İmamoğlu’nun diplomasıyla ilgili kararın arka planı! BİR GAYYA KUYUSU; İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ

Okuduğunuz Yazı
İmamoğlu’nun diplomasıyla ilgili kararın arka planı! BİR GAYYA KUYUSU; İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ

İçerik

Son birkaç yazımda İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Yönetim Kurulu’nun Ekrem İmamoğlu’nun diplomasıyla ilgili verdiği iptal kararının satır aralarındaki bilinçli yapılmış kaçaklara mercek tutuyorum.

Bir formül aranmıştı ve İmamoğlu avukatları idarenin kararını Danıştay’a götürünce kendi lehlerine sonuç çıkmasını sağlayacak bir nevi ZEMİN OLUŞTURMA HAZIRLIĞI yapılmıştı. Karar ve Gerekçe öyle yazılmalıydı ki Üniversite’nin ve İşletme Fakültesi Dekanlığı’nın o zamanki nedense isimleri tespit edilemeyen görevlileri suçlu olsun ama usulsüz bir yatay geçiş olmasına rağmen Ekrem İmamoğlu’nun aldığı GEÇERSİZ DİPLOMASI zaman aşımına uğratılarak “Müktesep hak” olarak kabul edilsin. Yani Üniversite’nin verdiği Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali kararı, Danıştay tarafından İPTAL edilsin.

Bu konudaki yazımda (*) yapılan kurnazlığın işe yaramayacağını delillendirerek anlattım. Yazımın yayınlanmasından sonra beni arayan emekli Danıştay üyelerinin söylediği de şuydu:

“Diplomanın iptali kararına yapılan itiraz bırakın Büyük Genel Kurulu, danıştay 8. Dairesinden döner”

BULUNAMAYAN İLGİLİLER VE KARARDAKİ TİLKİLİKLERİN SIRRI

Peki nasıl olur da Üniversite Kütüğü’ne nakil yapılan okulun Doğu Akdeniz Üniversitesi olduğunu yazan ilgililer tespit edilemiyordu? Ekrem İmamoğlu ve diğer 8 kişinin başvuru formları neden ortada yoktu?

Bu kararın kaleme alınmasında etkili isimleri az çok tahmin ediyorum.

Aylardır yayınlanan yazılarımda Rektör Osman Bülent Zülfikâr, yardımcısı ve aynı zamanda kardeşi Haluk Zülfikar, diğer yardımcısı Cemil Kaya ve Seyit Rasim Doru’nun isimlerini de zikrediyorum.

Dışarıdan da Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Adem Sözüer diye tahmin ediyorum.

Hepsine ayrı ayrı değineceğim ama bunların arasında en çok dikkatimi çeken isim; Cemil Kaya’ya ayrı bir yer ayıracağım bugün.

15 Temmuz 2016 FETÖ’cü darbe girişiminden sonra 160 Fetullahçı ile birlikte atılan ve sonra AK Parti içindeki çevresini kullanarak bir başka KHK ile okula iadesini sağlayan Nurkan Yağız’ın üniversiteyi nasıl ele geçirdiğini, kendisi Cerrahpaşa’da kaldığından gelemeyince adamı; Cemil Kaya’yı Osman Bülent Zülfikar’ın yanına gönderdiğini, neler yaptıklarını vs. hepsini anlatacağım.

Cemil Kaya Ekrem İmamoğlu’nun avukatı ve eski Hukuk Fakültesi Dekanı Adem Sözüer döneminde, teamüle aykırı olarak Konya Selçuk Üniversitesi’nden getirilen bir öğretim üyesi.

Nasıl yapıldı bu?

Başından itibaren şöyle:

CEMİL KAYA’NIN ESBAB-I MUCİBESİ VE “MUCİZELERİ”

İstanbul Üniversitesi hukuk fakültesi idare hukuku anabilim dalına bir adet doçent almak üzere 1 Temmuz 2009 tarihli Hürriyet gazetesinde ilana çıkılıyor.

İlanda belirtilen Doçent kadrosuna, üniversitenin kendi öğretim üyesi Doç. Dr. Kahraman Berk, Konya Selçuk Üniversitesinden Doç. Dr. Cemil Kaya ve Kocaeli üniversitesinden Doç. Dr. N. İlker Çolak başvuruyor.

Başvuruları değerlendirmek üzere mevzuat uyarınca 3 kişilik jüri oluşturuluyor ve bu jüride İdare Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Zehreddin Arslan da var. Ancak çok enteresan bir şey oluyor, ülkede çok sayıda bu alanda çalışan öğretim üyesi varken başvuruları değerlendirecek jüride Cemil Kaya’nın Selçuk Üniversitesi’nde birlikte çalıştıkları, birçok yayında ortak isimleri olan Prof. Dr. Bahtiyar Akyılmaz da görevlendiriliyor. Jürinin tarafsız teşekkül etmediği ve kendisi için sözkonusu kadronun açılmayıp Cemil Kaya’nın İÜ’ye gelmesi için olduğunu anlayan İÜ öğretim üyesi Doç. Dr. Kahraman Berk başvurusunu geri çekiyor.

Diğer aday Doç. Dr. N. İlker Çolak ise bu duruma itiraz ediyor. Ancak “Jüri seçimi yapıldığından ilgi yazınıza bir işlem yapılamamıştır.” gibi bir gerekçeyle itirazı reddediliyor.

Jüri yaptığı değerlendirme sonucunda İÜ Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı Başkanı olan Zehrettin Arslan’ın olumsuz raporuna karşı yani 2 olumlu 1 olumsuz sonucu ile malumun ilanı olarak Cemil Kaya doçent kadrosuna atanıyor.

Diğer aday olan Doç. Dr. N. İlker Çolak idareden bilirkişi raporlarını ve yönetim kurulu kararını istemişse de dönemin personelden sorumlu Rektör Yrd. Prof. Dr. Nurkan Yağız’dan ret cevabı alıyor.

İlker Çolak dava açıyor ama yine sonuç alamıyor.

Aradan iki yıl geçiyor.

PROFESÖRLÜK KADROSU İÇİN DE AYNI SENARYO

Bu kez 19 Aralık 2011’de bir ilan daha çıkıyor. Bu kez İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı için profesörlük kadrosu.

Başvuranlar yine aynı iki isim; Doç. Dr. N. İlker Çolak ve Doç. Dr. Cemil Kaya.

Üniversite tarafından 5 kişilik jüri oluşturuluyor yine tahmin edeceğiniz düzende ve bu jüri tarafından sunulan raporlarda davacı N. İlker Çolak’ın atanmasının uygun bulunmadığı ve Cemil Kaya’nın atanmasının uygun olduğu yolunda görüş bildiriliyor.

Üniversite tarafından 22 Şubat 2012’de Cemil Kaya profesörlük kadrosuna atanıyor.

Durum yine mahkemeye intikal ediyor. Hakim üç kişilik bilirkişi tayin ediyor; Prof. Dr. Mustafa Tayfun Akgüner, Prof. Dr. Erdoğan Bülbül tarafından müştereken sunulan raporda kısaca; davacı ve müdahilin eserleri üzerinde yapılan incelemede, her iki adayın da gerek nitelik gerek nicelik bakımından anılan kadroya atanma konusunda bilimsel liyakati sahip oldukları belirtilerek takdir mahkemeye bırakılıyor. Diğer bilirkişi Prof. Dr. Zehra Odyakmaz ise raporunda, jüri üyeliğine, davalı idarece açılan profesör kadrosuna atanan Doç. Dr. Cemil Kaya ile birlikte bilimsel çalışma yapan bir akademisyenin atanmasının değerlendirmenin objektifliği açısından doğru olmadığı, davacı ile atanan adayın eserlerinin incelenmesi neticesinde değerlendirmeye değer eser sayısı, içeriği ve kapsamı itibarıyla davacının lehine üstünlük bulunduğu, üniversitenin İdare Hukuku Anabilim Dalı Başkanlığı yaptığı, her düzeyde dersler verdiği, davacının eserlerinin özgün ve nitelikli olması, derleme olmayıp tamamen emek ürünü bulunması sebebiyle bu göreve davacının daha layık olduğu yönünde görüş bildiriyor.

CEMİL KAYA’NIN DANIŞMANLIK YAPTIĞI DÖRT KİŞİ DE FETÖ’CÜ ÇIKTI

Yargıdaki malum yapılanma yine harekete geçiyor ve Cemil Kaya’yı profesörlük kadrosuna atıyor.

Tesadüftür mutlaka ama Prof. Dr. Cemil Kaya’nın Konya Selçuk Üniversitesi’nde doçentliği esnasında Sosyal bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı’nda danışmanlık yaptığı kimi yüksek lisans tezlerinin sahipleri Danıştay Tetkik Hakimliği yaptıkları sırada yargıda 4 bin FETÖ’cünün tasfiye edildikleri şu ünlü KHK ile görevlerinden çıkarılan isimler. Biri Ümit Alim, diğerleri de Ahmet Akçakoca ile Ahmet Dere misal. Bir de Ferda İleri var. 12 Mart 2017 tarihli Hürriyet gazetesindeki haberde onun adı mevcut.

“Eski Mülkiye Başmüfettişi Ferda İleri Bylock kullanıcısı çıktı”

Ferda İleri ile ilgili o kadar çok haber var ki gözlerim faltaşı gibi açıldı.

Birkaç isim daha var aslında, onları doğrulatamadım.

İmamoğlu’nun diplomasıyla ilgili kararın arka planı! BİR GAYYA KUYUSU; İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ - Resim : 1

İmamoğlu’nun diplomasıyla ilgili kararın arka planı! BİR GAYYA KUYUSU; İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ - Resim : 2

İmamoğlu’nun diplomasıyla ilgili kararın arka planı! BİR GAYYA KUYUSU; İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ - Resim : 3

YETENEKLİ BAY CEMİL KAYA VE MAKAM ŞOFÖRÜNÜN SIRRI

Prof. Dr. Cemil Kaya şu anda Rektör Yardımcısı ama aynı zamanda Kamu Hukuku bölümünde öğretim üyesi.

Öyle ilginç ilişkiler ağı var ki burada, insan hayrete düşüyor.

Söz konusu dönemde Personelden Sorumlu Rektör Yardımcısı olarak görev yapan ve Cemil Kaya’nın da Üniversiteye atanmasında başrolü oynayan Prof. Dr. Nurkan Yağız’ın döneminde makam şoförü olan ve tüm mahremine hakim olan manevi oğlu Muharrem Bıdak, Rektör Bülent Zülfikar göreve atandığı gün itibariyle Rektör Şoförü ve tüm İstanbul Üniversitesi Garaj Hizmetleri Müdürü olarak atandı.

Rektör yardımcı olan Prof. Dr. Cemil Kaya’nın asistanı ve manevi evladı olarak bilinen ve dönemin Hukuk Fakültesi Dekanı Adem Sözüer tarafından getirilen bir başka isim daha var; Seyit Rasim Doru. Onunla ve Rektör Osman Bülent Zülfikâr’ın kardeşi Haluk Zülfikar’ın ilginç akademik kariyerdi ile ilgili bölüm bir sonraki yazıya.

Tüm bunlardan sonra İstanbul Üniversitesi’nden bana akan bilgiler doğrultusunda ortaklaşılan fikir ne biliyor musunuz?

İstanbul Üniversitesi FETÖ’cü yatağı.

Konuştuğum isimler bana net bir sayı ifade ederek “En az 300 FETÖ’cü bu üniversiteye çeşitli yöntemlerle sokuldu” diyor.

Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan’a atanacak rektörler hakkında doğru dürüst bilgi veren kimse yok mu Allahaşkına, nedir bu?

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Fuat UĞUR