İSTANBULLU ZELENSKİ’YE YOL AÇMA PROJESİ

Okuduğunuz Yazı
İSTANBULLU ZELENSKİ’YE YOL AÇMA PROJESİ

İçerik

Ülke gündemini meşgul eden oldukça önemli gelişmeler yaşanıyor. Gündemin konulan adı “Temiz eller” darbe operasyonu…
Olayın ilmek ilmek dokunduğu ve tezgahlanarak icraya dönük aşamaya geçildiği anda “suç üstü” yapıldığını görüyoruz.

Zira konuyla ilgili hem Başkan Erdoğan’ın hemde Devlet Bahçeli’nin ifadeleri süreci doğrular vasıfta.
Başkan Erdoğan “Kuklayı da kuklacıyı da, oyunu kimin yazdığını da çok iyi biliyoruz” dedi.

Bahçeli ise “Olan biten ve tüm kanun dışı irtibat ve ilişki ağlarının farkındayız. Bir kaç emniyet müdürünün açığa alınmasıyla geçiştirilemeyecek bir komplo devrededir” diyerek icra safhasına dökülen operasyona “suç üstü” yapıldığını beyan etmişlerdi.

17-25 Aralık emniyet, yargı ortaklığıyla gerçekleştirilen darbe girişiminin farklı algoritmalarla bezenmiş bir benzerinin yapılmak istedindiğine şahit oluyoruz. Konuyla ilgili bütün alt yapılar, bağlantılar teknik ve taktik düzeydeki hazırlıkların tamamlanmasının ardından Başkan Erdoğan’ın yurt dışı gezisi paraleline sabitlenmiş geniş çaplı, eş zamanlı bir darbe girişiminin eşiğinden dönüldüğünü görüyoruz.

Bu sürece dair gerek Başkan Erdoğan’ın ve gerekse sayın Bahçeli’nin durum değerlendirmesi yaparak devletin kılcal damarlarında gezinen işbirlikçi, ajan ve provokatörlerin kimlerle ne yapmaya çalıştıklarını gördüklerini de biliyoruz.

Bunun aynı zamanda yargı ayağında kümelenen “kripto unsurları”da bünyesine aldığının bilgisine vakıf olunuyor.
Özellikle Bahçelinin “Bir kaç emniyet müdürünün” işi olmadığını vurgulaması önemli bir ayrıntı.

Cumhur ittifakını iki aşamada kıskaca alacak bu operasyonun medya ayağı olduğu gibi bürokratik ağlar içinde de uzantıları ve işbirlikçileri olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Başkan Erdoğan’ın MİT Başkanı ve Adalet Bakanıyla “ivedi” olarak görüşmesi süreci yönetenler, destek verenler, asker yargı ve emniyet ayağında mevzilenmiş unsurların değerlendirilmesi üzerinde olduğunu düşünüyorum.

Bir diğer taraftan İçişleri Bakanlığı’nın da bu süreçte mevzilerin kontrol edilmesi istikametinde aksiyon gösterdiğine şahit oluyoruz.
Peki bu süreci yönetenler FETÖ, CIA ve MOSSAD desteğinden mahrum olabilirler mi?
Mümkün değil.

Süreci 17-25 Aralık darbe planına uygun ancak daha farklı paradigmalar üzerinden icra edilmek istenen eş zamanlı parçalama, sindirme ve “çökme” harekatı olarakta okumakta fayda var.
Bunun arkasında iş dünyasından önemli aktörlerin de bulunduğunu düşünüyorum.

Bizatihi İtalya’da gerçekleştirilen “Temiz eller” operasyonunun savcısını 1997 yılında İstanbul’a çağırarak operasyona dair teknik paylaşımları, katkıları ve deneyimlerini isteyen birileri vardı.

Bu vesayet odaklarının Siyonizmle ortaklaşa hareket ettikleri devletin tüm birimleri tarafından bilinmekteydi.
Bugünde bunlar biliniyor!
Şimdi hesap zamanı…
Sürece dahil olan yerli işbirlikçi ajan ve terör örgütü mensupları suç üstü olmuştur. Devletimizin uyumadığını ve bütün unsurları ile eş zamanlı paradigmal hamleler ile karşılık verdiğini gösterme zamanıdır.

Konunun en önemli ayrıntısı ise konuyla ilgili olarak Uğur Dündar’ın sürece dahil olduğu iddiası.
Eğer devlet kayıtları bunu doğrularsa olayın yerli “Zelenski” profili canlandırmanın proje aşamasında devletimizin baskın verdiği ortaya çıkacaktır!
İstanbul’lu Zelenski pusuda..

Konvansiyonel ve tek amaçlı bir tezgah çökertilmiştir!
Şimdi ise tek tek çorap sökükleri toparlanıyor.

 

 

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
50%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
50%
Yazar Hakkında
Binnur Günay