Erdoğan’ın zaferi

Okuduğunuz Yazı
Erdoğan’ın zaferi

İçerik

 

Dış politikada işlerin Türkiye lehine dönmesini “tesadüf” veya “şans” faktörüyle açıklamak isteyenler çıkacaktır. Donald Trump’ın Suriye’den çekilme kararını da ABD’deki iç çekişmelere bağlayanlar da olacaktır.

Oysa devletler için doğru istikamete girmedikçe ne tesadüfler, ne şans faktörü olumlu bir işlev görür. Başka ülkelerin iç kavgaları veya jeopolitik imkanlar bile doğru istikamette seyretmeyen bir devletin işine yaramaz.  

Dünyada ve bölgede işlerin Türkiye’nin lehine dönmesini “doğru istikamete” girmesiyle açıklayabiliriz. Nedir bu istikamet?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birkaç gün önce yaptığı bir konuşmada dile getirdiği gibi kendi gücünün farkına varmak ve potansiyelini açığa çıkarıp harekete geçmektir.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin dış politikası, bugüne kadar Batılı devletlerin çıkarları doğrultusunda dizayn edilip uygulandı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’nin dış politikasının uzantısı, bir aparatı işlevi gördü adeta Türk dış politikası. ABD çıkarlarının dışında bir politika hep “sapma” olarak değerlendirildi. “Eksen kayması” tartışmaları, bu dış politika ezberinin sonucuydu.

Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı tecrübeler, karşılaştığı pek çok sorun, terör ve darbe girişimleri “devlet aklı”nı olgunlaştırdı. Kendi ülkesinin, milletinin, devletinin gücüne inanan liderlik (Erdoğan) faktörü de buna eklenince “Güçlü Türkiye”nin doğuşu mümkün olabildi.

ABD’nin Suriye’den çekilme kararını bu gerçeğin ışığında değerlendirdiğimizde ancak anlayabiliriz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’nin çıkarlarını esas alan bağımsız dış politika çizgisi olmasa ne ABD bugün Suriye’den çekilme planını açıklayabilirdi, ne de Türkiye bölgesinin bu kadar güçlü, sözü geçen, kudretli devleti haline gelirdi.

Türkiye, ABD’ye rağmen Fırat Kalkanı, Zeytindalı Operasyonu, İdlib harekâtını düzenlemese, Fırat’ın doğusuna yönelik harekât hazırlığına girişmese ABD Suriye’den çıkma kararını açıklamazdı. Erdoğan’ın kararlı liderliği olmasa ABD dikensiz gül bahçesi bulmuş gibi bölgede at koşturur, cirit atar ve yanı başımıza bir terör devletini kondururdu.

ABD’nin Suriye’den çekilme kararını öncelikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararlı, bağımsız dış politikasının eseri olarak görmek gerekiyor. Kaldı ki Trump, çekilme kararını Erdoğan’la yaptığı görüşmeden sonra netleştirdi.

ABD’nin, PKK/YPG’ye yanı başımızda devlet kurma cüretinde bulunmasını Türk devletini zayıf, kararsız, dağınık ve kendi tarihi gerçeğinden kopmuş şekilde görmesinde aramak gerekiyor. Irak’ta denediler, bundan kısmen sonuç alınca Suriye’ye yöneldiler. Ne var ki Türkiye olup biteni geç de olsa fark etti ve Erdoğan sayesinde devleti toparlayarak ABD’ye çok geçmeden gereken karşılığı verebildi. Biraz daha geç kalınsa iş işten çoktan geçmiş olacaktı.

ABD’nin Suriye’den çekilme kararını ne zaman hayata geçeceği de artık çok önemli değil. Önemli olan bu noktaya gelmeleri ve Suriye’de Türkiye’nin önünden çekilme iradelerini beyan etmiş olmalarıdır. Bu yüzden Trump’ın kararı Türkiye’ye düşman çevrelerde “ABD, Ankara’ya boyun eğdi” şeklinde yorumlandı. Evet, durum tam da böyle!

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Kurtuluş TAYİZ