Kemal Bey’in diline doladığı o fotoğraf

Okuduğunuz Yazı
Kemal Bey’in diline doladığı o fotoğraf

İçerik

G-20 zirvesindeki S-400’lerle ilgili kritik toplantı ve sonuçlarına ilişkin muhalefetin bir düşüncesi, görüşü var mı?

Partilerin grup toplantılarında muhakkak değerlendirirler diye bekledik; yanılmadık, Kemal Kılıçdaroğlu toplantıyla ilgili bir fotoğrafı konu ederek “Cumhurbaşkanlığı ekibi niye not tutmuyor” diye sordu?

Toplantının içeriğine girmemek için bundan daha iyi bir numara olamazdı, doğrusu. Kılıçdaroğlu hem S-400’lerle ilgili konuya girmedi, hem de yalan söyleyerek toplantı öncesi çekilen bir fotoğrafı gösterip gündem saptırmayı başardı.

Peki Kemal Bey konuya girse ne olurdu? ABD Başkanı kadar bile meseleye objektif bakmadığı ortaya çıkardı. Pentagon ile aynı doğrultuda -S-400’leri almayalım- esas görüşünü belli etmiş olurdu. Türkiye’nin hakkını Türkiye’ye teslim edemeyecek kadar bu ülkeye yabancılaştığı görülürdü. Dahası, pozitif bir kaç cümle dile getirmek zorunda kalırdı ki, bu da kendi siyasi varlık gerekçesini yadsımak anlamına gelirdi!

O da kendine göre en doğrusunu yaptı; ortaya bir yalan atarak gündemi saptırdı ve konudan olabildiğince uzaklaştı. Erdoğan’ın herhangi bir uluslararası görüşmede, ülke adına başarı elde etmesini takdir etmektense onu, kötü ve başarısız gösterecek her türlü rezil tartışmayı başlatmaya, yalanı söylemeye razılar.

Bu siyaset tarzının şüphesiz bir alıcısı var. Yalanla daha çabuk gündem olabiliyorlar. Yalan, geniş bir manevra alanı sağlıyor siyasilere. İnsanlara daha şaşırtıcı, daha sansasyonel ve eğlenceli gündemler sunuyor. Doğruların, gerçeklerin sınırlayıcılığını yalanla rahatça aşıyorlar. Mevcut siyaset ve medya düzeni muhalefete bu imkanı tanıyor. Bu partilerin, lider ve yöneticilerinin siyasi mücadeledeki neredeyse tek yakıtı artık yalan ve manipülasyon. Bu ülke için iyi, doğru, güzel hedeflere sahip olsalardı bu kadar yalana da ihtiyaçları olmazdı elbet.

Kuşkusuz siyasilerin bu kadar yalana başvurmasına elverişli koşullar altında olduğumuz da bir gerçek. Normal ekonomik, toplumsal şartlarda yalan bu kadar işe yaramazdı. Hayat kötüleştikçe yalanın etkileme ve yayılma gücü de artıyor. Yalanı siyaset tarzına dönüştürmüş siyasilerden kurtulmanın yolu hayat koşullarını hızla iyileştirmekten, normalleştirmekten geçiyor. Aksi takdirde, işler biraz daha kötüleştiğinde ülke bu yalan siyasetine teslim olur ki, Türkiye için asıl felaket ondan sonra başlar.  

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Kurtuluş TAYİZ