Hangi parti birinci?

Okuduğunuz Yazı
Hangi parti birinci?

İçerik

Türkiye siyasetinde son ayların en büyük gerçeği şudur: AK Parti yeniden birinci parti konumuna yerleşmiştir. Ve bu, bir algı mühendisliğinin değil; sahadaki çıplak verinin, seçmenin çıplak hakikatinin sonucudur.

Suriyeliler Meselesi: CHP’nin Siyasetinin Çöktüğü An

Türkiye’de uzun süredir “birinci problem” olarak görülen Suriyeliler meselesi, Suriye’de Esad rejimin çökmesi ve Ahmet Eş Şara sonrası kurulan yeni yönetimle birlikte gündemin alt sıralarına indi. Sokakta tansiyon düştü, kaygı azaldı. Ve ilginçtir:

Bu gelişme, yıllardır “Suriye politikasında yanlış yaptınız” diyen çevrelerin kampanyasını da boşa düşürdü. Kamuoyunda, “Erdoğan doğru pozisyon aldı” kanaati güçlendi.

Muhalefet en büyük siyaset konusu çöktü. Zira mesele artık bir “göçmen öfkesi siyaseti” değil; büyük resim siyaseti hâline geldi.

CHP’de Çöküşün Anatomisi: Mahkeme Kavgaları, Müdahaleler, Yolsuzluk İddiaları

CHP bugün kendi kendine yetemeyen, kendi içini yönetemeyen bir parti görüntüsü veriyor.

• Mahkeme tartışmaları,

• İmamoğlu’nun parti üstüne gölge düşüren müdahaleleri,

• Belediyelerdeki yolsuzluk iddiaları,

• CHP’li belediye başkanlarının tek tek AK Parti’ye geçmesi ve sırada bekleyenlerin olması…

Bir partiyi en çok ne zedeler?

Kendi kadrolarının partiye güvenmemesi. CHP tam olarak bu eşiğe gelmiş durumda.

31 Mart sonrası “birinci parti olduk” naraları atan CHP, bugün ivmesini kaybetmiş, “lider parti” iddiasından uzaklaşmıştır.

Rakamlar asla yalan söylemez.

Türkiye’nin siyasal termometresi sahadadır. Veriler açıktır:

• AK Parti: %33 – %35

• CHP: %29 – %31 (yer yer %27’lere kadar inen ciddi bir erime çizgisi var)

• MHP: %6 – %8

• DEM Parti: %8.5 – %10.5

• İYİ Parti: %6 – %8

• YRP: %2 – %3

• Zafer: %1.5 – %3

• BBP: %1 – %1.5 (ittifak açısından kritik)

Yıllardır sahadayım. Şunu defalarca ölçtüm, sürekli de ölçüyorum.

CHP’nin tabanı doğal yapısı gereği %27’nin üzerine çıkmakta zorlanır. Muharrem İnce ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun aldığı oy CHP’nin değil, geniş koalisyonların oyuydu. CHP bugün 31 bandını tutmakta zorluk yaşıyor. Geçmesi de mucize olur

Özgür Özel’in Çağrısı: “Adayım” Demeden Adaylaşmak

Özgür Özel’in erken seçim çağrısı, aslında kendi cumhurbaşkanı adaylığını ortaya sürmekten başka bir şey değildir. Bugüne kadar Yavaş ve İmamoğlu’nu öne sürerek kendi profilini saklayan Özel, bugün ilk kez açıkça şunu demektedir:

“Partiyi ben toparlarım. Adaylık da benim hakkım.”

Bu çıkış üç şeyi gösteriyor:

CHP’de iç savaş kızışıyor.

Mansur Yavaş’ı CHP cumhurbaşkanı adayı yapmaz.

Özel tabanı kaybettiğini görüyor ve erken adaylıkla güç toplamaya çalışıyor.

Ancak siyaset matematiği nettir:

Bölünmüş CHP’nin oyunu genişletmesi mümkün değildir.

Buradan sonuçlara bakarken asıl unutulmaması gereken;

Siyasi partilerin oyu birdenbire yükselmiyor, birdenbire de yok olmuyor. Netice itibarı ile Cumhuriyet Halk Partisi’nin oylarına bakınca yerelde farklı, genelde farklı oy alıyor. AK Parti’ye tepkili olan AK Parti seçmeni de genelde ne olursa olsun partisine oy verirken; yerelde partisine ders vermek, tepkisini ortaya koymak için ya sandığa gitmiyor ya da gidip rakibine oy veriyor. Bunların karıştırılmaması gerekiyor.

Yine diğer taraftan oyları tartışılırken ya da araştırma şirketleri değerlendirilirken geçmiş seçim başarılarına da bakılması yerinde olur. Biliyorsunuz Optimar araştırma şirketinin yöneticisiyim, biz de Türkiye’deki 2014’ten beri cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerde en iyi sonuçları veren araştırma kuruluşuyuz. Dolayısıyla rakamlarımız geçmişte bizi ve sizi yanıltmamıştır.

Gerçek Görünmüştür: Türkiye Yeni Bir Siyasi Denkleme Giriyor

• Suriye’deki gelişmeler, Erdoğan liderliğinin dış politikadaki kararlılığını yeniden değerli kıldı.

• CHP, iç yönetememe krizinin ağırlığı altında eziliyor.

• Seçmen, “istikrar mı yoksa kaos mu?” sorusunda yeniden istikrarı seçiyor.

• AK Parti birinci parti olarak yeniden merkezî gücü temsil ediyor.

Ve en önemlisi:

Türkiye’de siyaset, artık sahici veriler üzerinden konuşulmak zorunda.

Sahici veri ise şunu söylüyor:

AK Parti birinci parti; CHP ise hızla çözülmekte olan bir birinci parti iddiasından ibaret.

Netice itibari ile Cumhuriyet Halk Partisi’nin oylarına bakınca, yerelde farklı, genelde farklı oy alıyor. AK Parti’ye tepkili olan AK Parti seçmeni de genelde ne olursa olsun partisine oy verirken; yerelde partisine ders vermek, tepkisini ortaya koymak için ya sandığa gitmiyor ya da gidip rakibine oy veriyor. Bunların karıştırılmaması gerekiyor.

Toplumsal Sorumluluk ve Kriz Yönetimi: Zehirlenme Vakası Üzerinden Bir Ders

İstanbul Fatih’te yaşanan gıda zehirlenmesi vakası, anne ve iki çocuğun hayatını kaybetmesiyle derin bir trajediye dönüştü. Olay, toplumun güvenlik, denetim ve farkındalık konularında ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Bu tür trajediler, yaşamın ne kadar öngörülemez olduğunu ve denetim mekanizmalarının önemini hatırlatıyor. Aynı zamanda, bilinçli ve dikkatli davranmanın günlük hayatın ayrılmaz bir parçası olduğunu gösteriyor.

Kebapçısından kokoreççisine kadar her yerde hijyen oldukça önemli. Midye çok tartışılan bir canlı, yiyecek olarak tüketilmesi de. Ancak bu olay da şu an gözler otele hatta oteli ilaçlayan şirkete çevrilmiş durumda.

Her kayıp, toplumsal sorumluluğun değerini yeniden hatırlatıyor ve dikkatli olmanın önemini vurguluyor.

Yani olay yeni bir otel ihmalkarlığını gözler önüne koyuyor.

Bolu’da da bir otelin binlerce liralık otel konaklama ücreti alırken almadığı güvenlik önlemleri onlarca insanımızın hayatına mal olmuştu. Burada da bir otelin dikkatsizliği tatile gelen bir ailenin yok olmasına sebep olmuş görünüyor.

Bir aile yok olduktan sonra milyonlarca paranız onu geri getiremez.

Şimdi soruyorum size:

Türkiye hep böyle olaylarla mı anılmak zorunda?

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Hilmi Daşdemir