İNLERİNE DE “ODALAR”INA DA GİRİN!
Son yılların belki de en güzel icraatına dönük olarak Reisin başlattığı hamleyi gecikmişte olsa yerinde buldum. Etiketinde “maiden of Turkey” ibaresi yazılı kurumların gerçek manada menşeinin ne olduğunu ortaya koyması açısından çok önemli.
Etiketi “Türk” muhteviyatı her türlü dalavere, kumpas, proje, koçbaşı, çıbanbaşı misyonunu üslenenlerin gerçek yüzlerini bu ülke insanının görmesinin zamanıdır. Bununla da yetinmeyerek bu odalar, kurumlar ve STK’lara, “mecburi” üyelik şartlarının da ortadan kaldırılması tam anlamıyla bu fitne yuvalarına onların anladığı dilde “darbe” oldu. Osmanlı’dan beri “musamaha”mızı zaafiyet olarak algılayan ve bunu “demokratik” hak kisvesi altında istismar eden terör ve şer odaklarını ıslah etmenin zamanıydı.
Emperyalizme karşı verdiğimiz bu savaşın gerçek adı, birleşik emperyal demokrasi güçleridir.
Kaleyi içerden muhafaza etmedikçe dışarıya dönük her hamlemiz güdük ve zaafiyet bünyesinde yaşayacaktır. Devlet terörizme göre mevzi belirleyip beka hesabı yapmaz. Aksine bekasına tehdit olarak gördüğü iç ve dış düşmanlara karşı durmaları gereken yeri gösterir.
Gömüleceklerse gömülürler!
Terörizm ve terörizme destek verenlere merhamet asla olmaz, olamaz.
“Devlet başa” dediğimiz hususta budur…
Müeyyidenin olmadığı yerde maymunlara muz vermeye mahkum oluruz.
Yetmez ama evet!
Türk olmak marka değeri değil, bu vatana kanımızla ödenen bedel işidir. Bunun imani referansı ve neşet kaynağı da Müslüman olmamızdır.