Karaktersizliğine boncuk tak ki alçaklığına nazar değmesin!
Kendi ülkesinde ay yıldızlı öz bayrağını yakanlarla kol kola girenler bir yana; Filistin’de Türkiye’nin bayrağını sallarken siyonistler tarafından sırf bu bayrak sebebiyle kurşunlanmasına rağmen bayrağı elinden düşürmeden taşımaya devam edenler bir yana!
O da insan bu da insan! Ve biz biliyoruz ki insan “ahsen-i takvim” üzerine yaratılmıştır ancak bunu “esfel-i safiline” döndürenler de olmuştur!
Yaratılmışların en şereflisi olmak da yaratılmışların en sefili olmak da ellerimizin içinde!
Hem devlete “katil” deyip hem de “devlet çatısı” altına girmenin utanmaz simasıyla sokakta gezen adamlar bankamatikten para çekerken hiç de “devrimci” değiller!
Her gün yürüdüğü caddelerden tanklar geçerken önce alkışlayıp sonra para çekme makinalarında kuyruğa girenlerin ertesi sabah “demokrasi” naraları atmalarını sineye çekiyorsak sebebi “Allah hepsini görüyor” cümlesinde gizlidir!
“Bu kadına haddini bildirin” diyerek devletçilik kutsamasını oyuncağa çevirenlerin gün gelip de direğe asıp bakkal öldürenlerin savunuculuğunu yapanları kendi elleriyle kürsülerde yemin ettireceklerini tahmin etmek şimdi zor değil ama o vakitler biraz zorlanıyorduk!
Çok mu karışık geldi, biraz düzleyelim o vakit!
Çobanı öldürdüler… Kürt’tü… Çobanın oğlunu öldürdüler… Kürt’tü… Bakkal’ı direğe asıp öldürdüler… Kürt’tü… Yaşını büyütüp astılar, Türk oğlu Türk’tü…
Sırtlarını dayadıkları örgüte yaslanarak “Özgürlük, halklar, kardeşlik” yalanları atanları yine ve yeniden Ankara’ya taşıyanların ayakları bu topraklarda olsa da zihinleri Tel Aviv’de, Washington’da!
Keşke kürsülerde yemin etmeden evvel ellerindeki kanı yıkasalardı!
Birlikte iyi salladıkları günleri yâd ettikleri koridorlar da onlardan elbet davacıdır!
Kim bu ülkeyi gerçekten seviyor olabilir? Sevmek bir halkı sevmekse eli kanlı teröristlere sevdalanmak da neyin nesidir?
Oysa bilmiyorlar mı ki Ankara’nın bahtı kara havası çoktan dağıldı!
Partiya Karkeren Kürdistan (PKK) planı gerçekten bitme noktasına geldi. Tam bir dip dalga! Çünkü devlet “terörist öldürme” yerine “topyekûn mücadeleye” girişti!
Para kaynakları kurutuldu, mafyası dağıtıldı, propaganda yolları kırıldı, dış bağlantıları çökertildi, siyasi görünümlü militanları etkisiz hale getirildi, Batılı ajanları bölgeye alınmadı! Şimdi kaçtıkları yere kadar kovalanıyorlar!
“Terörü Suriye ve Irak’ta da bitireceğiz” diyen Türkiye dünyaya korkunun ne demek olduğunu göstererek saygısını kazanmıştır. “Hep sevgili olacak değiliz ya, hep hoşgörülü olacak değiliz ya” demiştir devletimiz! Daima diri duran ve uykuya yatmayan bir sistem başarılı olur; aksi takdirde geçmişe dönmek talihini yaşamaya mecbur bırakılan bir ömrü heba etmek zorunda kalırız!
2 SENE ARADAN SONRA OHAL
GERÇEKTEN KALKIYOR MU?
Evet, OHAL gerçekten kalkıyor! Peki, ne değişecek Türkiye’de? Normal vatandaş için hiçbir şey değişmeyecek, çünkü OHAL sokaktaki vatandaşı etkilemedi. 2 yıllık bu süreç devleti daha da olgunlaştırdı. OHAL kararnamelerine gerek kalmadan “üniformalı ve üniformasız teröristlerle” mücadele etme noktasında devlet artık daha kabiliyetli! Batı tipi olan ama yerlileştirilen güvenlik önlemleriyle hem OHAL eleştirileri bertaraf edilecek hem de önlemler alınmış olacak.
TEVAZUYU YİTİREN AK
PARTİLİLER KİMLER?
Bir Afrika atasözü der ki: “Her sabah Afrika’da bir ceylan uyanır. En hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa öldürülecektir. Her sabah Afrika’da bir aslan uyanır. En hızlı ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa aç kalacaktır. Aslan veya ceylan olmanız fark etmez, güneş doğduğunda koşmaya başlasanız iyi olur.”
Tevazuyu yitirenler koşmaya tenezzül etmezler. Onlar daima “peşlerinden koşulmasını” isterler. Bir gün kollarına giren düşmanlarının kendilerine dost olduğunu sanırlar. İşte o vakit onlar değil, toplum kaybeder.
Yerel seçimler yaklaşırken tevazuyu yitiren Ak Partilileri Genel Merkez’de aramak gerekir.
Belki de kimileri “Niye illa Ak Parti? CHP ve HDP’yi neden uyarmıyorsunuz?” diyebilir!
Onlar uyanmak istemediği için bizim uyarılarımız onların kalbine ulaşmakta zorluk çekiyor. Devletin verdiği parayı terörist sevicilere “maaş” diye peşkeş çekenleri hangi köşe yazısı diriltebilir.
Bir umut varsa bu ülkede işte o umut Beştepe’dedir!