Kadir Mısıroğlu: Kılıçdaroğlu’ndan sonra daha zayıfı gelecek
Rahmetli Kadir Mısıroğlu’nun bir söyleşisini tekrar izledim.
Söyleşide CHP genel başkanlarını sayıp çıtanın giderek düştüğünü belirterek; “Kılıçdaroğlu, tahtadan kılıç, kesmiyor. Ondan sonra daha zayıfı gelecek” diyor.
Sanırım Mısıroğlu yine haklı çıkıyor.
Bu sözleri Kemal Bey’e istihza olsun diye yazmadım.
“Tahtadan kılıç kesmiyor” denilerek “girdiği her seçimi kaybettiğinin vurgulandığı” ortada duruyor.
Özgür Özel’in kontrolü sağlayamadığı da ortada!
Kadir Mısıroğlu bu zayıf silsilenin devam edeceğini de ifade ediyor.
“DENİZ BAYKAL’DAN SONRA SIRA CHP’NİN KENDİ TASFİYESİNDE Mİ?”
Kemal Kılıçdaroğlu 2010’da genel başkan olduğunda CHP’nin “çekirdek kadrosu” yanındaydı. Elbet o dönemin tasfiyeleri de oldu, ancak “merkezler ayrılığı” yoktu. Her şey CHP’nin 12. katında halloluyordu.
33. Cumhuriyet Halk Partisi Olağan Kurultayı’nda göreve gelen Kemal Bey 38. Olağan Kurultay ile koltuğunu “şaibeli söylentiler olsa bile” devretti.
Mersin’in plakasıyla gelen Kemal Bey, Kayseri’nin plakasıyla gitti!
22 Mayıs 2010’da başlayan sergüzeşt 4 Kasım 2023’te “mutsuz son” ile bitti.
Oysa patronlar hep mutlu son ister.
Türk filmleri genelde mutlu sonla biter, çünkü seyirci öyle ister.
Kemal Bey şimdi serinin devamını çekmek istiyor.
“Devam filmlerinin” hasılat rekoru kırma ihtimali olsa bile “ilk film” tutulmadıysa o iş olmaz.
Sayın Kılıçdaroğlu sanırım farkında değil; onun 13 yıllık filmi gişede çakıldı.
Gişede çakılan ve zarar eden bir filmin devamını hangi yönetmen çekmek ister, buna kim yapımcı olur, bu filmde kimler rol almak ister?
Neyse efendim…!
“Sergüzeşt-i Kılıçdaroğlu” sona erse de CHP devam ediyor.
Ama hele bir sor nasıl devam ediyor?
“KENT UZLAŞISI MI KANDİL TALİMATI MI?”
PKK terör örgütüne “bu bir terör örgütüdür” diyemeyen DEM’liler yerel seçimde “Kent Uzlaşısı” ifadesini kullanıyorlar.
Bunun CHP’deki karşılığı “Türkiye İttifakı” olarak kavramlaştırılmış.
Hele bakın kim gelmiş, derde dermanım mı gelmiş?
Yooook, derman falan yok!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir bütün öyle değil mi?
“Türkiye İttifakı” sözü acaba neyin alternatifidir?
Özgür Özel ne yapmak istemektedir? (Cümleyi Sayın Devlet Bahçeli gibi kurdum, farkındayım, ama tam yerinde oldu)
Kent uzlaşısı sözü;
1) İlk kez Aralık 2023’te DEM Parti meclis toplantısı sonrası bir bildiride yer aldı.
2) Millet İttifakı’nın yeni adı Kent Uzlaşısı oldu ve burada siyasi ağırlık ilk kez DEM’lilerde iken İyi Parti’yi dışladılar.
3) DEM Parti Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Murad Mıhcı bu uzlaşıyı “İleriye dönük bir örgütlenme biçimi” olarak açıklıyor.
4) Esenyurt Belediye Başkan Adayı Ali Gökmen’i adaylıktan çeken CHP yönetimi onun yerine HDP’den 2015’te Van Milletvekili Aday Adayı olan Ahmet Özer’i koyuyor.
5) CHP adayının seçimleri kazandığı takdirde CHP’den istifa edip DEM’e geçeceği ve DEM’in İstanbul’da Esenyurt İlçesi’ni CHP oyları sayesinde almış olacağı kulislerde konuşuluyor.
6) Böylece “ileriye dönük bir örgütlenme biçimi” olan Kent Uzlaşısı kendisine Esernyurt’ta alan açmış olacak.
Netice: DEM tipi örgütlenme sizce nasıl olur?
“İMAMOĞLU SANILDIĞI KADAR GÜÇLÜ DEĞİL”
CHP paramparça olmuşken bu partinin İBB Başkanı güçlü olabilir mi?
Ekrem Bey sanıldığı kadar güçlü değil, sadece “algı yönetiminde” sahaya hâkimiyet sağladı; ama onu da büyük ölçüde kaybetti.
CHP’yi “doğal olmayan yollarla” dizayn çabasına girişmek güçsüzlük alametidir.
Tekrar soralım: Deniz Baykal’dan sonra sıra CHP’nin kendi tasfiyesinde mi?
CHP kökten tasfiye olmaz, ancak içi boşaltılırsa hüviyetine vücut veren aktörler “başka partide” birleşebilir.
Ekrem İmamoğlu İstanbul’u yönetmeye talip değil, Türkiye’yi yönetmeye de talip değil; daha çok CHP’yi yönetmeye talip gibi duruyor.
Bu durumda “Gerçek CHP’liler” başka alternatiflerle dört yıllık süreç içinde toplanacaklardır.
“BAŞKENT’TE HAKAN HAN ÖZCAN FAKTÖRÜ”
Ak Parti Ankara İl Başkanı Hakan Han Özcan sosyolojiyi çözmüş, Başkent’i çözmüş.
Tüm teşkilat üyelerini koordineli biçimde konsolide etmeyi başarıyor.
Hem Ankara Büyükşehir adayının hem de ilçe adaylarının yekpare ve senkronize biçimde hareket etmesini sağlıyor.
Ankara yine, yeni, yeniden Cumhur İttifakı’na geçerse bunda en büyük paylardan biri teşkilatlara ait olacak.
SON SÖZ: Victor Hugo şöyle der: Kimse senin, dalgalarla nasıl boğuştuğuna bakmaz. Gemiyi limana getirip getirmediğine bakar.