FANTASTİK İMAM

Okuduğunuz Yazı
FANTASTİK İMAM

İçerik

Kent anayasası üzerinde daha önce yazılarım oldu.
Kent anayasası kavramının bugünlerde özellikle CHP’li aktörler üzerinden yeniden seslendirilmesinin tesadüfi olmadığının altını çizmek gerekiyor.

Zira merkezi idare ile mahalli idareler arasındaki eşgüdümün zaman zaman bozulduğu anları geçmişte gördüğümüz gibi bundan sonraki süreç içinde de bir hayli yoğun olarak görmemiz vaki olacak.

İstanbul’un Ankara’dan yönetilemeyeceği fikrinin mimarları elbetteki yeni değil.

İstanbul’u İstanbul’dan yönetmek, yani her manada bağımsız ve özerk bir hale evrilmesiyle mümkündür.
Peki bu ne demek?

İstanbul kendi kararını kendisi vermeli, otonomisi olmalı!

Peki bu üniter devlet yapısı içinde geçerli olabilecek bir model mi derseniz, CHP belediye kurmaylarına göre parlamanter sistemin de ana itici gücü olacağı fikri ağır basıyor.

Dahiyane fantastik İmam özellikle bunu İstanbul’a uygulamanın zamanı geldi diyor.
Dün bir, bugün iki!
Beylikdüzü’nde ki hayali İstanbul içinmiş!
Hadi ordan!

Kim verdi fantastik İmam’a bu aklı?
İstanbul baronları, Siyonist suflörler ve pijamalı büyük işadamları!

Neoconlar ve kraliçenin İstanbul maslahatgüzarları…
Eski Yunan ile yeni Yunan arasındaki tek fark “Megali İdea”dır!

Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz der atalarımız.
Fırsat bulursan yarından sonra başla fantastik İmam. 

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Binnur Günay

FANTASTİK İMAM

Okuduğunuz Yazı
FANTASTİK İMAM

İçerik

Büyük oyunun ilk ayağını daha adaylık süreci ve hatta seçim gecesi YSK nezdinde deklare ettiği ultimatomda gizli olduğunu belirtmiştim.

YSK’nın resmi kararı yayınlanmadan mazbatası eline tutuşturulan zat ilk icraatını gizleme gereği duymadan medya ile paylaştı – sızdırıldı.

Olayın “bilgi kopyalamak”tan öte algı boyutuna dikkat etmek gerekir.
Kullandığı argümanlar, sergilediği “yurttaş kane” tavrından evrilme hal ve hareketleri, ilişkileri ile “yap-boz”a merak saran(!) bir karakterle karşı karşıyayız.

Ustaca rol kesen, hitabeti ile daha ileriki vade için hazırlanan projenin aktörü olduğunu aşikar ediyor.

“Maklube” ile çağrışım algısını pekiştiren “musakka” görseli de arka planında destek aldığı odaklara selam çakışı bilinçli hamleler silsilesidir.

Demirtaş çizgisine bulunduğu atıf elbetteki rol model algısına dönük zemin oturtma seansları olarak görülebilir.
Elbetteki son sözü YSK söyleyecek.
Resmiyetin ilamı verilecek onayın ardından gerçekleşecek.

YSK’nın seçim bölgesi içinde yaşanan usulsüzlükleri görmezden gelme lüksü olmadığı, hatta kanunen bağlayıcı olan sebepleri “es geçemeyeceği” biliniyor.

Ortada evrakta sahtecilikten tutun da, TCK’nın 136. maddesini ihlal etme de dahil, hırsızlık suçu, yetki gaspını da içine alan bir dizi suçtan yargılanacak aktörler var.

Bu iş sıradan bir seçimin ötesinde, çalınan milli iradeyle birlikte parlamenter sistemin yeniden ikame ettirilme projesinin bir ayağını oluşturmaktadır.

Neticede bilinçli, son derece organize bir şekilde İmamoğlu cilalama ve parlatma hikayesinin, “mağdur” aktör görseli üzerinden sisteme monte edilme aşamasının görünür ayaklarıdır.

İmamoğlu projesi devlete ve tüm birimlerine yönelik aynı zamanda bir itibarsızlaştırma operasyonunun devamıdır.
Gündemi belirleyen aktör yarın seçimler “yenilendiğinde” asıl misyonuna adım atmış olacak.
Bu oyunu iyi görmeli.

Kanaatim o ki İmamoğlu “merkezin sağı” olarak tasarlanan, bu yeni parti için tasarlanmış bir kumaştan ibaret.

Amaç her noktada 2023’te şekillenecek başkanlık sisteminin önünü tıkamak olduğu gibi bu süreci tersine çevirecek kadroların ortak hareketinin adıdır.

Bu hamleyi kimlerle yapacak derseniz; yazılarımda sıkça bahsettiğim kriptolar, küskünler, yalları kesilenler, rantları budananlar, Başkanımızı sırtından bıçaklamak isteyenlerle kademeli olarak gerçekleştirecektir.
Bunun işaretini de “Kıbrıs” konusunda göstermiş oldu.

Sanırsınız ki İstanbul Ortodoks metropolitanı hüviyeti ve algısı üzerine bina ederek aslında deşifre olmuş oldu.
15 Temmuz’da ele geçirilemeyen İstanbul belediyesi, legal(!) bir hamle ile kurban verildi.

Devlet aklının demokratik teamül aldatmacasını yerinde gördüğünü bizzat Reisimiz ifade etti: “kızgın demir soğumaya bırakılmalı”…

Demir ne kadar har’da dövülürse o kadar şekil alır ve değişime uğrar.
Şimdilik “yurttaş kane” hikayesinin pandomimleri gerçekleşiyor.
Asıl film YSK’nın vereceği kararla başlayacak!

Devletimiz bu iş ile birlikte yürütülmek istenen projedeki “çapanoğlu”nu ve billurize olan figüranları görüyor!
İstanbul Dünya’nın kritik eşiğidir.

Binnur Günay 

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Binnur Günay
Bunlarıda İnceleyin