İsrail, apartheid devleti
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Meclis’i açış konuşmasında, İsrail’den yeni bir sıfatla söz etti; İsrail’in bir apartheid (ırk ayrımı) devleti” olduğunu söyledi. İsrail’den bu sıfatla söz eden çok devlet adamı yok. Chicago Üniversitesi’nde Amerikalı siyaset bilimci ve uluslararası ilişkiler bilgini Prof. Dr. John J. Mearsheimer’ın İsrail’in, Arap yurttaşlarına ve kuşatma altında tuttuğu Filistin topraklarındaki halka karşı çıkarttığı yasalarla uygulamaya başladığı hukuk düzenine bu adı veriyor.
Bu sıfatla anılan ve bu sebeple 1962’de BM tarafından kınanarak, ekonomik ve diğer yaptırımların uygulanması kararlaştırılan ilk ve son devlet Güney Afrika Cumhuriyeti oldu. Ülkeyi 1820’lerde işgal eden ve 1994’e kadar, yerli halkın demokratik ve ekonomik haklarını tanımayı reddeden Hollandalı göçmenler nüfusun yüzde 7’sini oluşturuyorlardı. Yerli siyahların kentlere girmesi yasaktı; ancak kendi köylerinde ve kasabalarında oturabilirlerdi. Çalışmalarına izin verilen iş yerlerine, camları kartonlarla kapatılmış otobüslerle gidebilirlerdi; parti kuramazlar, partilere üye olamazlar ve oy veremezlerdi.
Hollanda asıllı Güney Afrikalılara “Afrikaner” adı veriliyordu; ana dilleri Felemenkçeden türetilmişti. “Apartheid” bu melez dilde “ayrılmış, ayrıma tabi tutulmuş” anlamına geliyordu; sonunda kendi icatları olan insanlık dışı rejimin adı olarak tarihe bir utanç terimi olarak geçti. Nelson Mandela ve Rahip Desmond Tutu’nun ülkelerini barışçı yollarla demokrasiye kavuşturma mücadeleleri ise insanlığın yüz akıdır.
Yukarıda işgalci beyazların yerli halka uyguladıkları kısıtlamaların tamamı bugün Filistinlilere, 1947 BM kararıyla tanınan anavatanlarında, işgalci İsrail tarafından uygulanıyor. Dahası, Güney Afrika’da yerlilerin kendilerine ait köylerde-kentlerde ve bunların arasında serbestçe dolaşmaları mümkün iken, bugün Filistinlilerin Filistin’in iki parçası olan Batı Şeria ile Gazze Şeridi arasında gidip gelmeleri bile yasak. Hatırlarsanız, Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, TBMM’deki konuşmasında, Ankara’dan dönüşünde, Gazze’ye gideceğini söylemişti. Bir buçuk ay geçti; Abbas’a hala 90 kilometrelik mesafeye gitmesi için işgalci İsrail tarafından izin verilmedi.
Sayın Erdoğan’ın İsrail’i ırk ayrımcılığıyla suçlaması, Birleşmiş Milletler hukukuna göre suç işleyen bir rejim olduğunu ilan etmesi, siyasal amaçlarla söylenmiş değildir. Sayın Cumhurbaşkanı, İsrail liderleri hakkında, “jenosit” (soykırım) suçu işlemekte olmaları dolayısıyla tutuklama kararı vermiş olan Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) nezdinde yeni bir ihbarda bulunmuş oldu. “Apartheid rejimi” suçlaması, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun, Güney Afrika hakkında olduğu gibi, İsrail hakkında da aynı yaptırımlara başvurmasını sağlayabilir. Nitekim Cumhurbaşkanı, 1950’de Filistin’in paylaştırılması kararında yer alan “Güvenlik Konseyi’nin barışı korumada başarısız olması halinde durumunda Genel Kurul’un devreye gireceği” hükmünün uygulanabileceğini de hatırlattı.
İsrail’in kendisini ve onu Güvenlik Konseyi’nde vetolarıyla koruyup kollayan ABD, İngiltere ve Fransa’yı da içine sürüklediği bugüne kadar görülmemiş bu korkunç kaostan, bölgesel hatta küresel bir savaşla, daha da ötesi, ABD’nin de içine çekileceği bir nükleer afetle kurtulmak isteyebileceği akla aykırı gelmemelidir. İsrail’in giriştiği bu sınırsız kanunsuzluğun, Filistin’in tümünü İsrail’e katma hedefinin, “Allah’ın Hz. Musa‘ya vadettiği” inancına dayanan bir Büyük İsrail’i kurma hedefine evrilmesi an meselesidir.
BM Genel Kurulu’nun, hemen her ülkede ellerinde Filistin bayrakları ve İsrail’i lanetleyen pankartlarla sokakları dolduran vicdanlı dünya halklarına kulak vermesi zamanı geldi de geçiyor. Çare, BM’nin, Erdoğan’ın dile getirdiği apartheid rejimine son verecek “kuvvet kullanma” kararını ivedilikle almasıdır.
——
Üstat Güneri Cıvaoğlu’nu kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyim. Ailesine, sevenlerine, mesai arkadaşlarına ve siz değerli okuyucularına baş sağlığı diliyorum. Uzun yıllar değişik zamanlarda da olsa aynı yayınlarda ve çeşitli meslek örgütlerinde aynı kurullarda görev yapmanın onurunu taşıyacağım. Allah rahmet eylesin.