İRAN’DA DARBENİN AYAK SESLERİ…!!!
ABD’nin Ortadoğu sevdası bitmek tükenmek bilmiyor. Bir bakıyorsunuz ‘Artık bölgede yokuz’ diyorlar, bir bakıyorsunuz bölgeye askeri takviyeler yapıyorlar.Hal böyleyken bölgede kendi çıkarlarına aykırı hareket eden her ülke içinde eylemsel manada operasyonlar düzenlemekten de çekinmiyorlar.
Şu gerçeği de atlamamak lazım; ABD Ortadoğu’da ki tüm devletler ile resmi veya gayri resmi manada ilişki içerisinde. Hatta bazı ülkelerin iç işlerine müdahale noktasında etkin bir halde olduğunu da söyleyebiliriz. Hatta bu ilişkiler içinde bir çok mevzuda çıkar çatışmaları yaşandığında, ABD kanlı eylemler düzenleyerek, çıkarlarını korumaktanda çekinmiyor.
Bu durumda ABD içindeki özellikle Trump başkan olduktan sonraki bölünmüşlük bölgedeki dengeleri ne şekilde etkiliyor? ABD derin devleti ile küresel sermaye patronları Rothschild ailesi arasında yaşanan ve alanen görünen savaş hali yeni dünya düzenine nasıl yansıyacak?
Özellikle bu savaşın merkezi olan Ortadoğu’da ki yansımları nasıl şekillenecek? ABD-İRAN ekseninde Ortadoğu nasıl dizayn edilecek ? Bütün bu sorular yaşanan son gelişmelerle daha da büyük bir öneme hazıl oldu.
Bölgede İran’ın en güçlü generali Kasım Süleymani’nin, ABD tarafından suikast ile öldürülmesi, bölgedeki dengeleri bir kez daha değiştireceğinin göstergesi olmuştur. Bu suikastın bir çok etkisinin olacağı ve aslında birden çok sebebi olduğu gerçeğinide görmek lazım. Suların çok ısındığı bölgede hareketlik hat safhaya çıktı.
Rothschild ve Pentagon çatışmasının son halinin Ailenin etkisinde olan Nissan Cio’su Makoto Uchida’nın Pentagon tarafından sözde bir yolsuzluk sebebi ile tutuklanması ve akabinde aile tarafından kaçırılması ile başlayan süreçte, Pentagon’un yine Aileye yakın İran dini lideri Hamaney’in manevi oğlum dediği Kasım Süleymani’nin suikast ile öldürülmesine varan karşılıklı hamlelerine şahit oluyoruz.
Süleymani’nin ABD ile geçmiş dönemlerde ki yakınlığı ve İran molları üzerindeki etkisini de göz ardı edemeyiz. Bu manada suikastın arka perde de çok fazla bilinmezi olduğunu söylemek lazım.
İran bu suikast ile öyle bir dar alana sıkıştırıldı ki, ya karşılık verip kendi kamuoyunu tatmin edecek bir eylemde bulunacak, ya da münferid eylemler yaparak, içeride intikam bekleyen kitlelerin baş kaldırmasına sebep verecek.
Her iki seçenekte İran’ın içeride daha da karışacağını ve bu sürecin son aşamasında reformcu kesim tarafından, dini liderin bir darbe ile değişeceğinin yolu açılacaktır. Bu tam da ABD’nin isteklerinden bir tanesidir.
Önümüzdeki kısa zamanda gerilimin boyutlarını hep birlikte görecek ve durum analizlerini ona göre yapacaģız.