Hepiniz cicisiniz, Metin Feyzioğlu kötü!
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu; “Metin Feyzioğlu artık bir avukatlık sorunudur” demiş.
Oysa İstanbul Barosu Başkanı bir sosyolojik millet sorunudur ve bana göre psikiyatrik vakadır.
Mehmet Durakoğlu efendi sen erkek erkeğe ilişki serbestisini savunan bir şahıs değil misin? Soruyorum; değilsen “savunmuyorum kardeşim” diye söyle de buradan aynen yazalım! Bir kadının başka kadınla evlilik yapmasını normal hak gören bir şahıs değil misin? Cevap ver, aynen yazalım! Sen bir erkeğin çok özür diliyorum bir taraflarını kestirip başka erkeklerle yaşamasını gayet normal gören bir şahıs değil misin?
Siz ve sizin gibi baro başkanları gayet mükemmelsiniz ama sadece Feyzioğlu bir problem öyle mi? İslam dini için “geçmişten gelen karanlık ses” diyenler normal ama Feyzioğlu sorunlu öyle mi?
Durakoğlu efendi; statükonuz yıkılıyor, tüm derdiniz bu! Müslüman avukatlardan aidat topla ama onların size katılmadığı konularda “İstanbul’da görev yapan tüm avukatlar adına” ortak açıklama ile duyuru yap! Var mı böyle adalet, var mı böyle makam? Üstelik o avukatlar sizin kurumunuzdan izin almadan avukatlık da yapamıyor! Sisteme bak be, düzene bak ve sizler bu düzen değişiyor diye “Ankara’ya yürüyüş” yapıyorsunuz! Ne hikmetse sizden az önce de terör destekçisi ve değnekçisi HDP de “Ankara’ya yürüyüş” kararı alıyor!
Siz yine LGBT’yi savunabilirsiniz; ama sizin gibi düşünmeyen avukatlar bundan böyle sizin yönetiminiz altında durmak zorunda kalmayacak, gidecekler ve sizden daha adaletli olduğunu düşündükleri İstanbul’daki ikinci veya üçüncü bir baroya kayıt olacaklar! Zorunuza giden nedir? Herkes size biat etmek zorunda mı?
TBMM tarafından yapılacak düzenlemenin Türk Tabipleri Birliği, Türk Mimar ve Mühendisler Odaları Birliği ve benzeri birçok kuruma da uygulanması gerekir. Bu kurumların “bizim gibi” düşünüp düşünmediklerinin önemi yok! Önemli olan bu yapıların statükocu bir çerçeveden çıkması ve “herkes adına” açıklama yapmalarının önüne geçilmesidir!
“ANKARA KRİTERLERİNE AB UYACAK MI?”
Yıllardır görmediğiniz akrabanızı ve çocuklarını gördüğünüzde şaşırıp; “Çocuklar ne kadar büyümüş” diyorsunuz. 10 sene evvel oynayarak koşan çocuklar artık delikanlı olmuş, sesleri ve görüntüleri değişmiştir. O çocuklar bile bu değişimi sizin kadar net göremez, çünkü denizin içinde yaşayan balıklar denizin farkına varamazlar.
Türkiye’nin gelişimi de böyle! Ülkemizin değişimini ve gelişimini en iyi Avrupa’da yaşayan Türkler anlıyorlar. Ezilme, sinme, kendini küçük görme dönemi kapandı; bunu herkes anlamalı! Eskiden Libya, Ege adaları, Kerkük, Kırım diyenlere “fesli birer deli” gözüyle bakılırken artık bu söylemler sosyolojik bir gerçek olarak karşımızdadır.
Meis Adası Akdeniz’dedir ve Türkiye’ye 800 metrecik mesafededir; ama ne hikmetse Yunanistan’a bağlıdır. Şimdi bu gerçeğe gözümüzü kapayalım mı? Bu gerçeği dile getirenlere “hayalci, radikal” mi diyelim?
“Ankara kriterleri” bugün yekpare şekle ulaşmamışsa da yolun taşları ortaya dökülmüştür. Şimdi “işçilik” yaparak bu taşlarla yolu yürünecek hale getirmek ve standartları tamamlamak dönemi yaklaşmıştır.
Hukukta alacağımız yollar tamamlanınca sağlıktan tarıma, adaletten insan ve canlı haklarına kadar birçok konuda Avrupa’yı geride bırakacağımız açıkça görülmektedir. Bunun yegâne yolu istikrardır. 18 yıllık istikrarı küçümsemeyin, Türkiye çok değişti ve gelişti.
Bugünkü muhalefet CHP, İyi Parti hatta Saadet bile Ankara kriterlerini geliştirmek yerine “istikrarı bozma” telaşına düşmüştür. İstikrar bozulursa belki çökmeyiz ama bugün Libya’yı, Doğu Akdeniz’i konuşurken birdenbire kendimizi yine Silopi-Yüksekova mevzusunu konuşurken buluruz!
“MERVE KAVAKÇI’YI YUHLAYANLAR
HDP’Yİ ALKIŞLIYOR”
Merve Kavakçı’nın TBMM’ye başörtüyle gelmesini “provokasyon” olarak niteleyenler kendilerine özgürlükçü demokratlar diyor ya şaşırıp kalıyorum! Hem yargısız infazlarla insanların ömrünü heba etmeye yeltenin hem de kendinize “demokrat” deyin! Oysa siz birer şarlatan azgın azınlıksınız!
Türkiye’de yaşayan Müslümanlar olarak Merve Kavakçı’dan helallik almamız lazım! Kendisini tüm Türkiye’nin gözü önünde yuhaladılar, iftiralar attılar, çocukları okula gittiğinde sınıf arkadaşlarına yuhalattılar, mavi gökyüzünü dar ettiler! ABD’ye gitmek zorunda kalınca bu sefer de “Bakın çocuklarını ABD’de okuttu” diye elit burjuva iması yaptılar!
Merve Kavakçı için “dışarı, dışarı” diye meclis sıralarına vuranlar geçtiğimiz hafta terör destekçisi HDP’liler için yine meclis sıralarına vurdular; ama bu sefer “Neden dışarı atıyorsunuz?” diye vurdular!
Türkiye yeni bir çağın eşiğine gelirken kimlerin sıralara ne amaçla vurduğunu asla unutmamak gerekir!