Kamala aday oluyor; peki Trump ne olacak?
Biden, bir saray darbesiyle mi “gitti” yoksa doktor raporuyla mı? Eğer 5 ay sonra ABD’yi yönetemeyecek durumda olacaksa, şimdi o ehliyete sahip mi? 54 yıllık siyasi kariyere sahip, deneyimli, başkan yardımcılığı yapmış, resmen açıklanmayan (ancak tanıma, hafıza, akli yetenek ve dil kabiliyetlerinin ileri derecede kaybı anlamına gelen senil demans olduğu sanılan) bir rahatsızlık sebebiyle, “Allah isterse adaylıktan vazgeçerim!” dedikten üç gün sonra (kimin imzaladığı belli olmayan bir mektup ve bir sosyal medya mesajı ile) adaylıktan çekildi.
Çekildi mi, çektirildi mi? Kamala tarafından sırtından mı bıçaklandı? Bunların artık önemi kalmadı. Eğer Demokrat Parti’nin kolektif aklı bunu sağladıysa, yine aynı akıl, Başkan Yardımcısı Kamala Harris’i yeni aday yaptı. O akıl, Harris’i aday göstermek için gerekli delege imzasını ve tarihte görülmemiş bir rekor ile, 24 saatte 5 aylık kampanya masrafına yetecek milyonlarca dolar bağışı da topladı.
Harris, ömründe üç kişiden fazla bir grubu yönetmemiş; 3,5 yıllık başkan yardımcılığı sırasında kendine bağlı daireleri yönetemediğine ilişkin hikayeler ayyuka çıkmış bir kişi. Biden’ın adaylıktan vazgeçmesi kampanyası sırasında yapılan kamuoyu yoklamaları, Trump’ın Biden’ı 5 puan, Harris’i 15 puan geri bırakacağını gösteriyordu. Ama ne oldu ise Biden’ın adaylıktan vazgeçtiğini açıklamasından hemen sonra yapılan bir yoklamada, Kamala Harris, Trump’ın sadece 3 puan gerisine kadar yükseldi.
Birileri, ki ABD’de bu “birileri” için en yaygın tanım “Derin Devlet” terimidir, (bizdeki, 20 yıllık bir çaba ile kökü kazınan vesayetçi-siyaset üstü, asker-sivil, bürokrat-işadamı takımına da Derin Devlet adı, ABD’den ödünç alınmıştı) eğer önümüzdeki 4 yıl içinde Moskova üzerinden Pekin’e giden yolu açmak istiyorlarsa, muhtemelen bunu en rahat Harris ile yapabileceklerini düşünmüş olmalılar. Kocasının Yahudi olması ve kendisinin 3,5 yıldır İsrail için elinden gelen desteği ardına koymayan bir kişi olarak tanınması, onu mevcut şartlar içinde ABD’nin sürdürmekte olduğu İsrail yanlısı siyasete uygun kılarken; Neo-Conların küresel ABD egemenliği için son hamlesi olan Ukrayna üzerinden Rusya’yı ve ardından Çin’i parçalama stratejilerine karşı koymayacak bir kişi yapıyor.
Kongre’deki siyonist milletvekili ve senatörlerin davetiyle ABD’ye giden İsrail Başbakanı, savaş suçlusu ve muhtemelen soykırımdan da mahkum olacak Netanyahu’nun Kongre konuşmasını izlemeyerek, onunla arasına sözüm-ona mesafe koyma gayreti, Kamala Harris’in seçilebilmek için Filistin yanlısı, İsrail aleyhtarı genç protestocuların ve üniversitelerin oyuna muhtaç olduğunu idrak ettiğini gösteriyor.
Bu noktada, bu spekülasyonda (adına isterseniz “komplo teorisi deyin; yanlış da olmaz) cevaplanamayan tek soru, Trump’ın nasıl devre dışı bırakılacağıdır. Gün geçmiyor ki bir Hristiyan kilisesi daha Trump’ın suikast girişiminden kurtulmasında “İlahi Mucizenin yeni bir boyutunu” açıklamasın. Bu manevi rüzgara Biden’ın demansı sebebiyle ABD ekonomisinin batmanın eşiğinde olduğu, Kamala Harris’in asla ABD’yi kurtaramayacağına inananların rüzgarı eklenince, Trump’ı “adil ve serbest” bir seçimde yenmenin yolu nasıl bulunacaktır? Böyle bir yol bulunursa, Trump’ın ve Cumhuriyetçilerin buna karşı planı var mıdır? Trump bu ana kadar “Biden bunadı! Allah beni seviyor!” mesajından başka yeni bir şey söylemedi.
ABD Temsilciler Meclisi Denetim ve Reform Komitesi eski başkanı Jason Chaffetz’in bir makalesinde “Derin Devlet gerçektir. Ama açıklanmayı, hesap vermeyi ve sorumluluğu sevmez” diye yazdığını hatırlıyorum: “Derin Devlet vardır ve sistemi daima kendi çıkarına işletmesini bilir.”
Yani ne Kamala ne de Trump adına kaygılanmamıza gerek yok! Erdoğan’ın dediği gibi, “Kasım ola, hayrola!”
