İsrail ortadan kalksın diyen mi var?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Ortadoğu’yu ateşe atmanın bir numaralı sebebi olan Nazi Soykırımı (Holokost) borcunu Avrupa’nın merkezinde ve bu işin bir numaralı sorumlusu ülkenin başbakanına, yüzüne karşı ortaya koyması, malum koroyu harekete geçirdi: Anti-semitik ve anti-siyonist!
“Filistinlileri tümüyle yok edin, geriye anıları bile kalmasın!” diyen 95 yaşındaki İsrailli bir “yedek” asker (İsrail’de muvazzaf ordu yok; ihtiyacı göre yedek silah altına alınıyor) semitik ise, sanırım damarlarında insan kanı taşıyan herkes anti-semitiktir. Siyonist olmak, Filistinlerin anısını bile yok etmek ise, bir nebze insani duyguya, vicdana sahip olan Yahudi, Müslüman, Hristiyan herkes anti-Siyonist’tir. Ama BM’nin 29 Kasım’da 76. yıldönümü olacak Filistin topraklarında bir İsrail oluşturma planının ruhunu benimseyen hiç kimse ne semitizme ne de siyonizme karşı çıkmaz. Tabii bu terimlerden anlaşılan ırk ayrımı (apartheid) ve soykırımı ideolojileri değilse.
BM’nin Filistin’i Museviler ve Müslümanlar arasında paylaştırma kararının en büyük eksiği ve bugün insanlığın vebalini ödediği nokta, İsrail için sabit ve belirgin bir sınır çizmemesiydi. Bu esnek harita, Avrupa’nın 400 yıldır Yahudi Meselesi dediği şeyi ya sürgünlerle ya gettolara hapsedip topluma karışmalarını önleyerek ve en son Hitler’in toplama kamplarında, gaz odalarında kitleler halinde öldürüp fırınlarla yaktığı 6 milyon Musevinin kan bedelidir; sözüm-ona uygar dünyanın İsrail’e borcunun ödenmesidir. Filistin halkı ve komşu Arap ülkeleri, bölgenin başına geleceğini bilmişçesine, BM planını uygulamadılar ve bir devlet oluşturmadılar.
BM’nin 1947’de yapamadığını 1967’de kısmen yaparak ortaya “iki devletli çözüm” diye bir ilke attı. Oysa 76 yıl önce yapılması gereken, Filistin’i, iki halka da denize erişim imkânı veren bir tarzda ortadan ikiye bölünmesi idi. Bu, bugünkü Batı Şeria ve Gazze’yi birleştiren ve Kudüs’ten geçen bir hat ile hala sağlanabilir. BM, İsrail’in dikkate almadığı, ABD, İngiltere ve Fransa’nın uygulanması için kıllarını bile kıpırdatmadıkları birçok kararında, “İki devletli çözüm” derken bunu kastediyor; ancak bunun nasıl gerçekleştirileceğini belirtmiyor.
“İki devletli çözüm” Filistin halkının ikiye bölünmüş ve her ikisi de adeta bir açık hava hapishanesi görünümündeki Batı Şeria ve Gazze ile Kudüs’ün bir kısmına hapsedilmesi demek değildir. Filistin halkı, Batı Şeria Nehri’nden, Akdeniz’e kadar uzanan bütünsel bir ülkeye ve onun vücut verdiği, başkenti Kudüs olan bir devlete sahip olmalıdır.
Bu, İsrail’in varlık ve kendisini dış tehditlere karşı savunma hakkını reddetmek demek değildir. Tersine, aklı başında her Musevinin kabul ettiği ve Elon Musk’tan, Filistin asıllı Hollandalı modeller Bella ve Gigi Hadid’e, şarkıcı Rihanna’ya, Pakistanlı Nobel ödüllü Malala Yousafzai’ye ve İsrailli aktris Gal Gadot’a vicdan sahibi herkesin onayladığı, İsrail’de barış ve huzuru garanti edecek olan bu çözümdür.
ABD ve Almanya’nın, Holokost borcu olarak İsrail’i gizlice, kendi yasalarına ve Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’na aykırı şekilde atom bombası ile donatmaları, İsrail’e barış getirmez. Tersine bölgedeki nükleer yayılmayı hızlandırır ve günün birinde bu topraklar büyük bir faciaya sahne olur.
BM Güvenlik Konseyi bir an önce aklını başına devşirmeli ve İsrail’i mutlak bir felaketten kurtarmalıdır.