DÜŞMANIN SİLAHIYLA SİLAHLANMAK

Okuduğunuz Yazı
DÜŞMANIN SİLAHIYLA SİLAHLANMAK

İçerik

MC Kinsey anlaşmasının en yetkili ağızlardan deklare edilmesinin ardından  epey spekülasyon yapıldı.
Konuyu hangi mecrada değerlendirsek elbette farklı gerekçelere rastlayacağız.

Global manada Neocon sermaye gücünün ekonomimiz üzerindeki baskılarını, izalasyonlarını, manipülasyonlarını hepsini gördük ve şahit oluyoruz.
Uluslararası arenada kurumsal manada danışmanlık hizmeti verdiği herkese malum bu kuruluşun bakanlıkların danışmanı statüsünde, yabancı sermaye gücü nezdinde rekabet ve yatırımı esas alan vizyonunu yenilemeye dönük katkılar sağlaması hedeflenmiş.

Konunun bu noktadaki detayı teknik konular. Bu mevzuyu başka bir noktadan ele almakta fayda var.
Olayı “yeni bir damat vakası”, “ikinci Derviş modeli” tarzında değerlendirmekte ayrıca kurnazca bir algı operasyonu.

MC Kinsey ile tanışıklığımız yeni değil elbette..
Hatta bu konuda siyasiler içerisinde MC Kinsey ile çalışanların olduğu kadar banka bürokrasisi içinde MC Kinsey patentli bankacılarımız da var.
Hazine ve maliye bakanlıklarının “kozmik oda” statüsünde olduğu aşikar.

Ancak gerek devlet başkanımızın ve gerekse bakanların bu hassasiyeti gözden uzak tuttukları, hatta “gaflet ve dalalet” içinde olduğundan dem vuranların amacının aslında üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğunu da bilmekte fayda var.

Düşmanın ekonomik silahıyla silahlanma stratejisinin yürürlükte olup, işlerlik kazandığı zamanlardayız. Her manada ekonomik abluka ile gelmelerinin karşısında onların anladığı dil ve formatta algıları tersine çevirip, ekonomiyi diri tutacak reel hedeflere varılması konusunda uzman kadrolarla olmalı.

Bu türde kadrolarımız var mı?
Var ancak onların dertleri ekonomimize katkı sunmak değil batırmak ve ihanet odaklı olduğu artık malumumuz.
Hükümeti danışman tezi üzerinden vurmak isteyenlere dikkatle bakın.

En sert eleştiri yine CHP’den…
Bu konuda yerli ve milli görünenleri de ilave etmek gerekir.
CHP genel seçimler için üstelik Obama’nın, hatta Hillary Clinton’un seçim kampanyalarını yöneten ABD’li strateji grubu Benenson ile anlaşmamış mıydı?
Hem de ülkenin ana muhalefet partisi ABD ile dirsek temasındaydı öyle değil mi?

Benenson Kılıçdaroğlu’na kapsamlı raporlar sunarken anlaşmayı da Kılıçdaroğlu’nun kendisi yapmıştı.
Aradaki fark ne?

17-25 Aralık benzeri bir eylemin içini doldurmaya benzer bir proje bu! 

Binnur Günay 

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Binnur Günay

DÜŞMANIN SİLAHIYLA SİLAHLANMAK?

Okuduğunuz Yazı
DÜŞMANIN SİLAHIYLA SİLAHLANMAK?

İçerik

Rusya Daeş’i bahane ederek Suriye topraklarına yerleşti. Coni Daeş’i bahane ederek genelde tüm Ortadoğu’da yeni bir parselizasyona imza atmak adına her türlü entrikaya Siyonizmle beraber devam ediyor. Müzmin sömürgeci, kan emici AB ülkeleri ise Coni’nin peşine takılarak Daeş bahanesiyle pastadan pay kapmanın derdinde.

Özelde ise kraliçenin itleri politikalarını aslan payı almak adına sessizce sürdürüyor. İngilizlerin Daeş’in fikri mimarlarından oldukları biliniyor. İran ise yine Daeş bahanesine sarılarak Coni başta olmak üzere Siyonizmin bu çerçevede ibrenin kendisine döneceğini görerek Haşdi Şabi adı altında bölgesel çapta özel birlikleri jandarma misyonuyla kurmuş oldu.

Suud ve BAE ise Daeş bahanesiyle İngiliz, Siyonist ve evanjelik Coniyle birlikte “sulandırılmış İslam(!)” projesini popüler kılmanın yolu olarak görmüş oldu. Özelde ise İran’ın bölgesel güç olma noktasındaki hamlelerini boşa çıkarabilme fırsatı olarak algılayıp, politikalarını bu noktaya yoğunlaştırdı.

Yani anlayacağımız bütün bunlar olurken reel-politik mahiyette Daeş’ten faydalanmayı düşünmeyen bir Ankara kalmıştı. Oyuna dahil olmamıştı…
İşte tam da bu durum, yani oyuna dahil olmama hadisesi başına dertler açtı.

Nasıl mı?
Daeş’e destek vermekle, onları desteklemekle suçlandı!
Kim tarafindan?

Daeş’i aktivite ve hedefleri için imal edip sahaya süren Siyonizmin bütün kukla ülkeleri tarafindan.
Türkiye’yi Daeş’i destekleyen ülke konumuna indirgemeleri bölgede hedefledikleri projeleri gerçekleştirmek adına önemli bir hamle olacaktı.
Hatta bu amaca dönük olarak Fetö kuklasıyla gerçekleştirdikleri MİT tırları ve 15 Temmuz darbe girişimleri de sonuç bekledikleri hamlelerdi.

Ama olmadı…
Şimdi oyunu gören bir Ankara var karşılarında!
Asıl meselenin ne PKK ne Daeş olmadığını bilen bir Ankara…

Ankara’da onların Daeş blöfüyle bölgede yer tutma hedeflerine karşılık verdi. Önceliği PKK, YPG gibi gösterse de gerçekte Daeş’i de hedeflediklerini deklare etti.

Onların Daeş üzerinden kurguladıkları blöfe PKK, YPG ve PYD gerekçesi üzerinden hayat verdi. Meselenin tehdit ve barış olduğu algısını öne sürdü.

Yani bütün çakalların Ankara’nın Afrin ile şekillenen oyun kurgusuna itirazı budur!

 

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Binnur Günay
Bunlarıda İnceleyin