Kılıçdaroğlu, meğer ne çok şey sığdırmış ABD’deki o dört saatlik molaya…
Sonuçlarını o buluşma mı desem, icapçı olarak davet edildi mi desem hep o “GİZEMLİ MOLA”nın ardından tek tek görmeye başladık.
Önce CHP aday listesi tanzim edildi.
TUZLUKLAR BU MASA’NIN ÜSTÜNE TAŞINDI.
FETÖ ile iltisakları sürekli konuşulan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bunu tespit etmesinden sonra “TUZLUK” diyerek tasfiye ettiği eski AK Partili ne kadar isim varsa hepsi CHP listesinde. Çoğu “eski” Atatürk düşmanları… Bu kapsamda kim olduğunu bilmediğimiz nice kriptonun da varlığından da şüphe ediliyor haklı olarak. Sonuçta 77 isim girdi CHP listelerine ecnebi olarak.
“FETÖ CHP LİSTELERİNDE GRUP KURDU” derken boşuna söylemiş olmuyoruz anlayacağınız.
Masa’nın etrafındakilere bakıyoruz, gördüğümüz şu:
AK Parti’nin yıllarca koynunda besledikten sonra başından attıkları.
Biri U2, Rihanna ve Madonna Türkiye’ye gelmiş olmasını ekonominin düzgün yönetilmesiyle açıklayan “Ekonomi dehası”, diğeri de Kılıçdaroğlu’nun geçmişte kullandığı deyimle gelmiş geçmiş en çapsız Dışişleri Bakanı.
Bunlar öyle kullanışlıydılar ki Erdoğan deniz kabukluları gibi bunları silkeleyip attı, onlar da gitti CHP’ye yapıştı.
GİZEMLİ DÖRT SAATTEKİ ANLAŞMANIN BİR SONUCUNU DA MİLLİ SAVUNMA SANAYİİ HEDEF ALININCA GÖRDÜK
Önce beybifeys çıktı, “Dokunacağız tabii” dedi, açık etti planı.
Biliyorduk ve bekliyorduk zaten. Amaç kirli ve sinsi bir planla, demokrasi adı altında Türkiye’de MİLLİ SAVUNMA SANAYİİ HAMLESİYLE oluşturulan “GÜVENLİK KONSEPTİ”ni tüm alanlardan tasfiye etmekti.
Arkasından tek tek döküldüler. Türkiye’ye SİHA’ları, İHA’ları, Kızıl Elma’ları üreten, ülkemize savunma sanayiinde en üst lige çıkaran Bayraktar Grubu’nu, TUSAŞ’ı, Aselsan’ı hedef aldılar. Milli Savunma Sanayii’ni uluslararası şirketlere açacaklarını ilan ettiler.
Yüzbinlerce genç ziyaretçinin akın akın doldurduğu ve 1 milyon 300 bin gencin teknolojik buluşlarıyla yarıştığı Atatürk Havalimanı’ndaki TEKNOFEST tüm ayarlarını bozuyordu. Onu da hedef aldılar. Bir patolojik vaka çıktı, CHP televizyonlarının ekranlarında “Panayır orası, panayır, panayır” diye bağırdı histeri krizi geçirircesine.
Ve o dört saatlik “MOLA”nın bir sonucu daha döküldü dudaklarından geçen akşam yayınlanan video bandında ve şu “vaatte” bulundu:
“İktidara geldikten hemen sonra, Atatürk Havalimanı’nı havacılık ve uzay çalışmalarının merkezi haline getireceğiz. Merkezin kurulması ve geliştirilmesi için başarıları dünyaca tanınan ve başta Amerika’daki Sierra Nevada şirketinin sahipleri Eren Özmen ve Fatih Özmen ile yapacağız. Sierra Nevada, NASA’nın en önemli projelerinde kritik ürün ve hizmetler geliştirmiş, dünyanın havacılık devi Amerika Birleşik Devletleri’nde milyarlarca dolarlık değere sahip bir şirkettir.”
LOBİCİLİK, CASUSLUK, CIA VE PENTAGON’A TAŞERONLUK, YOLSUZLUK…
Bazı gazeteci dostlarımız Kılıçdaroğlu’nun Atatürk Havalimanı’nı havacılık ve uzay çalışmaları için teslim edeceğini açıkladığı ÖZMEN AİLESİ’ni araştırmışlar.
Bu araştırmanın sonucunda Sierra Nevada Corp. adlı şirketlerinin casusluk, CIA ve Pentagon’a taşeronluk ettiği, lobicilik ve rüşvet suçlamalarıyla, yolsuzluk iddialarıyla milyonlarca dolar para cezalarına çarptırıldığı filan ortaya çıktı ilginç biçimde.
Aydınlık gazetesinden Tevfik Kadan’ın yazısından (*), havacılığımızı ve uzay çalışmalarımızı teslim edeceğini söylediği bu “Türk” şirketini yakından tanıdık.
Ben yalnızca birkaç noktaya değineceğim çok çarpıcı bulduğum. Yazıyı detaylı olarak alttaki linkten okuyabilirsiniz.
Öylesine çarpıcı ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun kimlerle iş tuttuğunu ya da ona kimlerin dayatıldığını görüp bir kere daha şaşıracaksınız.
ÖZMEN ailesi parlak bir “başarı” hikâyesine sahip değil. Daha çok karanlık ilişki ağlarıyla büyütüyor Sierra Nevada Corporation (SNC) adlı şirketlerini. Bunu da Nevada Valisi ve Kongre üyesi Gibbons’la kurdukları ilişkiyle beceriyorlar. Gibbons, 500 milyon dolara yakın işi Özmen’lere bağlıyor önce. Onlar da Vali’ye para akıttılar, onunla kalmayıp eşini Antalya’da ağırlayıp 35 bin dolar maaşa bağladılar. İnceleme sonrasında Sierra Nevada’nın 2000’den sonra aldığı ihalelerin yüzde 84’üne ya tek şirket olarak katıldığı ya da direkt olarak işi aldığı ortaya çıktı. Altı yılda tam 602,5 milyon dolarlık sözleşme.
ŞİRKET HAKKINDA KORKUNÇ İDDİALARDAN OLUŞAN RAPOR
Şirketin makyajını ise 2012’de California merkezli, asıl amacı kurumsal kötüye kullanımı ortaya çıkarmak ve çok uluslu kurumsal hesap verebilirliği ve şeffaflığı savunmak olan bir araştırma grubu; CorpWatch adlı kuruluş ortaya döktü. Hazırlanan raporda şunlar yazıyor:
“Sierra Nevada, ABD Özel Operasyonlar Komutanlığı adına casusluk yapmak üzere Afrika’daki gizli savaşın ön saflarında yer alıyor. Uganda’da, Burkino Faso’da.”
ABD’nin deniz aşırı operasyonlarında görev alan Sierra Nevada hakkında Irak’ta çeşitli İŞKENCE İDDİALARI bile var.
ABD Savcısı Phillip Talbert, 2017’de Sierra Nevada’nın giderlerini şişirerek devleti zarara uğrattığını iddia etmiş. Şirket ise 14,9 milyon dolar ödeyerek dava açılmadan uzlaşmaya gitmiş.
Sierra Nevada’nın sahada doğrudan TÜRKİYE KARŞITI YÜRÜTTÜĞÜ FAALİYETLER de var. Şirketin uçakları sık sık Irak’ta, Suriye’nin kuzeyinde ve Libya’da casusluk amaçlı uçuşlar yapıyor.
İş Türkiye’ye yatırıma gelince ise “Yüzde 70 yerli üretim şartı çok güç” diyerek yan çizmişler.
KILIÇDAROĞLU’NUN SAVUNMA SANAYİMİZİ HEDEF ALMASI BOŞUNA DEĞİL
Bir ucu NATO ve Pentagon‘a ve Avrupa güçlerine, diğer ucu petrol şirketlerine ve derin İngiltere’ye, Yahudi lobilerine kadar uzanmakta. İşte onlar adına Türkiye’yi parçalamakla görevlendirilen FETÖ, PKK, DEAŞ gibi terör odakları İHA-SİHA sayesinde kıpırdayamaz hale geldi. Bu sebeple de küresel çetenin Anadolu’yu işgal ve PARÇALAMA planı boşa çıkıyor. Yıllardır savunma sanayiine yatırım yaptırmayan ve bağımlı hale getiren bu küresel mafya şimdi ülkemizi içimizdeki adamlarıyla tehdit ediyor.
CIA paravanı olduğu soruluyor katıldığı TV programında, verdiği cevap akıllara seza:
“Ne olmuş canım, özel şirket, iş alır yapar.”
Tabii Kılıçdaroğlu amacına ulaşırsa CIA’den hangi işleri alacağını tahmin edebilirsiniz.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Biz Türkiye’nin savunma sanayisini Vecihi Hürkuş’un, Selahattin Reşit Alan’ın, Nuri Demirağ’ın ve Nuri Killigil’in hayalleriyle yüzde 80 yerliliğe ulaştırdık. Atatürk Havalimanı’nı ABD’li bir şirkete verecekmiş. Şimdi takmış TEKNOFEST’e. Bu milletin elinden TEKNOFEST’i, İHA’ları, SİHA’ları, Akıncı’yı, Kızılelma’yı alamazsınız” demesi boşuna değil.
Evet, bu sondu.
BİR DAHA ASLA!