Geçti o günler

Okuduğunuz Yazı
Geçti o günler

İçerik

ÜÇ yıl önce Liverpool’a gittiğimizde gördüğüm camiden çok etkilenmiştim. “Sultan Abdülhamid Han, en çok İngilizlerleboğuştuğu dönemde buralara kadar gelerek bu camiyi yaptırdı” dediler. O camiyi gezerken bir olay geldi aklıma…

İngiliz istihbaratı Abdülhamid Han’ın en yakınına bir casus yerleştirmişti.
Ona çok güveniyorlardı. On yıl boyunca Dolmabahçe’den Londra’daki Buckhingam Sarayı’na bilgi yağdı.

İngilizler bu işin çok kolay olmasına sevinmişti. Sultan Abdülhamid Han’ı kontrol ettiklerini, Osmanlı’yı avuçlarının içine aldıklarını düşünüyor ve küçümsüyorlardı. O casus ölünce evine gittiler. Gizli dolabı açtılar.

Orada Sultan Abdülhamid Han’ın mührü ve bazı belgeler bulunuyordu.İncelediklerinde şoka girdiler. Aslında Padişahın yanına yerleştirdikleri İngiliz casusu Sultan Abdülhamid Han’a çalışıyordu. 10 yıl boyunca İngilizleri yanlış bilgilere oyalayıp oyuncağa çevirmişti. İngilizler bu dahiyane karşı istihbarat hamlesi karşısında parmaklarını ısırdılar, tırnaklarını yediler. Vatikan’a bile papaz kılığında casus sokan Sultan Abdülhamid Han dünyanın en büyük ve en ünlü istihbarat servislerinden birini kurdu.

Osmanlı’yı parçalayan Lawrence’den 40 yıl önce aynı kabiliyetteki İngiliz casusunu paketleyip İstanbul’a getirerek çöküşün ertelenmesini sağlayacak müthiş bir devlet adamıydı. İngilizlerin kurduğu bölücü ve fitneci tarikatların liderlerini Osmanlı coğrafyasından toplayıp, İstanbul boğazına getirecek ve orada yalılarda göz hapsine alacak kadar inanılmaz bir zekaya sahipti.
Onun döneminde çok sayıda İngiliz casusu paketlenerek İstanbul’a getirilmişti.

Abdülhamid Han’dan tam 100 yıl sonra Osmanlı torunları da aynı yoldan yürüyor. Dünyanın dört bir yanından CIA uşağı FETÖ hainleri paketlenerek ülkemize getiriliyor.

Kosova’da CIA korumasındaki 6 FETÖ’cü büyük operasyonla ve sessizce paketlenip Türkiye’ye getirildi.
Bu operasyon Kosova’yı karıştırdı.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron’u “Türkiye’nin Balkanlardaki nüfuzunu kırmak zorundayız” diye konuşturacak hale getirdi.

Milli İstihbarat teşkilatımız Genelkurmay’la ortak operasyona girerek, Terörden Arananlar Listesi’nde “kırmızı” kategoride bulunan PKK/ KCK bölücü terör örgütünün sözde yürütme konseyi üyesi ve Irak kuzeyi Sincar sorumlusu “Mam Zeki Şengali” kod adlı İsmail Özden’i etkisiz hale getirdi. Mam Zeki Şengal’i, Amerikalı askerler ve CIA koruyordu.

Türk istihbaratı bu korumayı yararak işi bitirdi. Son olarak da Esad’ın kalesi Lazkiye’den Reyhanlı bombacısı Yusuf Nazik’i alıp paketleyerek Türkiye’ye getirdiler. Ülkemizde ve Suriye’de kimlerle bağlantılı olduğu, nerelerde kaldığı belirlendi. 24 kişilik istihbarat timimiz Esad’ın kalesinde adeta kamp kurdu ve 9 ay sabırla hain takip edildi.

Şehir Rusya’nın en büyük üslerinin ve korumasının olduğu yerdi.Rus istihbaratı ve binlerce askeri burada cirit atıyordu. MİT, nasıl Amerikalıların elinden KCK yürütme konseyi üyesini alıyorsa, Rusların önünde de Suriye istihbaratına çalışan haini kimseden destek almadan paketliyordu. Esad’a çalışan ve Suriye istihbaratının gözü gibi koruduğu DHKP-C’li Mihraç Ural adlı hain de önceki gün Slifni’de patlayan bombaların ardından sahneye çıkıyordu. Kafası, kolları ve boynu sargıda yaralı bir şekilde poz veriyor, “Beni MİT’in operasyonu bu hale getirdi” diyerek ağlıyor, ölümden zor kurtulduğunu anlatıyordu.

Yaklaşık 20 yıl öncesine kadar CIA’dan maaş alan MİT, bugün CIA ve dünyanın diğer güçlü istihbarat örgütlerinin koruduklarına dışarıda operasyon çekecek hale geliyordu.

Abdülhamid Han’ın torunları, 100 yıl sonra düşmana korku, dosta güven, dünyaya “Ben artık bağımsızım…
Geçti artık o günler” mesajını veriyordu. Evet… Geçti o günler…

Parmak ısırmaya, tırnak yemeye devam edecekler… Görün bakın…
Daha neler olacak… 

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Bekir HAZAR

Geçti o günler

Okuduğunuz Yazı
Geçti o günler

İçerik

SURİYE’DE “Bitti” denilen DEAŞ tekrar hortlatıldı…
Görüntüye baktığımızda güya Suriye’de DEAŞ ile en büyük mücadeleyi ABD verdi. Ancak DEAŞ tek bir Amerikan askerini öldürmedi, tek bir ABD üssüne saldırmadı…

Son saldırılarını da gitti, Suriye’nin güneyinde Esad rejimi askerlerine karşı yaptı. Tam 215 kişiyi öldürdü.
Suriye’de pazarlıkların en üst nokyata taşındığı dönemde CIA yine yaptı yapacağını… Masaya oturanları bitti denilen DEAŞ ile dövüyor… “Ben istemedikçe DEAŞ ölmez” diyor.

Zavallı garibim Kanada da, Beyaz Saray’ın koyduğu milyarlarca dolarlık vergi duvarına karşı misillemede bulunmuştu… Sen misin bunu yapan?..

Yine CIA girdi devreye… Kanada’nın Toronto kentine DEAŞ militanlarını taşındı hemen… Bir restorana silahlı saldırı organize ettiler. 18 ve 10 yaşında iki Kanadalı öldürüldü… DEAŞ hemen fırladı… “Ben yaptım” dedi…
DEAŞ niree, Toronto nire? Terör örgütlerinin Amerikan malı olduğu artık o kadar aşikar ki… Mesela 6 gün önce İran’ın Merivan kentinde karakola saldırı düzenlendi. 11 İran askeri, bombalarla havaya uçuruldu.

Saldırıyı PKK üstlendi. PKK, Suriye’de Amerikalı subayların komutanlık yaptığı kanlı bir örgüt… Doğrudan CIA ve Pentagon’a bağlı… Zavallı İran da yıllarca PKK’yı destekledi…

Bundan Türkiye’nin zarar görüp parçalanacağı rüyasına kapıldı… Türk askeri ne zaman Kandil’e operasyon düzenlese teröristler dağın İran tarafına kaçıyordu. İran askerleri de onları bağrına basıyordu… PKK geçmiş yıllarda, hendek olayları öncesi Şemdinli’yi ele geçirip bayrak dikerek gövde gösterisi yapmak istiyordu. İran devleti kendi topraklarında iki kamp açarak 500 PKK’lıyı eğitti. Türkiye’ye gönderdiği anda da tek operasyonla hepsi imha edildi. Terörden medet umanlara bumerang birgün mutlaka dönecekti. Nitekim de öyle oldu.
Şimdi ABD, İran’a karşı PKK’yı yoğun bir şekilde kullanacak. Bu konuyu senelerdir burada dile getiriyorduk.

Şimdi CIA emriyle PKK ilk etapta 11 İran Devrim Muhafızını öldürdü.
Devamı da gelecektir. İran PKK ile yüzleşecek ve bedel ödeyecek. ABD, İran’a ambargo dönemini Ağustos ayı sonunda başlatıyor. Avrupa direniyor, “Ambargoda yokuz” diyor. Başkan Erdoğan da Afrika gezisine çıkarken “Halkımızı kış soğuğunda İran’dan gelen enerji ile koruyoruz.” dedi. Türkiye’de ambargoya karşı çıkıyor. Amerika bir temsilci göndererek Türk şirketleri ile Türkiye’de toplantı yaptı. O temsilci “Ambargoya uymazsanız sonuçlarına katlanırsınız” diye tehdit etti. İran’dan gelen enerji ile en yoğun şekilde muhatap olan kurum TÜPRAŞ…

Ambargoya uyulması halinde en çok o etkilenecek. Trump’ın eski Başdanışmanı Steve Bannon’un “Erdoğan en tehlikeli lider. Onun gibi liderler için ÖNCE KENDİ ÜLKESİ geliyor” demişti. Evet Başkan Erdoğan’ı “Emrederseniz” demediği için sevmiyorlar. Önce kendi ülkesinin çıkarlarını düşündüğü için tehlikeli bulup saldırıyorlar.

“Önce Türkiye” diyen Başkanımız aralarında Çin ve Rusya’nın da olduğu dünya ekonomisinin yüzde 25’ini elinde bulunduran BRİCS üyelerinin özel davetlisi olarak Güney Afrika’da… Türkiye artık dost görünüp kendisine 100 yıldır kazık atanlara karşı alternatifleri olduğunu dünyaya haykırıyor. Dolara karşı her ülkenin kendi parasını kullanması için masaya oturuyor. Başkan G. Afrika’da” Bugün küresel meselelerde sözü, tavrı, bütün bunlarla beraber duruşu merak edilen Türkiye var.” diyor… Evet duruşumuzdan sözümüze kadar merak ediyorlar.

Yeni Türkiye artık dünya siyasetine yön veren önemli ülkelerden biri…

Kararlara uyan değil, karar verenlerden biriyiz. Bunu biliyorlar, Financial Times da bile “Faizin sabit tutulması, Erdoğan’ın Türk ekonomisi üzerindeki kontrolünü gösteriyor” diye ağlıyor… Ne yani? Ekonomimiz sizin kontrolünüzde mi olacaktı zevzekler? Geçti o günler… 

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Bekir HAZAR
Bunlarıda İnceleyin