Ev sahibi kiracı sorunları derinleşiyor
COVID-19 bir salgın olarak insanlığın gündemine girdiğinde hayatımızda hangi meseleyi ne kadar etkileyeceğine dair kimsenin bir fikri yoktu. Ortalıkta komplocuların iddiaları dolaşıyordu. Komplocular uzun yıllardır birçok konuda çok farklı uçuk kaçık beyanlarda bulunmuşlardı. Zannımca COVİD-19 hakkındaki öngörüleri kadar hiçbir konuda bu kadar başarılı olamadılar.
COVID-19’un üretilmiş hibrit bir virüs olduğu, küresel güçler tarafından organize edildiği, süreç içerisinde bir aşı zorunluğunun öne sürüleceğini bu aşı ile herkesin fişleneceğini aşı kullanmayanlara seyahat yasağı geleceği ve bu aşı ile bazı hastalıkların ortaya çıkacağına dair iddiaların ardı arkası kesilmiyordu.
Bu sebepten dolayı dünyanın birçok ülkesinde aşı karşıtları oluştu. Bu gidişatın planlı olduğunu söyleyen sivil bilim adamları çıktı ve çok iddialı sözler söylediler. Küresel sistemin oyun kurucuları geniş halk kitleleri için hayır rüya görmedikleri için geniş halk kitlelerinin tedirgin olması çok da normaldi.
Pandemi sürecinde bütün dünya eve kapandı kimse kimseye dokunamadı ve insanlar birbirinden korkan varlıklara dönüştü. Bütün çalışanların, üretim yapanların, tarımda lojistik sektörlerinde çalışanların birçoğunun iş başı yapamaması başta gıda ürünleri olmak üzere birçok alanda tedarik zincirinin kırılmasına neden oldu.
Ülkemizde gıda fiyatları büyük oranda zamlandı zaman zaman bazı ürünlerde fahiş fiyat artışları ortaya çıktı fakat mal ve ürün tedarikinde bir sıkıntı yaşanmadı. Türkiye’de bu olaylar yaşanırken dünyanın bazı bölgelerinde örneğin ABD ve Avrupa’da market yağmalamalarına şahit olundu. İngiltere’de benzin krizi patlak verdi ve AB ülkeleri arasında maske gasp etme girişimleri oldu.
Türkiye maske hijyen malzemeleri, bazı tıbbı ihtiyaçlar konusunda kendi tedarik sorununu çözdükten sonra başta Afrika ülkeleri olmak kaydıyla dünyanın birçok ülkesine uçaklar dolusu yardım gönderdi. İnsani diplomasi açısından zor zamanda mazlum insanların yanında yer almak açısından oldukça önemli bir adımdı çünkü böylesi zor dönemde BM ve diğer süper güçlerin içine düştüğü durum ortadaydı. Adalet ve merhametin mihveri olan milletimiz tüm dünyaya nasıl bir millet olduğunu bir kez daha hatırlatıyordu.
Pandemi süreci dünya dengelerini bozdu hiç enflasyonun yaşanmadığı ABD ve Almanya’da pahalılık süreçlerinin ortaya çıkmasını sağladı. Ülkemiz de bu pahalılık sürecinden oldukça fazla etkilendi. İlk sorun gıda fiyatlarında ortaya çıktı. Gıda konusunda fiyat artışı hızı durmasa da bir oranda denge oluştu. Sonra ev fiyatlarında olağanüstü bir fiyat artış dönemi yaşandı. İşin ilginç olan yanı söz konusu artışla birlikte bir alım iştahı oluştu ve süreç birbirini tetikler hale geldi.
Devamında ev sahibi kiracı sorunları ortaya çıktı ve maalesef bu sorun her geçen gün artmaya devam ediyor. Ev fiyatlarının artış ivmesi sabit gelirlinin alım gücünün zayıflaması ve artan kiralar karşısında kiracılar zor duruma düştü. Her ne kadar devlet kira artışına bir sınır koymuş olsa da kiracısını çıkaran bir ev sahibi, evini dört katı bir fiyata kiraya verme fırsatı bulduğu için söz konusu artış sınırından pek de memnun değil gibi görünüyor.
Başta İstanbul olmak üzere sabit ve dar gelirlilerin kazancı ancak ödenecek kira düzeyinde kalmaktadır. Bir diğer olumsuz durum ise pandemi süresince yeteri kadar konut üretilemedi ve bazı firmalar çeşitli nedenlerden dolayı sektörden uzaklaştı. Konut fiyatları birkaç kat arttı ve tüm bu sorunlar birbirini tetikler hale geldi.
Bazı büyükşehirlerde kamu kurumlarının lojman edindirme süreçlerini yeniden başlatması gerekir. Bu adım yaşanan sorunları ortadan kaldırmada bir nebze de olsa yararlı olabilir. Bizim çocukluğumuzda lojman hatırına işine bağlı kalan çalışanlar vardı. Memurlar için bugünden yarına kolay bir çözüm gözükmüyor. Ev sahipleri ve kiracılar bu süreci bir geçiş dönemi gibi görmeliler. Nihai olarak enflasyondaki artış dengelendikçe iki kesim arasındaki uçurum azalacaktır.
Sorun -birçok açıdan- ev sahiplerinden kaynaklanıyor gibi gözükse de çözüm için ev sahipleri fazla tamahkar davranmayacak kiracılar da eski kiracı olmaları mazeretiyle güncel kira durumlarının dört kat altında bir kira ödeme beklentisine girmeyecekler.
Arabuluculuk sistemi devreye girdi fakat yine de bu meselenin sosyal bir soruna dönüşmesini engellemek için hükümet çevrelerinin yalnızca salt hukuki süreçler bakımından değil birçok başlıkta konuyu yakından takip etmesi gerekir. Hükümetin acil bir ihtiyaç olması sebebiyle enerjisinin büyük kısmını deprem bölgesine ayırdığının farkındayız. Lakin yine de bu soruna -kangrene dönüşmeden evvel- kalıcı ve rahatlatıcı bir çözümünün bulunması gerekmektedir.