrit olmadığı ve Karabağ bir Azerbaycan toprağı olmasına rağmen bir bardak suda fırtına kopartmaya çalışan Batı medyası nerede?
‘Bakü ve Ankara rejimleri’ diye metin kaleme alıp, Karabağ’a havadan askerî harekât yapılmalı diyen ahlak fukaralarından, tampon bölgede Rum’a muhtaç bırakılmak istenen Kıbrıs Türküne dair tek kelam edenini duyanınız var mı?
Kıbrıs’ta daha hızlı hareket edilmesi elzemdir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC ziyaretlerinde de gündeme gelen acil altyapı ihtiyaçlarına yönelik hamleler ivedilikle hayata geçirilmelidir.
KKTC’nin tatlı su ihtiyacı nasıl Akdeniz’in altından borular vasıtası ile adaya ulaştırıldıysa KKTC’nin elektrik ihtiyacı da yer altı kablolama sistemi ile adaya ulaştırılmalıdır.
1974 yılında kahraman Mehmetçik ve mücahit Kıbrıs Türkünün destansı mücadelesi ile adaya gelen huzur ortamı; siyasi, iktisadi ve askerî düzlemlerde de tahkim edilmelidir.
Bu alanlarda süreklilik arz eden bir tahkimat ve iyileşme ortaya koyulmadığı takdirde, adada zamanı kendi avantajına çevirecek olan taraf Rumlardır.
ABD, daha dün GKRY’ye yönelik uygulanan silah ambargosunu bir yıl süreliğine yine kaldırdı.
Bu demek ki Rusya’nın güçten düşmesi ile eş zamanlı olarak, Suriye’den sonra adada daha fazla ABD kaynaklı çevreleme siyasetini göreceğiz.
O yüzden aklımızın bir köşesine nakşedelim ne Kıbrıs’ta ne de etrafımızdaki coğrafyalarda kaybedecek tek bir dakikamız yoktur.
Yusuf Alabarda’nın Türkiye gazetesinde 21-08-2023 tarihli yazısından iktibas edilmiştir…