HESAPLAŞMAYA HAZIR VE UYANIK OLACAĞIZ!
6 Şubat depremlerinde arama kurtarma çalışmalarının sabote edilip, kaos ortamı tesis etmek amaçlı “baraj yıkıldı!” yalanını servis edenlerin ne kadar profesyonel bir algı mühendisliği ile hareket ettiğini unutmadık.
Bu provokasyonun fail ve faillerine dönük bugüne kadar gerekenlerin yapılmaması bugün de Erzincan merkezli afet üzerinden oluşturulmaya çalışılan dezenformasyona dayalı algı operasyonunu ana gündem yapmamızı sağladılar.
Amaç; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Kurum’un da ifadesi ile “masa başında üretilen ve tek merkezden servis edilen haberler” vasıtasıyla devlet otoritesinin sarsılması, otoritenin tartışılır hale gelmesinin ortamını tesis etmek.
Bu olursa neler olurun cevabını bilen “tek merkezli” işbirlikçi ve yabancı istihbarat destekli bu yapılar vasıtasıyla, ülkenin işgal edilmesi hedefli bütün mevzilere yuvalanmış Hibrit Savaş enstrümanlarının planlarını uygulamaya koyduklarının gerçekliğiyle karşı karşıyayız.
Peki bu afet gerçeği üzerinden dezenformasyon temelli saldırıların hedefine neden Murat Kurum konuldu?
Kamuoyunu Hatay’da “baraj yıkıldı” gibi kitle sürükleyici kaos tetikleyici cümlenin bir benzerini “Fırat’a siyanür akıyor” sloganıyla süslemek istediler.
Aynı hedefe odaklı, aynı tezgahın cümleleri ve aynı Hibrit Savaş aktörlerinin sahaya inmesi tesadüf olabilir mi?
Asla!
Bunu tesadüf olarak görmek bu topraklarda mümkün olmayan bir gerçeklik.
Alman Vakıflarının ayak izlerini burada da aramak gerekiyor.
Bundan bir hafta önce Alman Büyükelçi’nin CHP ve aşikar ettiği resmi olmayan ortağı DEM’in ziyaretini oldukça manidar görüyorum.
İkincisi;
Deprem ve afetler konusunda”ön görülebilir” tespitler yaptığı iddia edilen sosyal medya aktörlerinin yine Alman vakıflarınca fonlanmış olduğuna dair iddialar mevcut.
Bu konuyla ilgili devletimizin iç güvenlikle ilgili birimlerinin titiz çalışmalar yaptığını biliyoruz.
İstanbul merkezli bu hibrit sosyal medya yapısının zemininin 2014 yılı Beylikdüzü lokasyonunda İstanbul tekfurunca temelinin atıldığını araştırmalar sonucu öğreniyoruz.
Sosyal medyada “kahin”lik yapan aktörlerin bir dernek yapısı ile halen Beylikdüzü merkezli “öngörüler” yaptığını unutmamak lazım…
Her veriyi operasyonel faz’a çeviren bu yapının elbetteki en büyük fondaşının İstanbul tekfuru olması bizi şaşırtmıyor.
Bir diğer Hibrit Savaş aktörü olduğuna tüm kamuoyunun inandığı provokatör bir ajanın Erzincan’a gidip olay mahallinde provokasyon amaçlı eylemler yapması oldukça manidar değil mi?
Aynı aktör Sivas Kangal’da ki Koçlar gibi maden ocağının köylülere “arsenikli su içirmesi”ne dönük yargılaması devam ederken oraya da arsenik ve siyanür testi neden yapmaz ki?
Demek ki mesele devleti ve otoritesini hedef alan saldırı kombinasyon ağını olabildiğince genişletip, etkin hale getirmenin çalışması yapılıyor.
Özellikle tam da bu günlerde AYM’nin “BTK’nın içerik kaldırma yetkisini” iptal etmesini bir yana koyarak Danıştay’ın Fetö iltisaklı hakim ve savcıları “yuvaya döndürme” girişimleri ile değerlendirildiğinde elde ettiğimiz resim çok net!
Hibrit Savaş tüm aktörlerini ve stratejilerini sahaya sürmüştür!
Casusluk şebekesinin farklı mevki, görüş ve suretteki teröristleri ile yeniden karşı karşıya geleceğimiz artık netleşmiştir
Azdan az çoktan çok gidecek!
Bu hesabın bu topraklarda bitirilmesi şart ve beka meselesi olmuştur.
Hesaplaşmaya kendini bu ülkeye, devlete, vatana bağlı hisseden yerli ve milli her birey hazır olmak durumunda ve uyanık olmalıdır!.