İran’ın yeni Cumhurbaşkanı reformcu ve dindar
1994 yılında Doğu Konferansı grubuyla birlikte İran’a gitmiştik. Doğu Konferansı, o dönemde İslamcı, solcu, liberal sağcı her kesimden insanların bir araya gelerek çeşitli ülkelere seyahatler yaptığı bir platformdu. Suriye, Lübnan, Ermenistan, Mısır, İran ve Ürdün gibi ülkeleri ziyaret etmiştik. Oradaki entelektüel ve kamu çevreleriyle birlikte toplantılar yapardık. Geçen günlerde Taksim’de bütün katılımcılarla bir çalıştay gerçekleştirmiştik.
Katılımcı listesinden bahsetmeyeceğim. Bugün, değil birlikte başka bir ülkeyi ıslah etmeyi, katılımcıların her biri başka bir yöne savruldu. Hrant Dink ve Aydın Engin gibi bazıları vefat etti; diğerleri kendi dünyalarında.
İran’da Hatemi cumhurbaşkanı olmuştu, reformcular oldukça heyecanlıydı. Doğu Konferansı grubu, İran’da birçok etkinlikte bulunuyordu. Gazetecilerle görüşüyor, dışişleri bakanlığı, üniversiteler, seyahatler, restoran sünneti denilen lokantalarda canlı müzikler dinliyorduk.
Bizim heyetin çoğu solcu ve laik çevrelerden geldiği için İran’a gelirken Suudi Arabistan’a gitmiş gibi bir ön kabul içindeydiler. İran’ın derin kültür yapısını, devlet aklını ve insanlardaki özgür tutumları gördükçe şaşırıyorlardı.
İran siyasetini anladıkça dikkat çeken bir konu oldu. İran’daki Ali Hamaney’in temsil ettiği muhafazakârlar, bizdeki CHP’ye benziyordu; reformcular ise AK Parti’yi andırıyordu. İran’daki yapıyı çözmek için bu formül oldukça işlevsel görünüyordu. Her ne kadar reformcular iktidarda olsalar da İran’daki rejimin katılığını görmek mümkündü.
Geçen yirmi yıl içinde İran’da çok şey değişti, siyasi iniş çıkışlar yaşandı; Batı ile ilişkiler, ABD’deki demokratların yerine cumhuriyetçilerin iktidara gelmesiyle köklü bir değişime uğradı. Bugünkü İran siyaseti, ambargo döneminden sonra bambaşka bir evreye girmiş oldu.
İran seçimleri talihsiz bir kazadan sonra gerçekleşti. Kanaatimce, İran’a reformcu bir adayın seçilmesi zorunlu bir durumdu. Pezeşkiyan, kendisinin seçime girmesine onay verilen bir adaydı; Avrupa devletlerinde yaşanan liderlik krizi bütün dünyada yaşanıyordu. İran’da muhafazakârlar topluma hitap edecek karizmatik bir aday bulamadı, bugünkü devlet uygulamalarını daha radikal bir hale getirmeyi vadeden Celili ise daha ileri bir vizyon ortaya koyamadı.
Mesut Pezeşkiyan, İran Türklerinden Tebriz milletvekili olarak siyasete atılmış, bakan yardımcılığı yapmış, meclis başkan yardımcılığı gibi görevlerde bulunmuş tecrübeli bir siyasetçi.
Kampanya günlerinde çok gündem olan bir konu vardı: Hanımını bir trafik kazasında kaybetmesi ve diğer çocukları büyütmek için evlenmemesi. İran halkı, bu durumu “çocuklarına sahip çıkan bize de sahip çıkar” şeklinde yorumlamış ve umut verici bir sonuç çıkarmıştı.
Kendisi reformcu olmasına rağmen oldukça dindar biridir. Burada ilginç bir durum var; çoğu zaman resmi ideolojide dindarlık, radikal devrimci fikirler içerisinde kaybolabiliyor. Eğer bir reformcu dindar ise, gerçekten dindardır, çünkü reformcular, cumhuriyetçiler kadar dindar değildirler. Eğer bir kişi üzerinde mahalle baskısı olmadığı halde dindar ise, sahiden dindardır.
Pezeşkiyan, dindar bir adamdır ve günlük yaşamında oldukça sade bir hayat sürmektedir. İran halkı, seçimde geniş bir katılım göstererek onu seçmiştir. Ali Hamaney’in katılım çağrısı yapmış olması da katılımın artmasına yol açmıştır ve Pezeşkiyan’ın zaferiyle sonuçlanmıştır.
İran’da seçim zamanı ilginç bir şekilde Pezeşkiyan’ın kızı da çok gündem olmuştu. İran’daki geleneğe uygun olarak adayların aileleri de televizyona çıkmış, Pezeşkiyan’ın kızı asaletiyle, konuşmasıyla çok takdir toplamıştı.
Bir de başta Tebriz olmak kaydıyla Türklerde de bir bezginlik durumu oluşmuştu. Pezeşkiyan’ın aday olması İran’da Türklerin de memnuniyet ve sistemle ilişkileri açısından önemli oldukları kanaatini yaygın olarak hissettirdi.
İran büyük bir devlet ve dünyanın dört bir yanında jeopolitik sorunları var. Bir yönüyle Suriye’de fiili bir savaş içerisinde, Yemen de, aynı şekilde Lübnan’da. İsrail-Lübnan Savaşı doğrudan İran’ı ilgilendiriyor. Dolayısıyla İran’da elbette ki reformcu bir kişinin cumhurbaşkanı seçilmesi önemli, ama kodlar da çok büyük değişiklikler yapacağını düşünmek yanlış olur.
Ahmedinejad cumhurbaşkanı olduğunda bir şey yapmıştı: Kırsaldaki az gelirlilere ve yoksullara dönük politikalar geliştirmişti. Öyle zannediyorum ki Pezeşkiyan İran’ın kalkınması ve gelişmesi konusunda, yoksullarla ilgili önemli adımlar atacak.
Reformlar konusunda vaatleri var. Daha özgürlükçü olma konusunda, özellikle de örtünme yasasının resmi olmaktan çıkması ve internet yasakları konusunda bazı vaatleri var. Bekleyip göreceğiz.