Eyvah, Türkiye bölündü
Alışığız aslında bu tür garip ve iddialı ifadelerine. Ama bu defa biraz fazla abarttı. Çıtayı alabildiğine yükseltti…
Kemal Kılıçdaroğlu, “Şimdi baroları parçalıyorlar. Baroları parçalamak, çoklu baro adıyla yapılan hareket bir bölücülük projesidir” dedi.
Eğer öyle ise eyvah ki ne eyvah! Biz çoktan bölünmüşüz. Hatta paramparçayız, lime lime dökülüyoruz. Ölmüşüz ama ağlayanımız yok.
Biz bu ülkenin işçilerini böldük ilk önce. Türk-İş, Hak-İş, DİSK diye parçalara ayırdık. Sonra sıra memurlara geldi. Onları da Memur-Sen, Kamu-Sen ve KESK gibi kuruluşlar arasında paylaştırdık.
Diğer meslek kuruluşları da farksız. Pek çok ayrı yapı var onların içinde. Demek ki, Kılıçdaroğlu’nun ifadesi ile “bölücülük projesi” bu ülkede yıllar önce hayata geçirilmiş. Neden uyarmadı ve haber vermedi o zaman? Niçin bu kadar geç kaldı da barolarla ilgili düzenlemeyi bekledi?
Şaka bir yana, bunlar son derece ciddiyetsiz sözler!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hepimizi aptal yerine koyuyor herhalde! Bu kafa ile meselelere yaklaşırsak eğer, siyasi partilerin kapısına da kilit vurmamız lazım. Mesela İktidar Partisi varken ne gerek var CHP gibi bir yapıya? Kapatalım bütün siyasi partileri, tek çatı altında birleştirelim.
Zaten bir dönem öyleydi…
Bu ülkede tek parti yönetimi vardı. Bir başkasının kurulmasına, başka bir siyasi oluşumun yeşermesine izin verilmezdi. Kemal Bey de o günleri ve tek sesliliği özlüyor herhalde!
***
Madem Kemal Bey bu sözleri sarf etti, şimdi eğri oturup doğru konuşalım. İstediği ve savunduğu, Hitler ve Stalinvari bir yapıdır. Azınlığın çoğunluğa tahakkümüdür. Bunu da “bölücülük” sosu ile süsleyip cazip hale getirmeye çalışıyor.
Barolarda çok sesliliğin ve demokratik temsilin sağlanması “bölücülük projesi” oluyorsa eğer, bizim bütün idari yapımızı değiştirmemiz lazım. Hatta işe demokrasiyi rafa kaldırmakla başlamamız gerekli.
Kılıçdaroğlu, ya ne söylediğini bilmiyor, ya da dediğim gibi hepimizi aptal yerine koyuyor!
Bu milletin birlik ve bütünlüğünü bu kadar önemsiyor ve dert ediyorsa, önce bir aynaya bakması ve kendine çeki-düzen vermesi lazım.
Mesela, işe HDP ile yaptıkları işbirliğinden başlayabilir. Geçmişe dönüp Kandil Baronlarının CHP’ye destek veren açıklamaları sorgulayabilir. “Bunlar niçin bizim için oy istediler, acaba biz neden hata yapıyoruz?” diyebilir.
Eşkıya, Doğu ve Güneydoğu’da hendekler kazıp “özyönetim” ilan ettiğinde, onlara “arkadaşlar” diye hitap ettiğini hatırlayıp, milletten özür dileyebilir.
En azından Türkiye’yi bölüp parçalama projesi olan YPG’ye bakış açısını değiştirebilir.
***
TBMM’nin bir ihtiyacı gidermek için yaptığı düzenlemeyi farklı yönlere çekmeye kimsenin hakkı yok.
Kemal Bey, “Barolar bizim arka bahçemiz haline geldi, bu yapıyı korumak lazım” deseydi, bu samimi bir itiraf olurdu. “Bravo, doğru söyledi” deyip kendisini takdir bile ederdim.
Ama bu gerçeği gizlemek ve örtmek için “Türkiye’ye bölüyorlar” diye milletin karşısına çıkması, ayıptır, ayıp.
Barolarda demokratik temsili sağlamak için atılan adımlar bu kadar da çarpıtılıp kirletilmez ki!