İSLAM’I BÖLME PROJESİ “FETÖ”

Okuduğunuz Yazı
İSLAM’I BÖLME PROJESİ “FETÖ”

İçerik

Fetö lideri, tutarsız, usulsüz ve ilkesiz konuşmalarında İslami açıdan kabul edilmesi mümkün olmayan birçok hususu dile getirmektedir. İslam’ın inanç, ibadet ve ahlak kurallarıyla asla bağdaşmayacak pek çok yanlış bilgi ve sapkın görüş, konuşmaların arasına sinsice yerleştirilmiştir. Sözde imandan ve erdemden bahseden bu hain, mesela bir konuşmasında kaçak su ve elektrik kullanımının caiz olmayacağını, böyle yapanların 60 milyon fertle teker teker helalleşmesi gerektiğini söylerken, sınav sorusu hırsızlığıyla sadece mevcut insan varlığımızın değil, gelecek nesillerimizin istikbalinin de çalınmasını teşvik etmiştir.

Mesela neredeyse her gün ve her an Allah’la görüştüğü iddiası, Gülen’in hastalıklı zihin dünyasının en vahim yansımasıdır. Oysa Kur’an’da belirtildiğine göre, Allah Teala insanlarla ancak peygamberleri vasıtasıyla konuşur. Rabbimizin insanlarla iletişimi ancak vahiyledir. Son vahiy ise son Peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.s) gelmiştir. Peygamberimizden başka peygamber gelmeyecektir. Bu sebeple hiç kimse Allah’la konuştuğunu, O’nu dünya gözüyle gördüğünü, ilahi mesajların kontrolünde olduğunu iddia edemez. Hz. Peygamber’le (s.a.s) rüyada ve rüya dışında sürekli görüştüğünü, örgüt mensuplarına verdiği emir ve talimatları Hz. Peygamber’den aldığını iddia eden FETÖ elebaşı, bu yolla insanları kandırarak Allah Resulü’nü otoritesini istismar etmiştir.

İnsanımızın geçmişine, medeniyetine ve büyüklerine olan hürmetini fırsat bilen hain oluşumun lideri, konuşmalarında kendisinin ve adamlarının başta sahabe olmak üzere İslam tarihinin önemli simalarıyla rüyada görüştüklerini iddia etmektedir. Kurduğu menfaat çarkını ilim ve irfan ehlinin ziyaret ettiğini, faaliyetlerini İslam büyüklerinin desteklediğini öne sürmesi büyük bir iftiradır. Ayrıca örgüt elebaşı, harflerin esrarı gibi iddialar ileri sürerek ve ayetlerdeki bazı ifadelerden çeşitli tarihler çıkartarak geleceğe dönük kehanetlerde bulunmaktadır. Geleceğe dair bilgi sahibi olduğunu yani akıl ve duyularla bilinemeyen alemlere ve geleceğe dair bilgiler verdiğini iddia etmesi apaçık bir sapkınlıktır. Zira Kur’an’a göre, geçmişi sadece yüce Allah bilir. Allah tarafından kendilerine bilgi verilen peygamber dışında, hiçbir insan gelecekten haber veremez.

İhanet örgütünün lideri, İslam’ın sağlam bilgi kaynaklarına değil, aksine ispatı imkansız rüyalara, gizemli hikayelere, sahte gözyaşlarına ve telkinlere dayanan bir dil kullanmaktadır. Masum insanları aldatıp efsunlanmış, hastalıklı bir zihniyet oluşturmuş, emir ve talimatlarını sözde rüyasında görüştüğü Peygamberimize dayandırmıştır. Ayrıca sayısız örneği olan kurgulanmış rüya seansları ile elemanlarını etkilemenin ve sanal manevi hazlar yaşatmanın yolu olarak örgütün gizli toplantılarında kullanmıştır. Halbuki kişinin görmediği rüyayı görmüş gibi anlatması ise Hz. Peygamber (s.a.s) tarafından “yalanların en büyüğü” olarak nitelendirilmiştir.

Dinler arası Diyalog ise Fetö elebaşının İslam’ı bölme adına kullandığı en etkin araç olarak kullanılmıştır. Elebaşı “Haçlının ülkenizi işgal etmesi çok tehlikeli değildir. Çünkü sizinle onlar arasında kırmızı çizgiler vardır. Bir kere onlar sizin kadınınıza kızınıza ilişmezler. Mabedinize ilişmezler. İlişmemiştir Haçlılar” söylevi ile gerçek niyetini ayan beyan ortaya çıkartmıştır.

Batı kamuoyunun ilgi ve desteğini sağlamak üzere FETÖ tarafından üretilen en şaibeli girişim “dinler arası diyalog” ve “Ilımlı İslam” söylemidir. Bu söylem, Müslümanların aleyhine oluşturulan uluslararası karanlık bir projenin parçasıdır. İstismar şebekesi, İslam’ın bazı temel ilkelerinden ödün vererek diğer dinlerin müntesiplerine şirin gözükmek ve maddi çıkar elde etmek için yıllarca yatırım yapmıştır. O kadar ki, Müslüman olmak için kelime-i şehadetin ilk kısmı olan “La ilahe illallah” demenin yeterli olduğu ve Hz. Muhammed’e iman etmeyenlerin de cennete girebileceği ileri sürülmüştür. Diyalog sürecinde bilinçli bir şekilde kelime-i şehadetin bölündüğü, sadece ilk kısmı öne çıkarılarak, “Muhammedün Resulullah” kısmının atlandığı görülmektedir.

Hıristiyan güç odaklarına yaranmak için FETÖ lideri şunları söyleyebilmektedir. “Yani birisi kalksa gelse ve dese ki ‘Ben vazgeçtim. Bu Hıristiyanlıkta hiç bir iş yokmuş.’ Yahu şimdiye kadar içindeydin yani, ne kötülük gördün sen Hıristiyanlıktan derim ben ona. O biraz daha araştırsın, karıştırsın, o meseleyi bulsun kendi tercihini yapsın. Ben de birine söylerken, o meseleyi açarken böyle derim yani.”

FETÖ elebaşı, 9 Şubat 1998’de Papa’ya bizzat sunduğu mektubunda ise şöyle demiştir: “Papa VI. Paul cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinler arası Diyalog için Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz bir şekilde hatta biraz cüretle,bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazı yardımlarımızı sunmak için size geldik.”

Unutulmamalıdır ki, dinler arası Diyalog çalışmalarında Hıristiyan topluma hoşgörü ile bakan ve onlarla sıcak ilişkiler içerisinde olan örgüt, kendilerine katılmayan Müslümanlara karşı ise soğuk, dışlayıcı ve ötekileştirici bir tavır sergilemiştir.

Sonuç olarak Fetö elebaşı her dönemde, İslam’ı bölmek için her türlü fırsatı kullanmış ve kendisine biçilen rolü oynayarak insanları kandırmayı başarmış, bu sayede Devletin bir çok kurumunda yerleşik bir düzen kurarak paralel bir devlet yapılanması oluşturup, ülkemizin işgal edilmesine zemin hazırlamıştır. Ancak 15 Temmuz 2016 gecesi son darbeyi vurmak için başlattığı girişimde karşısında yüce Türk Milletini bulmuş ve Milletin Darbeye Darbe indirmesi ile başarısız olup tam manası ile deşifre edilmiştir.

Sinan Öztekin

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Sinan ÖZTEKİN