Geri kalmışlık mı, sabotaj mı?
Savunma sanayisinin gelişmişlik düzeyini değerlendirirken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gibi “Bir iğne dahi üretemiyoruz” kolaycılığına kaçmayalım. Batı’nın, birçok alanda olduğu gibi savunma sanayisinde de Türkiye’nin gelişmesini istemediği ve bu yöndeki milli girişimleri sabote etmeye çalıştığı sır değil.
Savunma sanayisinde bugün çok ileri noktalarda olmamızın sebebi Türklerin tembel, düşüncesiz, beceriksiz, yeteneksiz, eğitimsiz olması değil. Aslında mesele geri kalmışlık veya az gelişmişlik meselesi hiç değil. Mesele Batı’dan bağımsızlaşma ve milli kalkınma yoluna girmekle ilgili. Batı’ya bağımlı devlet politikalarının Türkiye’yi getireceği başka nokta yoktu zaten. Batı’nın ihtiyaç duyduğumuz şeyleri bize sonsuza kadar vermeyeceğini bilmemiz gerekiyordu.
Görünürdeki devlet politikasının dışında, Batı’ya göbekten bağlı bürokratik bir zümrenin içerideki gelişmeleri sabote ettiği biliniyor. FETÖ’nün, savunma sanayisini sistematik olarak sabote ettiği ve gelişmesini engellediği artık tüm delilleriyle ortaya çıkmış durumda.
Bunu görmek için Türkiye’nin milli İHA geliştirme serüvenine bakmamız yeterli. Milli İHA ve SİHA’ların üreticisi BAYRAKTAR firmasının Teknik Müdürü Selçuk Bayraktar, geçtiğimiz günlerde karşılaştıkları zorlukları, engelleri ve sabotajları anlatan şoke edici açıklamalarda bulundu. Bilindiği üzere İHA ve SİHA’lar ile ilgili olarak daha düne kadar ABD ve İsrail’e bağımlıydık. Ne ABD, ne İsrail, ihtiyaç duyduğumuz İHA’ları Türkiye’ye vermeye yanaşıyordu. Verdikleri birkaç İHA’dan ise istenilen sonuçları almanın imkanı yoktu.
BAYRAKTAR firmasının geliştirdiği İHA ve SİHA’lar ise ABD ve İsrail’inkilerden kat be kat üstün özellikler taşımasına rağmen Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki FETÖ’cüler tarafından sistematik olarak engellenmeye çalışıldı. FETÖ, bu sabotajların boyutunu şirketin genel müdürü Haluk Bayraktar’ı tutuklamaya kalkışacak kadar ileri boyutlara vardırmıştı.
BAYRAKTAR firması, bu engellemelere rağmen yoluna devam ederek Türkiye’yi bugün dünyanın en önemli İHA ve SİHA ihracatçısı ülke düzeyine taşıdı. Bu alanda artık ne ABD’ye, ne İsrail’e bağımlıyız. Savunma sanayimize örnek olan milli İHA ve SİHA’lar, “yeni Türkiye”nin de en büyük moral kaynağı durumunda.
Şüphesiz bu gelişmenin arkasında hükümetin milli ve yerli bir istikameti yakalamış olması yatıyor. Devletin milli bir istikameti yoksa savunma sanayiinin de milli üretimi olamaz. Ve görüyoruz ki Cumhurbaşkanı Erdoğan hangi alanda başarı gösteriyorsa, o alanı gözden düşürmek için muhalefet cephesi özel bir karalama kampanyası düzenliyor. Bunun son örneği Sakarya’daki tank ve palet fabrikasının satıldığıyla ilgili asılsız iddialardı. Erdoğan, bu iddiayı dün Sakarya’da “Tank palet fabrikası satılmadı. Buna inananlara üzülüyorum. Bu CHP zihniyeti neyin satılacağını neyin işletmeye açılacağını bilmiyor” sözleriyle yalanladı.
Türkiye’nin milli savunma sanayisinin gelişmesinin baş mimarı Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Erdoğan liderliğindeki AK Parti sayesinde bugün küresel bir güç, bölgesel bir aktör olmaktan, güçlü ve büyük Türkiye’den, 2023 hedeflerinden bahsedebiliyoruz.