İpin ucu kimdedir?

FETÖ ile hiçbir ilişkisi bulunmayan birini düşünün ama FETÖ’yü de kullanan gücün etki ajanlığını, piyonluğunu, taşeronluğunu yapıyor?

Görünürde FETÖ’ye baştan itibaren karşı durmuş ve bunu da imaj avantajı olarak cebinde taşıyor.

FETÖ’ye yaptırılmak istenen her ne ise aynısını gerçekleştirmek için yırtınıyor ama FETÖ’cü değil.

Var mı bunlardan?

Çok.

Kim bunlar?

Yedek stratejilerin figüranları…

Cumhurbaşkanı Erdoğan yakın zaman önce “Kuklalarla değil kuklacılarla muhatap olduğumuz bir döneme girdik” demişti.

Mesele budur.

Yoksa falancanın filanca hakkında söyledikleri üzerinden varılabilecek yer belli.

Şu kişi bunun hakkında şöyle demiş. İyi de bu kişi de o kişi hakkında böyle demişti.

“Kuklacının kuklasının kuklaları” arasında gidip gelen pinpon topunu takip ederek bir yere varmak mümkün mü?

Patikalar, çıkmaz sokaklar, dar geçitler…

“Adres şaşırtmaca” oyununa dalıp istikameti kaçırdığınızda meselenin aslını yakalayıp detaylarda kaybetmek gibi bir durumla karşılaşıyorsunuz.

Ne demek istiyorum?

Ana yolun çatallaştığı yere gelindiğinde yapılan tercihtir önemli olan.

Türkiye’nin yerli ve milli imkanları ile tam bağımsız politikalar izleyebileceğine katiyetle inanmayan hatta bunu tehdit ve risk olarak gören, yaşanan olumsuzlukların tamamını buna bağlayan neticede asıl güç sahiplerine boyun eğmekten başka çıkar yol olmadığını düşünenlere bakın.

Çok net bir şablon bu…

Birileri için “temel içgüdü” haline gelmiş bu yaklaşımın her milimetrekaresi “bağımlılık” içeriyor. Nasıl “özgür düşünce ürünü” olabilsin?

Bağımlılık tedavisi mi olur artık nasıl olacak ise, vatanın asıl sahiplerine üzerlerindeki kiracılık psikolojisinden kurtulmaları için yardımcı olmak lazım. Yoksa ipin ucunu tutanlar kukla bulmakta hiçbir zaman sıkıntı çekmez.

Biz de “ipin ucu kimdedir” diye sorar dururuz.