Eski yöneticiler yüzde 75 yenilik getirdi

Okuduğunuz Yazı
Eski yöneticiler yüzde 75 yenilik getirdi

İçerik

AK Parti Genel Başkanı ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan 40 şehrin belediye başkan adayı genel hatlarıyla memnuniyet uyandıran bir liste olarak kabul gördü. Eleştiriler elbette olacak, biz tabloya bakalım:

1)Listede yüzde 75 oranında “büyük değişim ve yenilenme” olsa da dikkatimi çeken kavram “Eski” kelimesi oldu. Eski il başkanı, bakan, milletvekili… Listede 3 eski bakan var. Adaylardan 11’i “eski ve yeni il başkanı”görevinde bulunmuş. Bunun tabii ki bir anlamı var. Eskiler “tecrübe” demek ve bir müddet bekledikleri için bu deneyimi yeni faktörlerle ortaya koyma imkânları mevcut.

2)Verilen mesaj şu: “Küsmeyin, günü gelip ihtiyaç hâsıl olunca muhakkak bu görülüyor. Davasından ayrılmadığı ve trenden inmediği müddetçe kimse tozlu raflara terk edilmiyor. Mesajı alamayanların durumu ortada, bir tane bile belini doğrultabilen olmadı.

3)Neticede listenin yüzde75’i değişti. 40 adaydan sadece 11’i bulundukları illerde tekrar aday olurken; 29 ilin adayı değişmiş oldu.

4)Ankara, İstanbul ve İzmir’in ertelenmesinin en önemli sebebi bana göre MHP’nin buralarda aday çıkarmayacak olması; denklem değişince adaylar tekrar masaya yatırılacak. Binali Yıldırım ve Mehmet Özhaseki zaten başarılı isimler, tartışmaya gerek bile yok; mevzu zaten sadece onlarla alakalı değil!

5) İttifaka rağmen Ak Parti’nin İstanbul’da yoğun çalışması gerekiyor. Zira geçen seçimlerde MHP burada yüzde 4 oy alabilmişti. Bir kısım MHP’li seçmenin İyi Parti’ye kaydığı gerçeğini göz ardı etmemek gerekir.

6) Doğu’da “kayyım” dönemi başarılı geçti. Diyarbakır ve önemli ilçeler var. Ak Parti buralarda oyunu artıracaktır, ancak aradaki açık oy farkı kapanır mı? Teşkilata çok iş düşüyor. 1994’teki Refah Partisi taktiğini kullanarak “kapı kapı dolaşmak” gerekiyor. Çalınmayan her kapı potansiyel HDP oyu olarak sandığa yansıyabilir. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Cumali Atilla süreci iyi okumalı, kayyımlık dönemine güvenmemelidir.

7)İttifak konusunda ters köşe olanlar oldu.Demek neymiş; siyaset “ince” imiş ve parti yöneticisi havalarına girip acele etmemekte fayda varmış.

8)Devlet Bahçeli’nin Ankara-İstanbul-İzmir kararına en yalancı muhalif bile “Burada pazarlık var” diyemiyor. Gerçekten bir pazarlık yok ve bu zaten Cumhurbaşkanlığı sisteminin ilk kabinesinde çok net görüldü.

9)Millet İttifakı HDP faktörü sebebiyle “zillet ittifakına” dönüştü. Dimyata pirince gittiklerini sanıyorlar ama dönünce bulguru da bulamayabilirler. HDP’nin olduğu bir ittifak temiz kalamaz.

“KADINA ÖZGÜRLÜK DİYE DİYE…”

Sosyal medyada yazdığım mesaj şuydu: “Özür dileyerek paylaşıyorum: Dijital-görsel bataklığa gidiyoruz. Lise talebesi kızları ‘özel gün’ reklamlarında oynatıyorlar. Kadın koltuk altını kaldırıp jiletle temizlik yapıyor (Dove reklamı)! TRT dâhil pek çok kanal bunları gösteriyor. Diziler ayrı rezalet! Bu gidiş nereye”

Mesaja bine yakın yorum geldi ve bunların çoğu eleştiri yahut hakaretti. Hakaretin daha çok kadınlardan gelmesi dikkat çekici! Belli ki örgütlenme var ve bu hayra alamet değil!  “Özgürlük” maskesiyle Doğu’da PKK’nınkadınlara yaptığını Batı’da feminist kuruluşlar yapıyor.

28 Şubat’ta başörtüsünü yasaklayarak kadınları okullardan uzaklaştıranlar ile bugün kadını reklamlarda ve televizyonlarda malzeme yapanlar aynı zihniyetin ürünleridirler!

“Kadına özgürlük” derken hayâ perdesi yer ile yeksan olmuş, mahremiyet alanı kalmamış, tüketime hazır bir “kullan-at” malzemesine dönüşmüş insanlar yığını oluşturuldu. Çoğu yorumda “utanmaz ol” mesajı var. Elbette “namus” sadece “bedensel” bir durum değil; ancak kavramın bu boyutunu görmezsek toplumun nasıl kaosa girdiğini tarih bize göstermiştir!

Kadının kültürlü, aydın ve mücahide olmadığı toplum gelişemez; ülkemizde televizyon dizileri ve reklamlar yoluyla kadınlar cinsel meta olarak sahneye sürülüyor ve karanlık bir süreç işliyor.

Aslında “kadın” üzerine tartışmayı hiç sevmem, bu konuda durmadan konuşanı da sevmem; lakin işin boyutları kapılara dayandı. İki şeyin şakası olmaz: İslami değerler ve kadının namusu!

Bu konuyu ileride daha geniş yazarım. Bu “reklamlar ve tv dizileri” mevzusunu halledemezsek uçurumun kenarına gelindiği vakit bizi kurtaracak kimseyi bulamayız! Burada iş önce bize, topluma; daha sonra RTÜK’e ve konudan sorumlu devlet yetkililerine düşüyor. Allah sonumuzu hayreylesin!

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Hacı YAKIŞIKLI