İran mı kazanır İsrail mi?
İsrail’in “kazançlı” olacağı hiçbir vakayı ve süreci asla istemem, desteklemem; bilakis karşısında dururum.
Ancak savaşın paradigmalarına bakınca birkaç hususu soğukkanlı vaziyette değerlendirmek elzemdir:
1)İsrail bölgede hâlâ aktif olduğunu gösterdi. Özellikle bölge ülkelerinin kendisine karşı tavrını bir kez daha teyit etti.
2)”Demir kubbenin” sağlam olmadığı anlaşıldı. İsrail için “büyük korku süreci” başladı. Artık işgal ettikleri Tel Aviv dahil hiçbir yerde güvende olmadıklarını anladılar. Bu on yıllar boyunca sürecek sosyolojik travmaya sebep oldu; tabii on yıllar boyunca bu topraklarda durabilirlerse.
3)İran “kağıttan kaplan” eleştirilerine cevap vermiş oldu. İsrail’e doğrudan füze atabilen devlet ünvanını kazandı.
4)İran’ın hâlâ büyük çaplı bir savaşa “tek başına” hazır olmadığı anlaşıldı.
5)İran’a bölge devletlerinden bir veya ikisi daha eşlik etse kesin zafer elde edileceği anlaşılıyor.
6)ABD’nin kesin ve net şekilde İsrail’i yöneten olduğu görüldü. İsrail ABD’yi değil, ABD İsrail’i yönetiyor.
7)ABD tıpkı PKK’dan vazgeçtiği gibi, Afganistan’dan kaçtığı gibi İsrail’den de çekilirse o vakit tüm toprakların “Filistin Devleti” olma süreci hızlanır.
8)Savaşın süresini bilmiyoruz. Her an bitebileceği izlenimini veriyor. Ancak hesaplar yerine oturmamışsa devam eder.
9)Esas savaşın İran-İsrail savaşı olmadığı, İsrail’in başka güçlerle savaşacağı ve bu kez demir kubbenin delik deşik olacağı öngörülüyor.
Hülâsa; dünya halkları nezdinde kaybetmiş bir İsrail var. Elindeki tüm “soykırım” tezlerini tüketti ve soykırımcının kendisi oldu. İran bu açıdan daha vicdanlı bir devlet görüntüsü veriyor. Sürecin sonunda “daha büyük kaybeden” uzun ve orta vadede İsrail olacak gibi duruyor.
“EKREM İMAMOĞLU NE OLUR?”
Bizler Ekrem Bey’e düşman değiliz. Hatta siyasi rakipleri de onu düşman olarak görmüyor.
40 civarında “açık tanık” ifade verdi. Hepsi de Ekrem İmamoğlu’nun tanıdığı yahut yakın çevresinde olan kişilerden oluşuyor.
Akın Gürlek’i muhalefet başta Zekeriya Öz’e benzetmeye çalıştı, ama gelinen süreçte İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in tamamen tanık beyanlarıyla hareket ettiği, gizli tanıklara değil daha çok açık tanıklara, yani ismini cismini alenen söyleyen ve bundan çekinmeyen kişilerin beyanına itibar ettiği görülüyor.
Özgür Özel’in anlaşılmaz şekilde Akın Gürlek’e “yat” üzerinden suçlama yöneltmesi bomboş bir argüman olarak kaldı. Özgür Bey bu iddiasının altını dolduramadı. Çünkü doğru değildi.
Tanıklar CHP’li, İmamoğlu aleyhine ifade verenler İBB’ye yakın isimler; hâl böyleyken Ekrem Bey’in giderek toplum nezdinde itibarı azalıyor.
Hâlâ geniş bir kitlesi olan Ekrem İmamoğlu’nun siyasi vekâleti Özgür Özel’de ve Sayın Özel artık argüman üretmekte ve inandırıcı savunma yapmakta zorlanıyor.
“MURAT KURUM DERİNDEN İLERLİYOR”
Dile kolay, deprem bölgesinde tam 250 bin konut teslim edildi.
250 bin kişiye değil, 250 bin aileye tek tek evler teslim edildi.
Her bir konutu rakam olarak 1 saniyede saysanız 69 saatten fazla tutuyor. Yani neredeyse aralıksız 3 gün boyunca konutları saymanız gerekiyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum çok muazzam bir iş çıkardı. Yoluna durmadan, dinlenmeden devam ediyor.
Sessiz, derinden; ama etkileyici!
Şov yapmıyor, ama yaptığı gayretli işleri bütün Türkiye takdir ediyor.
Her hafta bölgeye gitti. Dertli insanlarla buluştu. Onların derdini çözdü, kalplerine dokundu. Bir yandan bakanlığın tüm işlerini koordine ederken bir yandan da deprem bölgesine gitmeye devam edecek.
Depremin ilk günlerinde “Devlet yok, bize varız” diye sosyal medya şovu yapan müptezeller ortada yok; ama Murat Kurum dimdik meydanda!
İşte insanlık budur, hizmet anlayışı budur, Türkiye’yi sevmek budur.
SON SÖZ: Türkiye’nin önüne takoz olan, her milli üretimle alay eden, dini konularda salya saça saça âlimlerimize saldıran, şerefini yakasına filtekeyle tutturmuş haçlı artıkları! Siz de kaybedeceksiniz, bu kez millet kazanacak.