İNSANLIK YUMRUK YEDİ
Baba kızına adab-ı muaşeratı nasihat eyliyordu,
-Bak kızım,
Edep budur, haya budur, ar budur, namus budur,
Köy yerinde böyle davranmalısın, böyle yürümelisin,
Yediğin içtiğin yürüyüşün böyle olmalı,
Büyüklere saygı, küçüklere sevgi şöyle gösterilir
Nasihatler uzadıkça uzuyor,
Kız başını sallıyor, anlamış gibilerinden tasdik ediyor..
Babanın konuşması bitip kız huzurdan ayrılınca babasına dönüp;
“Baba benim popom mu büyük yoksa bizim evin bacası mı demiş
Yıllardır insanların kılık kıyafet özgürlüğü,
İnanç özgürlüğü, düşünce özgürlüğü anlatılarak,
Türkiye’de herkesin bir birinin haklarına saygı göstermek zorunda olduğu,
Başı örtülü, başı açık kadınlarımızın aynı sokakta huzurla gezebileceği anlatılıyor olmasına rağmen,
Hala bazı kendini bilmez sapıkların bacağı açık diye tekmelemesi, Başı kapalı diye yumruklamasına şahit oluyor, kamu vicdanının duyduğu rahatsızlıkla gündeme oturtuluyor..
Ancak Adalet sistemindeki açıklıklar nedeniyle caydırıcı bir ceza verilmediği için,
Sokak terörü hergün hız kesmeden devam ediyor..
Masaldaki kız misali nasihatın kar etmediği zamanlarda,
Köteğin devreye girmesi kaçınılmazdır!
Hukuk bu köteği en ağır şekilde indirmelidir
Aksi halde huzurdan ayrılırken:
“Benim yumruğum başörtülü kadının devirir der geçer…”
Mektep cehaleti kaldırır,
Merkeplik baki kalır..
Tıp Fakültesinde okuyan Hakan ismindeki sapık ruhlu adamın,
Tasdikli doktor raporu alması gerekiyorken,
Doktor adayı olması kendi başına bir faciadır!
Sokaktaki başörtülüye tahammül edemeyen bu sapığın,
Doktor olarak başörtülü çocuklarımızı emanet ettiğimizi düşünmek bile istemiyorum.
45 yıldan beri mahkum edilen Başörtü zulmü kanunen sona erdirilmesine rağmen,
Zihinlerde hala mahkum olması,
Kin ve nefret duyulması 90 yıldır bu insanların dine, dindara, İSLAM’a düşman yetiştirilmelerinden kaynaklanıyor.
Huzur ve güven içinde kardeşçe yaşamaya tahammül edemeyen çürümüş, kokuşmuş laik zihniyetin
Bu tahammülsüzlüğü kardeşçe yaşamamızı imkansız kılıyor.
Sakallıya, cübbeliye, sarıklıya, başörtülüye, ezana, selaya tahammül edemeyen bu kokuşmuş zihniyetin, ivedi tedavi edilmesi gerekir..
Kendine özgürlük, kendine demokrat, kendine İnsan olan alçak zihniyetin tahammülsüzlüğü
Müslümanların inanç duvarlarını pislemeden önlenmelidir.
Adalet, İnanç özgürlüğünü silbaştan düzenlemeli,
Allah’a, Sevgili Peygamberine, Kutsal Kitap Kur’an’a ve İslamın gereği yaşantıya hakaret SUÇ sayılmalıdır!..
Bugün İslama duyulan kin ve adevetten Başörtülü kadına yumruk sallayan alçak ve kokuşmuş mendeburların yaptığı Müslüman başörtülü bir kadına değil, İnsan olan kadına yapılmış sayılmakta.
Ancak başörtülü olduğu için üç maymunu oynayıp, kafasını kuma sokan;
Ey kadın dernekleri neredesiniz?
Kılık kıyafetime dokunma diyen kadınlar neredesiniz?
Herkes için adalet deyip Flash Bellek ve HIYAR için yürüyen muhalefet hani adalet,
Neredesiniz?
Sesiniz çıkmaz değil mi?
Mağdur, Müslüman ve Başörtülü bir kadın olduğu için gündeminize girmiyor değil mi?
Dün Şortlu kadına tekme atan sapık için ayağa kalkan laik çarpık düzen,
Bugün başörtülüye atılan yumruk için üç maymunu oynamaktadır…
Kadına karşı şiddetin ortadan kaldırılması için,
Cenneti kadınların (anaların) ayaklarının altına seren İSLAM DiNİ’mizi iyi idrak edemeyenler,
Bu sapık ruhlu mahalle eşkıyalarını özenle yetiştiriyorlar!
Bu toplumsal infiale neden olup,
Kamu vicdanını derinden zedeleyen
Menfur saldırı karşısında şu adımlar atılsın:
-Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrenciyi ihraç etsin
Diplaması elinden alınsın,
En üst perdeden cezalandırılsın,
Tüm televizyonlarda canlı olarak İNSANLIĞA YAPTIĞIM BU ZULÜM İÇİN tüm İNSAN’lardan özür diliyorum,
Bir daha böyle bir bk’u yemem desin
Ve cezasını çekmeye devam etsin..
Aslında Türkiye’nin en büyük eksikliği;
Mühendis, doktor, siyasetçi yetiştirememesi değil,
İNSAN yetiştirememesidir!
Hem kadını aşağılayan, hor gören, tahkir edip şiddet uygulayan,
Hem de kamu vicdanını derinden rahatsız edip infiale sebebiyet veren bu aşağılık mahluklar
Ehilleştirilmeli, hazımsızlıkları giderilmelidir.
Karanlık ef’alin tezahürünü örten hep başörtü olmuştur,
Ne zaman ki bu memleketin başına bir çorap örülecek, o zaman yegane gündem başörtüdür.
Başörtünün simgesel bir meta’ olduğu iddiasıyla ortaya çıkanlarla,
Başörtüyü simge haline getirenler hep aynı kişiler olmuştur.
Bugün sistem değişmeye yüz tutmuş,
Başörtünün örtecek karanlık emeli kalmayınca,
Küfürbazın küfrü, hazımsızın yumrukları devreye girmiş oluyor…
Başörtü Mahkûmiyeti hukuksal zeminde zincirlerini kırsa da köhnemiş, kokuşmuş zihinlerde mahkumiyet bütün azametiyle devam etmektedir,
En azılı katillerin en uyuşturucu tacirlerin ve en sapık tacizcilere gösterilen hoş görü,
Maalesef Başörtülülere gösterilememiştir.
Dün Mecliste Başörtülüye had bildirip dışarı dışarı diye tempo tutanlar,
Bugün kezaptan salyalarını akıtıyorlar..
Dün başörtü takacaksan Arabistana git diyen zihniyet,
Bugün ahlaksızca yumruklarıyla ötekileştiriyor, kovuyor!
“Kadına şiddet terörünü durdurun” sloganları her nedense,
8 Mart dünya kadınlar gününün vazgeçilmez garnitürü, mezesi ve menüsünden öteye geçmemiştir.
Bugün deve kuşu misali kafalarını kuma sokup
Hadise karşısında sus-pus oturanları en üst perdeden kınıyorum.
Vesselam…