Gençler ve dijital devrim ekonomisi
Ülkemizde gençler için olmadık efsaneler üretiliyor. “Z Kuşağı şöyle, Z Kuşağı böyle” deyip duruyorlar. Oysa ellerinde ne bir ciddi sosyolojik çalışma ne de gençlerin hâletiruhiyelerini anlama çabası var.
Üniversi-telerimizde köşe başlarını tutmuş, kendi kökünden habersiz, Batı’da üretilen kavramları papağan gibi içe aktarmaktan başka bir mahareti olmayan, küresel güçlerin sözcüsü bir aydın sınıfımız var.
Önce bir kuşaklar teorisi ortaya attılar ve gençliği harflerle tanımlamaya başladılar… Sonra “Gençler Türkiye’de yaşamak istemiyor, gençler şundan nefret ediyor” deyip duruyorlar.
Bu kof adamların en çok kullandıkları klişe “bizden adam olmaz” cümlesi… Oysa bu cümleyi papağan gibi tekrar edip durandan adam olmaz! Makamına, yaşına-başına hürmet ettiğimizden olsa gerek, bu bayat teraneleri niye yuttuk yıllarca…
GENAR olarak 2010’lu yıllarda gençler üzerine yapmış olduğumuz bir araştırmada; gençler AK Parti’yi “bizi dünya ile buluşturacak parti’’ diye tanımlamışlardı.
Bugün dünya ile bütünleşmiş genç bir nüfusumuz var. Dijital dünyanın içine doğmuş, dünyadaki gelişmeleri haber kanallarından önce öğrenen, umursamaz tavırları olan, kendi halinde yaşayan, bir yönüyle sivri zekalı, bir yönüyle basit düşünen, büyük boy analizlere kalkışmadan hayata dair fikirleri olan gençler var. Çocuk yaşta telefon kullanmaya başlayan, “data” satın alıp onun hesap kitabını yapan, “blockchain” teknolojilerini deneyen, sanal para alıp satan bir topluluktan bahsediyoruz…
Aynı zamanda bu gençler aile değerlerinden kopmuş da değil. Göz ucu ile de olsa anne babalarının yolunu takip ediyorlar, bu tarafları ile de muhafazakârlar.
Silikon Vadisi’nde bulunmuş, şirketler kurmuş, icatlara imza atmış, aynı zamanda bir strateji kurumunda teknoloji firmalarına danışmanlık yapan Bülent Yavuz, ABD’nin teknoloji üretimine öncülük eden, dijital dönüşüm konusunda ülke planlaması yapan bir kurumun liderleri ile bir vizyon ortaya koyuyorlar.
Yavuz’un tespitlerine göre genç nüfusu, teknolojik altyapısı ve gelişen ekonomisi ile Türkiye, Güney Kore’den sonra dijital ekonomi konusunda önemli bir pozisyonda duruyor.
Bu kanaate nasıl varmışlar?
Teknoloji üretme kapasitesi olan üniversiteleri, teknoparkları, özel sektör firmalarını, savunma sanayiinin elektronik harp ve uçak sanayiinde var olan potansiyelini, Teknofest’e her yıl yüzbinlerce insanın coşkuyla katılması gibi olguları inceleyerek…
Amaç Türkiye’yi teknoloji üreten ve dünyaya pazarlayan bir merkeze dönüştürmek. Bir yönü ile Güney Kore’nin yaptığını Türkiye de yapmaya başladı. Bu hamleler ile dünyadaki pazarda %1 pay aldığınızda, yaklaşık 180 milyar dolar ihracat yapma fırsatı yakalıyorsunuz. Bu değerlendirme, salt ihracat için yapılan değerlendirme. Kamu kurumları ve özel sektörün dönüşümünün üretilen yeni ve yerli yazılımlarla yapıldığını düşünün… Bu rakam ikiye katlanıyor.
Dijital devrimin hayal olmadığını anlamak için, her birimizin parmaklarının altındaki “e-devlet” uygulamasını hatırlamalı.
“E-devlet” uygulamamız Avrupa ülkelerinin çoğundan ileri bir durumda.
Özel sektördeki “getir” her şeyden önce bir yazılım başarısı. Aynı zamanda büyük bir organizasyon.
Artık dünyada çok iyi bilinen “Bayraktar” ise Fukuyama’nın tanımlaması ile savaş stratejilerini değiştiren teknolojidir.
Selçuk Bayraktar’ın yapmış olduğu asıl devrim “bizden adam olmaz” diyenleri susturması, “biz teknolojide liderlik yapabiliriz” inancını gençliğe aşılamasıdır.
Bizzat ülkemizde yürütülen bilimsel bir araştırmanın yönetim süreçlerinde bulunma fırsatım olmuştu. Tıp alanında yürütülen bu çalışmaya, ülkemizin en deneyimli üniversitelerinden birisi ev sahipliği yaptı. Ne ilginçtir ki çalışma tamamlandığında, aynı üniversitenin hakemli dergisine ve dünyanın konuyla ilgili iki önemli dergiye çalışmanın sonuçları hakkında makale gönderildi. Sonuç? Dünyanın önde gelen dergilerinde yayımlanmaya değer bulunan makale, kendi üniversitesinin dergisinde yayımlanmaya değer bulunmadı.
Bunun sebeplerini anlamak için meselenin köküne indiğinizde, şehir efsanesi zannedilen gerçeklerle karşılaşıyorsunuz: Masonlar ve benzeri gruplar hâlâ birçok yerde etkililer ve engellemeye çalışıyorlar.
ASELSAN mühendisleri ile birlikte çalışan önemli bir akademisyen, intihar süsü verilerek FETÖ tarafından şehit edilen mühendisin ardından, şehit mühendisin arkadaşları durdurulamadılar, pes etmediler, ilgili projeyi beklenen zamandan bir yıl önce tamamladılar. Çok şükür, bu teknolojileri geliştirip kullanmakta ülkemiz engellenemez bir noktaya geldi.
Ülkemiz büyük altyapılar kurdu, sağlıktan enerjiye eğitimden ulaşıma, bilgi teknolojilerinden dijital devrim ekonomisine kadar…
Türk gençliği dijital devrim ekonomisinin öncüsü… Birileri “Z Kuşağı” hakkında masal anlatmaya devam etsinler, gençlerimiz kendi markalarını hayata geçirip dünyaya meydan okuyorlar…