Kılıçdaroğlu 300 milyar dolar gevelerken, yerine hazırlananlar hangi çalışmaları yürütüyor?
Eskiler hatırlar, evvelden hayali ihracatçılar vardı.
Onlara “hayali yatırımcılar” eklendi.
Yedili Masa’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu yeni bir fasıl açtı. Daha şimdiden tarihe “Hayali yatırım Bezirgânı” olarak geçti.
Kılıçdaroğlu son zamanlarda çıktığı her yayında ve yaptığı her konuşmada hayali bir 300 milyar dolardan bahsediyor malum. Habire “Temiz yatırım” diye anlatıp duruyor. İngiltere’de görüştüğü hiçbir girişimcinin ve foncunun doğrudan yatırımcı olmadığı, sıcak paracı olduğu biliniyor. İngiltere Devleti mi acaba diyorsun ama öte yandan İngiltere Merkez Bankası ayrı bir hikâye. Maksimum parasal büyüklüğü 350 milyar sterlin olması gereken İngiltere Merkez Bankası’nda zaten 650 milyar sterlinlik fazlalık var. Dolayısıyla parasal sıkılaştırma adımları atması gerektiğinden, değil 300 milyar dolar, 10 milyar dolar bile göndermesi imkânsız. IMF desen zaten bahis mevzuu değil, faiziyle birlikte astarı yüzünden pahalıya mâl olur. Faiz borcundan ülkemiz çöker.
Bakınız Arjantin… IMF’den borç aldı faizi yüzde 81’e yükseltti, iki yıl içinde 20 peso olan 1 dolar şu anda 450 peso civarına geldi.
Kılıçdaroğlu hayali yatırımcı gibi tekrarlayıp durduğu bu 300 milyar dolardan bahsederken bir ara ağzından kaçırmıştı hani, hatırlarsınız “Temiz para getireceğim, uyuşturucu baronlarının parası” demişti. Psikolojide buna LAPSUS deniyor. Yani üst beyin kurgulanmış metni söylemeye hazırlanırken alt beyinden birden bire ASIL GERÇEK ortaya çıkıyor, dilinden dışarıya fırlayıveriyor. Neyin pazarlığını yaptıysa ya da kim bunu nasıl gazladıysa artık, bilemiyoruz. Zaten “Uyuşturucu ticaretinden vergi alacağım” diyerek uyuşturucu ticaretini meşru bir ticari faaliyetmiş gibi yansıtan birinden gelen bu “dil sürçmeleri” bizi şaşırtmıyor. Cumhurbaşkanı adayı olması bile başlı başına facia ülkemiz adına.
Zaten kendisi daha sonra revize edip “Beş yılda getiririm” dedi. Ama sonra ekonomiyi emanet edeceğini söylediği ortağı Ali Babacan “Yok yok beş yıl da olmaz, 10 yılda gelir” dedi…
Ortada hayali bir para var ama onun kaç yılda getirileceği de belirsiz.
Çok iyi anlaşan müttefik bunlar.
Şunu belirteyim, CHP’de ve CHP yandaşı kanallarda Kılıçdaroğlu’ndan ümit kesilmiş durumda.
CHP’li televizyoncu Şirin Payzın’ın konuşmasına bakın, “Kimle konuşsam pesimist, yani kötümser. Herkes kaybedeceğini söylüyor” diyordu geçen gün. Evet, çünkü gerçeği onlar da görüyor.
Şimdi diğer meseleye gelelim. Geçen günkü “Adam yine kazandığında Kılıçdaroğlu CHP’yi kime bırakacak?” başlıklı yazım (*) çok ilgi çekti. Kılıçdaroğlu, ADAM yine kazandığında yerini kime bırakacaktı? Bir VELİAHTI işaret edecek miydi? CHP’de üst düzey siyaset yapmış ama şu anda kendini kenarda tutan bir isim “Kemal Bey, kaybettiğini anladığı saatten itibaren kesinlikle bırakacak” dedi bana. Ben de bunu yazdım.
Ertesi gün ilerleyen saatlerde bir telefon aldım. Tanıdığım bir isim tabii. Ona göre Adam yine kazandığında olaylar şöyle gelişecek:
1- Meral Akşener Masa’yı bir kez daha tekmeleyip “Ben demiştim” diye kıyameti koparacak. Bu arada bir not benden: Kendisinin, Mansur Yavaş’ın ve Ekrem İmamoğlu’nun boş meydanlara seslenmesi ona da bir şey ifade etmedi demek ki.
2- Masa doğal olarak dağılacak. CHP listelerinden gösterilen diğer Masa bileşenleri kendi partilerine girecekler. CHP Meclis’te azınlık partisi olma sınırına gelecek.
3- Kemal Bey seçimden sonra CHP Genel Merkezi’ndeki masasına geçerek bir yıl sonraki seçimleri işaret edecek ve ırmağı geçerken at değiştirilemeyeceğini belirterek yerel seçimlerde bir zafer elde etmenin peşinde koşmayı deneyecek. Ancak bu durum partide tepkiyle karşılanacak.
Söylediklerinden Kılıçdaroğlu’nun bunu yapmasının imkânsız olduğunu anladım. Çünkü geçen yazımda bahsettiğim üç isim de harıl harıl genel başkanlığa hazırlanıyorlar ondan aldığım bilgiye göre.
Misal seçim için sürekli gezen EKREM İMAMOĞLU, gittiği her yerde “Buradaki CHP delegeleri kimler, onları bana getirin birlikte yemek yiyip sohbet edelim” diyormuş. Bunun ne anlama geldiğini açıklamama herhalde gerek yok. Kemal Kılıçdaroğlu’nun tam hâkimiyeti altındaki delegeleri kafakola almaya çalışıyor.
ÖZGÜR ÖZEL’e gelince. Önceleri Ekrem İmamoğlu’na hizmet eden Özgür Özel, artık kendine çalışmaya başlamış. Onun şöyle bir avantajı var. Olası adaylar içinde CHP’nin içine en çok kendi adamını sokan kişi. Bu avantajı kullanarak partiye hükmetmeye çalışıyor. Bir zamanlar AK Parti’de Ahmet Davutoğlu’nun yapmaya çalıştığını uygulamaya sokmuş anlaşılan. Ancak Davutoğlu’nun sonu malum…
OĞUZ KAAN SALICI ise malum, teşkilattan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı. Ama teşkilattan sorumlu olmak teşkilata hâkim olmak anlamına gelmiyor üzgünüm ki. Elindeki bu imkânın ne kadarını kullanabilir, partiyi olağanüstü kurultaya götürebilir mi meçhul.
Geçen yazımda Selin Sayek Böke ihtimalinden bahsetmiştim ama beni arayan CHP’li dostum özel nedenlerle onun sıralama dışı olduğunu belirtti bana. Özel olduğu için burada yazmıyorum.
Kısaca ak koyun kara koyun 14 Mayıs gecesi ortaya çıkacak, asıl hesap ondan sonra görülecek.
Daha MUHARREM İNCE var, unutmayın…