Erdoğan dünyaya seslenirken içeride biz
Türkiye Birleşmiş Milletler’de en üst düzeyde temsil ediliyor.
BM’nin öne çıkan sorunları arasında “veto yetkisi ve temsilde adalet” konuları yer alırken Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘iklim’ gibi önemli bir konuyla da yelpazesini çeşitlendirdi.
Sanayide başı çeken ülkeler, atmosferde açtıkları delik sonrasında, dünyanın daha iyiye gitmesi için retorikten öteye geçmedi. Fakat dünyanın içinde bulunduğu değişim süreci artık daha somut adımların atılmasını adeta dayatıyor.
Orman yangınları, sel baskınları giderek daha sık yaşanmakta. Dünyanın farklı yerlerinde aynı anda yüzlerce yangın bir anda çıkabiliyor ve söndürmek için bazen onlarca gün çaba sarf ediliyor. Sonuç; hep daha kötüye bir gidiş söz konusu.
Böyle bir sürecin içerisinde, BM’nin yapısal sorunlarında var olan adaletsizlik, güncel sorunlara bakışta da göze çarpmakta. Sanayinin başını çeken ülkeler, dünyaya en fazla zararı veren ülkeler olarak ortada duruyor. Fakat bu ülkeler bedel ödemeye geldiğinde “durun bakalım, bir bedel varsa bunu hep birlikte ödemeliyiz” diyorlar. Oysa kim daha fazla dünyayı kirlettiyse o daha fazla gerekenleri yapmalı. Bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan işte tam da buna dikkat çekti.
“Hepimize düşen görev hakkaniyete dayalı bir yük paylaşımıyla tedbirlerimizi almak, yükümlülüklerimizi süratle yerine getirmektir. Tabiatımıza, havamıza, suyumuza, toprağımıza, yeryüzüne kim en çok zararı verdiyse, doğal kaynakları kim vahşice sömürdüyse, iklim değişikliğiyle mücadeleye en büyük katkıyı da onlar yapmalıdır” dedi Cumhurbaşkanı.
CHP’DE DEĞİŞEN HİÇBİR ŞEY YOK
Türkiye’yi dünyadaki en büyük beş diplomatik ağdan birine sahip bir ülke konumuna getiren Erdoğan, ABD’de yüksek vizyonlu bir perspektif çizerken, Türkiye’deki “CHP muhalefeti” aynı durduğu yerde duruyor.
CHP Etimesgut İlçe Başkanı Cemal Emir, partililerine yaptığı konuşmada hem Cumhurbaşkanını hem de AK Partilileri tehdit etti. “Bu ceberrut adamı göndereceğiz, bir daha gelmesinler diye kökünü kazıyacağız. Korkutacağız, yıldıracağız, susturacağız” dedi ve avanesince de alkışlandı.
Bu haber videosunun, az önce izlediğim “Elli Kelimelik Mektuplar” isimli sinema filminin üstüne gelmesi iyi bir tevafuk oldu. Film, 60 Darbesi’ni konu alırken merhum Bakan Tevfik İleri’nin hayatı üzerine kurgusunu temellendiriyor. Adnan Menderes ve Bakanlarına yapılan haysiyet ve itibar suikastı, işkenceler, kurgu haberler, iftiralar ve sonunda idama kadar giden bir gaddarlık silsilesi… Peki suçları ne idi? Ekonomi, ulaşım, alt yapı, eğitim vs. pek çok alanda ülkeyi kalkındıran bir vizyon ve pratiğin ortaya konmuş olması… Tevfik İleri’ye suçlamalar yöneltilirken hassaten belirtilen mevzular; kapatılan İmam Hatiplerin yeniden açılması, İslam Yüksek Enstitüsü’nün kurulması, köy enstitülerinin farklı bir yapıya büründürülmesi konuları birilerinin kim adına, niçin bu darbeyi yaptıklarını sorgulatıyor bize.
CHP’li siyasetçi, akademisyen, gazeteci ve cuntacı sözde askerlerin bir araya gelerek yaptıkları darbe, o gün başarılı oldu fakat hakikat; toprağa gömsen de, betonla üzerini kapatsan da haykırır.
CHP zihniyetinin zorbacı anlayışını dile getiren Cemal Emir! Tarihten ders almalısın.