Dünya egemenleri neye düşmandır?
Madem dünya çatışmalara hazırlanıyor.
O halde soralım…
ABD ve müttefikleri neye dayanarak düşmanlık ve çatışma üretiyor?
Mesela sanılıyor ki…
İran bölgesel süper güç rolüne soyunduğu için Batı’da şüphe uyandırdı.
Sanılıyor ki…
ABD düşmanlığının sebebi gerçekten de İran’ın nükleer silah geliştirme ihtimalidir.
Benzer cümleleri Rusya’ya ambargo, Türkiye’ye karşı düşmanlık, Brezilya’da İşçi Partisi iktidarlarına yönelik yıkım politikaları için de kullanabiliriz ama İran örneğinde kalalım…
Ve yakın tarihin unutulmaya itilmiş bazı gerçeklerine bir daha bakalım…
***
Şimdi kimse hatırlamıyor tabii…
Oysa birkaç on yıl önce ABD’nin yönetim kademesi İran’da nükleer programı ve bölgesel süper güç rolünü destekliyordu.
1970’lerdeki petrol krizi ve kaynakların çarçabuk tükeneceğine dair oluşturulan “histerik tedirginlik” Şah’ı etkilemiş ve derhal iki reaktör ve zenginleştirilmiş uranyum almak için ABD’ye başvurmuştu. Uzun vadeli plana göre İran’da sekiz reaktör yapılacaktı.
Anlaşma onaylandı.
Baş alkışcı da Kissinger’di.
Tabii Avrupa ülkeleri de teknoloji satarak bu işten kazanç sağlayacaktı. Alman Kraftwerk hemen 1975’te reaktör inşaatına başlamıştı.
O tarihe ait bir CIA raporunda gelişmelerin bu hızıyla Şah’ın “hayatta kalma şartıyla” amacına 1980’lerin ortalarına kadar ulaşacağı not düşülmüştü.
Olmadı. İran’daki Şah rejimi hayatta kalamadı!
Böylece hem bölge denklemi, hem tehditin niteliği, hem de Batı’nın yaklaşımı değişiverdi.
***
Bunları niye anlattım?
Çok kemikleşmiş ve yaygın bir kanaat var: Düşmanlıklar ve çatışmaların ülkeler ve ekonomik çıkarlar temelinde ortaya çıktığına inanılıyor.
Oysa ekonomideki ve uluslararası ilişkilerdeki anlaşmazlıklar çok kolay uzlaşma (hatta dayanışma) yolları bulabiliyor.
Kamuoylarından uzman görüşleriyle saklanan gerçek ise şu…
Düşmanlıkların inşası daha çok siyasal (kim yönetiyor?), kültürel (Batı’yla uyumlu olmaya niyeti var mı?) ve dinsel nedenlere dayanıyor.
Artık gerçeği bilip olanları ve olacakları bu çerçevede değerlendirmekte fayda var.