İran bu sancılı günleri nasıl atlatacak?

Okuduğunuz Yazı
İran bu sancılı günleri nasıl atlatacak?

İçerik

İran ve Türkiye’nin iki büyük devlet olarak, birbirlerini kollayarak politikalarını devam ettirmeleri gerçeği, her iki devletin jeopolitik olarak farkında olduğu bir durumdur. Fakat iki ülke halkının tarihi ve kültürel yakınlığının ne denli derin olduğu hiçbir zaman göz ardı edilemez.

Önceki günün akşamından itibaren İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin helikopter kazası İran’dan sonra en yüksek merakla Türkiye’den takip edilmiştir. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu kesif merak ortaya çıkmaz. Bu durum yüzyıllardır iç içe yaşayan kültürel kodları ortak teşekkül etmiş milletlerin yakınlığıdır.

Helikopter kazasının üç ihtimali mümkündür:

1– Doğrudan kazadır. Üzerine fazla düşünmeye gerek yoktur.
2– İran’ın iç yönetimi ve dini liderlikle ilgili bir mesele olabilir.
3– Başta İsrail olmak üzere bir dış müdahale ihtimali.

Her üç ihtimalden hangisi olursa olsun İran devlet yönetimi bu süreçlerden etkilenecektir. Bilindiği gibi İran devlet yönetimi bir yönüyle iki güç dengesi üzerine kurulmuştur. Öncelikli olarak Ali Hamaney dini liderdir. Sistem içerisinde mollalar üzerinden, devlet idaresinde son sözü söyleyen merci konumundadır. Şii devlet teorisinde aynı zamanda merci-i taklid seviyesinde bir âlim olan Ali Hamaney’in vefat etmesi durumunda eski cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani, Hamaney’in yerine geçmesi beklenen en güçlü adaydı. Rafsancani hayatını kaybetti ve bu tartışma başlamadan bitti. Rafsancani, Özal tarzı bir devlet adamıydı. Reformculara daha yakındı.

Reisi’nin dini lider olma ihtimali çok yüksek bir durumdu. Ayrıca Ali Hamaney’in oğlunun da dini lider adaylarından biri olduğu konuşuluyor.

Üçüncü kuşağı temsil eden Mücteba Hamaney’in siyaseti için olumlu görüş serdedenler de var. Soğuk savaş dönemi sonrası şartları bilen bir ismin siyasetinin babasından farklı olacağını düşünenler var. İran’da bir kişinin ‘rehber’ olabilmesi için, Ayetullah mertebesinde 12 din âliminin ilgili kişiye onay vermesi gerekiyor.

İran, iki büyük sorunla iç içe yaşıyor. Birincisi, ABD ile İran arasında devam eden gerilimlerden dolayı nükleer çalışmalar merkeze alınarak yürütülen ambargo. İran’ın birçok devlet şirketi yaptırıma tabi. Bu sebepten dolayı İran petrol arzı ve mal tedariki noktasında birçok dolambaçlı yol kullanmak zorunda kalıyor. Petrole dayalı bir ekonomisi olduğu halde İran’ın gelir dağılımı çok bozuk. Refah dağılımdaki adaletsizlik İran siyasetine olumsuz yansıyor.

İran devletinin karşı karşıya kaldığı ikinci sorun ise meşruiyet sorunudur. İran rejiminin iki meşruiyet kaynağı var; ‘rehberlik’ yani Ali Hamaney’in dini temsili, ikincisi ise halkın desteği ile seçilmiş hükümetler.

İran’da Mir Hüseyin Musevi’nin cumhurbaşkanlığı adaylığının engellenmesi ya da yerinde bir tabirle İran’ın reformcu sol hareketinin siyasetteki etkisi sınırlandırıldığından bugüne İran’daki seçimler bir yönüyle seçmenin bir kısmının protestosu ile geçiyor. Son seçimlerde, seçimlere katılımın yüzde 40’lara düştüğü İran siyasetinin kalpgâhı olan Tahran’da bu oranın iyice diplerde olduğu biliniyor. Buradan bakınca dış politika alnında birçok sorunla baş etmeye çalışan İran’ın toplumsal meşruiyet alanında derin problemleri var.

İran rejiminin bugünkü durumu, Türkiye’deki tek parti dönemini andırmaktadır. Bizdeki CHP’liler İran’ı fazla tanımazlar. Fakat İran’daki muhafazakâr temsilcileri ile bir araya gelseler o kadar kendilerine benzer bir zihinsel yapı ile karşılaşırlar ki muhtemelen bu benzerliğe şaşırırlar. Devletler bir devrim süreci ile karşılaşınca devrim sürecini yönetenlerin davranış kalıplarında bir aynileşme oluyor.

Öncelikli olarak İran halkının başı sağ olsun. Hayatını kaybedenlere Allah rahmet etsin. Devlet yönetimlerinde bir taş yerinden oynadığı zaman devlet ve siyaset mekanizması içerisinde onlarca yansıması oluyor.

İran devleti kendi içerisinde birçok farklı güç dengesi üzerine kurulu. Büyük devletler için ‘Karşımızda tek bir devlet yok’ ifadesi kullanılır. İran Cumhurbaşkanı’nın hayatını kaybetmesi dini rehberlikten siyasete ve İran’ın içinde bulunmuş olduğu demokratik meşruiyete kadar birçok soruyu aklıma getiriyor.

 

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
İhsan Aktaş