İLKESİZLİK İLKE OLDU

Okuduğunuz Yazı
İLKESİZLİK İLKE OLDU

İçerik

Erken seçim kararının nasıl isabetli olduğunu milletçe yaşadığımız olaylardan anlıyoruz. Yurt dışında kurulan kumpaslarla içeride siyaset üzerinden tezgahlanan oyunlar aynı planın parçası.
Artık ülke üzerinde çirkin emelleri olan tüm güçler açık seçik millete savaş açmış durumda.

“Erken seçim” kararıyla tüm planları altüst olan kirli güçlerin siyaset sosyolojisinde izahı mümkün olmayan hamleleri ardı ardına yapmaları, yaşadıkları paniğin en sağlam kanıtı.
CHP’ den istifa ettirilip İyi Parti’ye geçişi yaptırılan 15 milletvekiliyle yapılmak istenen direkt milletin tercihlerine engel olma ve ucuz bir toplum mühendisliği operasyonudur.

Yakın tarihimizde CHP’ nin imza attığı “Güneş Motel” skandalı hafızalarımızda tazeliğini korurken, yine koyun alışverişi yapar gibi milletvekili pazarlığı yapıp İyi Parti’ ye taransfer edilen 15 milletvekili skandalında da başrolü yine CHP’ nin oynaması bize sürpriz gelmedi.
CHP zihniyetinde değişen bir şey yok işin özeti.
Milletle kavgalı, milletin tercihlerine hazımsız.
15 Temmuz destanını kanıyla, canıyla yazan bir millete operasyon çekilemeyeceğini anlatmaya gerek yok.
Lakin tedbirlerimizi de almak zorundayız.

Gevşeme ve yaşanan olayları hafife alma lüksümüz yok.
Zira Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ne anlam taşıdığını millet biliyorsa, 24 Haziran’dan sonra Eski Türkiye ile olan son bağın da kopartılacağını bilen ve hisseden kirli güçler de teyakkuz halinde.
Özellikle CHP’ nin başını çektiği ve FETÖ aklının rehberliğinde yürütülen operasyonların tek amacı seçimlere müdahale etmek.

Millet aklıyla alay etme pahasına olmayacak birliktelikleri olur hale getirmeleri bu yüzden.
Bundan 10 sene önce CHP’ lilerin Madımak olaylarının baş faili olarak gördükleri bir şahsiyeti öve öve bitiremeyip adeta Guevara mertebesinde bir devrimci olarak kabul edeceklerini düşünebilir miydiniz?
Ya da varlık sebebi gereği siyaseten zıt kutuplarda olan bir partiye kendi milletvekillerini kamyon kasasına doldurup inşaata yollanan işçiler gibi bir başka partiye transfer etmesine ne demeli?

Kılıçdaroğlu büyük büyük laflarla demokrasiye duyulan saygı ve önemin altını çizerken insan sormadan edemiyor, madem bu kadar demokrasi aşığısın neden bir omuz da Vatan Partisi’ne destek vermiyorsun? Yolla 15 milletvekili de oraya. Parası neyse verirler.
Hem ulusalcı duruşuyla CHP’ ile hiç de zıt düşmeyecek bir çizgide!

Olmaz… Olamaz.
Zira üzüm yemek değil bağcı var hedeflerinde.
15 Temmuz gibi milletin ortak paydasında yer almayan bir partinin FETÖ projelerinin fedaisi olarak millet karşıtı operasyonlara gönüllü sponsor olması izah edilebilir bir durum değil.
İşte bu sebeple önümüzdeki süreçte çok dikkatli olup, 24 Haziran tercihlerine yönelik tüm komploları boşa çıkarmamız lazım.
Erken Seçim kararını gelişi güzel alınmış bir karar ya da Devlet Bahçeli’nin şahsi ricası olduğu için Erdoğan’ın nezaketen kabul edip uygulamaya geçirildi gibi düşünmeyin.

Devletin bekasına yönelik her tehditi bertaraf etmek için “Devlet aklı” dediğimiz bir öngörünün refleksi olarak görüyorum bu durumu.
Bu nedenle bir kez daha altını çizmek de fayda var. 24 Haziran’ a kadar milletin tercihlerini değiştirmeye ya da seçimlere yönelik her türlü operasyonu boşa çıkarmak için gözümüzü dört açmalıyız.

Kılıçdaroğlu’ nun izlediği siyasetin şifreleri iyi okunursa, FETÖ görüşleriyle birebir paralellik arz eden bir siyaset anlayışıyla hareket ettiği açık olarak görülür.
23 Nisan gibi milletin birlik ve bütünlüğünün pekiştiği bir günde meclis kürsüsünden 15 Temmuz aleyhinde sarf ettiği sözleri ve “20 Temmuz darbesi” hakaretini iyi analiz etmek lazım.
20 Temmuz FETÖ‘ cülerle etkili mücadele etmenin miladı.

İlan edilen OHAL’ le terör örgütünün tüm yapılanmasının çökertilmesi için milletçe buluştuğumuz bir konsensüs.
O tarihten sonra başta Kamuda olmak üzere FETÖ’ nün etkili olduğu her yerde yapılan amansız bir mücadeleyle darbe üstüne darbe vurulması.
FETÖ ‘nün dillendirmeye cesaret edemediği söylemleri fütursuzca sarf edebilen Kılıçdaroğlu’nun bu tavrı yeni değil.

Parti başkanlığına getirilmesi üzerindeki “kaset” şüphesini haklı çıkartan politikası, bir anlamda kendisini Genel Başkanlık makamına getiren güce olan biatı, mahkumiyeti, teslimiyeti gibi.
19 Nisan’da ABD’li Freedom House uzmanı Nate Schenkkan
Türkiye’deki erken seçim kararını “endişe verici” bir durum diye niteledi…
Bu açıklamadan 1 gün sonra ABD Dışişleri Bakanlığı’ 64 sayfalık insan hakları raporunda Türkiye ile ilgili tespitlerde OHAL’den duyulan rahatsızlığı açık açık dile getirdi.

Ama hepsinden önemlisi raporun Türkiye ile ilgili bölümünde kullandıkları ilk cümle oldukça manidar ve 24 Haziran’ da yeni bir sistemin ilk yöneticisini seçecek Türkiye’ye alenen tehdit var : ” Türkiye, çok partili parlamenter sistem ve bir Cumhurbaşkanına sahip bir anayasal Cumhuriyet” ifadesi” nereden bakarsanız bakın sıkıntılı ve CHP’nin tezleriyle, FETÖ’ nün görüşleriyle tıpa tıp aynı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin arifesinde ince bir gönderme var.
Avrupa Birliğinin resmi organlarının yaptığı tehditvari eleştirileri ve “seçimi erteleyin” çağrısını da ekleyin buna.

Ondan sonra oturup CHP’ nin söylem ve eylemlerine kulak kesilelim.
Tarih yine 19 Nisan.
Bakın Kılıçdaroğlu ABD’ den gelen direktifleri onayladığını belli eden kısa açıklamasında neler söylemiş:
” Haziran aynı zamanda kirazların bol olduğu bir aydır. Hepinize iyi haziranlar diliyorum. Haziranın bir başka özelliği de “iyilerin” galip geldiği ama kötülerin yenildiği bir aydır”

Bu sözler oldukça garip! Konuşma boyunca çocuklar gibi 14 kez Haziran kelimesini kullanması düşündürücü.
Açıklamayı yaparken yanı başında duran ismin CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu olması da ayrı bir ayrıntı.

Hani Birleşik Haziran Hareketi’ nin önderlerinden, GEZİ Vandallığının mimarlarından olan şahsiyet.
Bu kadar Haziran vurgusu hayra alamet değil.
Temel Karamollaoğlu ile yaptığı görüşmeden sonra kameralar önünde yaptığı “ 25 Haziran’a ‘gülen’ bir Türkiye ile uyanacağız” açıklamasına hangi anlamlar yüklenmesi gerektiğini siz düşünün.

FETÖ ile mücadelenin zayıflatılması hatta bitirilmesi konusundaki ısrarını parti politikası olarak kabul ettiren Kılıçdaroğlu’ nun her söylemi gibi her eylemi de şüpheli.
GEZİ eylemlerinde, 17-25 Aralık sürecinde ve 15 Temmuz sonrasındaki politik söylemlerin odak noktasında Erdoğan’ın olması boşuna değil.
Her olay kendi içinde bağımsız gibi görünse de aslında hepsi birbirinin devamı ve aynı amaca hizmet ediyor.
Hedef Erdoğan’ ı yıkmak, amaç Türkiye’ yi diz çöktürmek.

Bu hedef doğrultusunda Erdoğan’ın seçilmesini engellemek için millete rağmen her kumpası mübah görüyor.
İşte bu nedenle Kılıçdaroğlu’ nun eylem ve söylemleri mercek altına alınmalı.

Kılıçdaroğlu’ nun MİT Tırları davasında cezası kesinleşen Enis Berberoğlu’nun mahkumiyetini protesto etmek ama özünde FETÖ’cülere yapılan operasyonların durdurulmasını isteyen bir eylem olan sözde “adalet yürüyüşü” ne başladığı tarih 15 Haziran.
Ankara’dan başlayıp İstanbul’ da son bulan bir garip eylem.

Bu yürüyüşün 14. gününde “Birleşik Haziran Hareketi Yürütme Kurulu üyeleri” de Kılıçdaroğlu’ na katıldı.
Yani 14 Ocak 2018’ de CHP İstanbul İl Başkanlığına getirilmesinden 7 ay önce Canan Kaftancıoğlu da bu yürüyüşe destek verenlerin arasındaydı.
Birleşik Haziran Hareketi çiçek böcek, ağaç diyen bir örgüt değil. Devletin her projesine bir kılıf bulup engellemeye çalışan ve protesto eylemlerinde de ön saflarda yer alan bir örgüt.

GEZİ’ nin Vandallığına doyamayıp bu eylemleri hep taze tutup kaos çağrıları yapan sevgi pıtırcıkları!
CHP’ nin 16 Nisan’da 81 ilde yaptığı oturma eylemini de yine farklı bir gözle bakmak lazım. Diğer illerde katılımın yok denecek kadar az olması ama Taksim’e verilen özel önem ve Canan Kaftancıoğlu’nun başı çektiği grubun sloganları gelecek günler hakkında fikir verebilir.

“Her Yer Taksim, Her Yer Direniş”
GEZİ bileşenlerinin mottosu.
Şimdi 15 Haziranla ilgili başka notları da hatırlamakta fayda var. Canan
Kaftancıoğlu: ” Haziran isyanından sonra çıkan muhalefeti ve Eylemliliklerdeki bir araya gelişimizi oldukça önemsiyorum”…

15-16 Haziran 1970… Disk öncülüğünde gerçekleştirilen protesto eylemleri daha doğrusu kalkışma provası…
“Kiraz Zamanı” …
1871 de Paris’te yaşanan kanlı haftaya hitafen yazılmış Paris Komünü’ nü anlatan şiir.
Ulusal kanalda bir yazarın 9 Haziran 2015 te bu konuyla ilgili yazdıklarını yorumsuz paylaşarak noktayı koyalım bu konuya.

“Devrim şart mıdır? Diye sorulabilir. Biz de şu cevabı veririz. Bu günün dünyasında ve ülkemizde en basit değişiklikler için bile devrim şarttır. Haziran, kiraz zamanı, kiraz zamanı ise devrim zamanıdır.”
Şimdi tüm bu olup biteni alt alta koyup topladığınız zaman çıkan sonuç iyi şeylere işaret etmiyor ne yazık ki.
Haziran başlığı altında kurulan bir cümleye sığdırılan ABD, AB, CHP, İP, HDP, Birleşik Haziran Hareketi, KP, ÖDP, EHP, TKP 1920, HTKP, Devrimci Hareket, Red Dergisi, TTB, TMMOB, DİSK legal bileşenler. Ya illegal bileşenler!
FETÖ’ yü, DHKP-C’ yi PKK yı da bu oluşumun bileşenlerine ekleyin.

Ülkenin kaderini değiştirecek bir seçime engel olmayı var olma yok olma mücadelesi sayan kirli güçlerin bu uğurda neler yapabileceklerini, geçmişte yaşadığımız acı tecrübeleri de hatırlarsak, en küçük tehlikeyi bile hafife almamamız gerektiği apaçık ortadadır. Başta Erdoğan ve Bahçeli olmak üzere milletin adamlarını gözümüz gibi koruyup, milletçe kenetlenerek tüm hesapları boşa çıkartmamız lazım. Nasıl ki GEZİ’ de 17-25 Aralık sürecinde ve 15 Temmuz’ da tüm oyunları bozduysak, millete kurulan yeni tuzakları da ezer geçeriz.

Tabii tedbiri hiç bırakmadan.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Tahsin YILDIZ