Erdoğan düşmanları, Kral Salman’ın yerinde olmak ister misiniz?
Bugün YazanlarTüm Yazarlar
Nuh ALBAYRAKnuhalbayrak@stargazete.comErdoğan düşmanları, Kral Salman’ın yerinde olmak ister misiniz?
05 Ekim 2018 Cuma
Milletin 16 Nisan’da kabul edip, 24 Haziran’da da seçimini yapmasıyla başlayan “Başkanlık Sistemi” 1 Ekim’de “yeni tip parlamento”nun açılmasıyla yeni bir aşamaya girdi.
Bürokrasideki dönüşüm henüz tamamlanmasa da, “Yeni Yönetim Sistemi”ana müesseseleriyle tahakkuk etmiş oldu.
Artık hâlâ, “Parlamenter sisteme dönmeliyiz” gibi, hiçbir pratik anlamı olmayan aldatmacalarla kimse milleti oyalamasın.
Çünkü bu, bugünkü konjonktürde “imkansız”a yakın bir süreçtir.
Hatırlarsanız “kirli ittifak”ın tek motivasyonu bu idi ama takvimi bile açıklayamadılar, seçimden sonra da tamamen unuttular.
Ancak her olumsuzlukta, kabahati “yeni sistem”e yüklemek için bu “boş” cümleyi telaffuz ediyorlar.
Kaldı ki, hasretiyle yandıkları sistem de “Parlamenter Sistem” filan değildi, sadece kendilerine hizmet eden bir “Vesayet Sistemi” idi.
Ayrıca, kendi ulusal çıkarları için dünyaya tehditler savuran “küresel mafya”nın hedefindeki bir ülke olarak, hızlı karar alabilen dinamik bir sistemin önemi şimdi çok daha iyi anlaşılmaktadır.
Demokrasiye inanıyorsanız…
Beyler, hiç yalpalamayın… Millet, 2007’den bu yana defalarca önüne gelen bu konuda şuurlu bir irade ortaya koymuş ve ilk defa muhtırasız, darbesiz bir yönetim değişikliği yapılmıştır.
Demokrasiye inanıyorsanız, millet farklı bir irade ortaya koyuncaya kadar, bu “irade”ye tabi olmak zorundasınız.
Gerçekten iyi niyetli iseniz, “Yıkalım”yaygarası yerine, sürekli dilinize doladığınız “eksikliklerin” telafisi için çalışırsınız.
Bunun cevabını ezberledik artık:
“Nerede o diyalog zemini?..”
Oysa gerçek şu ki, katmerli başarısızlıkları, onları “siyaset dışında çözüm” aramaya sürüklemiş, bu yüzden müptela oldukları “Erdoğan düşmanlığı” ise artık “millet düşmanlığı”na dönüşmüştür.
İşbirliğine hayır, iftiraya evet…
İşte son örnek…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk grup konuşmasında, “Gelin birlikte milletimize hizmet edelim” çağrısı yaptı ama “öfkesinin sağırı” olan muhalefet hiç duymadı.
Tam aksine Amerika uşağı FETÖ ile bağını koparmak için yırtınan biri, “McKinsey”likomplo teorileriyle, düyun-u umumiye abukluğuna savruldu, diğeri ise BM’de “Bütün dünya arkasını dönse bile biz Filistinli kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız” diye meydan okuyan Erdoğan’a, “Amerika’da Filistin’i unuttu”diyebilecek kadar bayağılaştı.
Nerede o “Erdoğan ayrıştırıyor” diyenler?
Kimse Erdoğan’ı sevmek zorunda değil ama ülke ve millet için yapılan mücadeleye herkes katılmak zorundadır.
Sınırdaki terör kuşatmasından, ekonomideki dolar saldırısına kadar; bugün milletçe boğuştuğumuz her şey, hükümet meselesi değil, devlet mücadelesidir.
Bu yüzden, muhalefet başta olmak üzere toplumun bütün kesimleri destek vermekle yükümlüdür.
Mideniz bunu da kaldırır mı?
Destek verilmezse ne olur?
“Böylece Erdoğan’dan kurtulmuş oluruz”diye düşünen ahmaklar bilsin ki, bu mücadele, yeni istiklal harbimizdir.
Aksi takdirde, Haçlı-Siyonist ittifakın görünmeyen prangalarına geri döneriz.
Sayın Erdoğan’ı yalnız bırakarak, “Gitsin de biz gelelim” onursuzluğuyla, kenarda sinsi sinsi bekleyenler…
Diyelim ki bu aşağılık rüyanız gerçek oldu, bağımsızlığımızı feda pahasına, “vesayet koltuğu”na oturdunuz!
Bir gün “Başkan Trump” Mississipi’deki mitinginden, “Bizim sayemizde o koltuktasın, biz olmazsak iki hafta bile kalamazsın” diye haykırırsa ne yapacaksınız?
Bilemem; böyle bir zilleti sizin mideniz de hazmedebilir.
Ama bu millet asla…