İş Bankası yıpratılmasın

Okuduğunuz Yazı
İş Bankası yıpratılmasın

İçerik

İş Bankası’ndaki CHP hisselerinin Hazine’ye devri ile tartışmaları izliyorsunuzdur. Aslına bakarsanız bu sadece bugünün konusu değil. Geçmişte de bu konu birçok kez gündeme geldi. Tamam tartışalım, ne olacağını görelim ancak bütün bunları yaparken hassas olmamız gereken tek bir nokta var.

O da İş Bankası’nın itibarını zedelememek. İster CHP hisselerinin Hazine’ye devrini savunun ister buna muhalefet edin, dikkat edilmesi gereken en önemli nokta bankanın itibarı. Çünkü bu durum ülke ekonomisini, yabancı yatırımcıyı doğrudan etkiler. İş Bankası, diğer bankalar gibi bu ülkenin çok önemli bir değeridir.

Bakın bu tartışmalarla ilgili bankanın Genel Müdürü Adnan Bali, ne kadar da doğru bir açıklama yapmış:

“Bu konu çoğu zaman basında veya farklı değerlendirmelere konu olduğu yerlerde özneye İş Bankası yerleştiriliyor. İş Bankasının sermaye yapısı belli. Yüzde 40 civarında munzam sandık ana hissedar. Bu munzam sandığın 25 bin civarında çalışan, bir o kadar da emekli, dul, yetim şeklinde üyeleri var. Dolayısıyla şu anda çoğunluğu oluşturuyor. Bu çoğunluk çerçevesinde de yönetim kurulunda üye sayısı ile de çoğunluğu oluşturuyor. Yani karar alma mekanizmaları açısından çok açık net, şeffaf bir durum var. Diğer taraftan Atatürk´ün kuruluş sırasında koymuş olduğu kaynağın bugün ve kendi vasiyetlerinin bir gereği olarak Cumhuriyet Halk Partisi tarafından bir temsili söz konusu. Geri kalanı da halka açıktır. Tartışma konusu olan hadise, Atatürk paylarının kimin tarafından temsil edileceğidir. Dolayısıyla ne ana hissedarın mülkiyet haklarıyla ne bankanın performansıyla, ne de bankanın iş yapma biçimiyle doğrudan bir ilgisi yoktur”.

Bali’nin açıklamalarında da görüldüğü gibi tartışmayı bu nokta üzerinden yürütmeliyiz.

***************************************************************

‘Mesele Gezi Parkı değil, hala anlamadınız mı?’

Belki başlangıçta sadece çevre duyarlılığı vardı, belki ülke yönetiminden memnun olmayan bir kesimin sesini yükseltme çabasıydı… Ancak resmin tamamına baktığınızda Gezi olaylarını ‘devrim’ olarak nitelemek abesle iştigaldir.

İşler öyle noktaya getirilmiştir ki, Gezi Parkı’nda toplananlar yalanlarla tahrik edilmeye çalışılmış, olaylar çok daha farklı boyutlara taşınmıştır. Beşiktaş’taki Başbakanlık Dolmabahçe Ofisi’nin yakılmaya çalışılmasından tutun da, oluşturulmaya çalışılan anarşi ortamına kadar girişimleri sayabiliriz.

Her şeyi bir kenara bırakın…

Firari Mehmet Ali Alabora’nın, “Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş, sen hala anlamadın mı?” cümlesini nereye koyacağız?

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Murat KELKİTLİOĞLU