Kılıçdaroğlu Türk Silahlı Kuvvetleri önüne de gider mi?
Bu yazıyı okuyan uzman çavuşlarımıza, astsubaylarımıza, subaylarımıza bir şey demek istiyorum. Benimle bazı konularda aynı düşünenler veya düşünmeyenler olsa bile; Allah ayağınıza taş değdirmesin. Sizler “hepimiz için” çalışıyorsunuz. Fedâkarlıklarınız bizim ödeyeceğimiz ölçülerin çok ötesinde. Askerlik zor zanaat ve siz “zora” talipsiniz. Türkiye için yaptığınız her faaliyeti sonuna kadar destekliyorum. Ordusuz bir millet olmaz, olamaz.
Siz de biliyorsunuz ki bir dönem bizleri hatta topyekûn mütedeyyin insanları “ordu ve asker düşmanı” diye fişlemişler ve Akit’e 312 General aynı anda dava açmıştı. Biz o gün de ordumuzu çok seviyorduk; ancak komuta kademesinin yanlışlıklarını eleştiriyorduk. Hepimiz, “üzerinde 5 vakit ezanlar okunan” ülkemizi çok seviyoruz.
Bizler için; “Bunlar radikal, bunlar sert” diyenler 15 Temmuz’da başkentte tanklarla insanları ezdi!
Siyaset geçici, ülke ve millet kalıcıdır. Ancak siyasetle ilgilenmeyen Müslümanları, Müslümanları öteleyen ve yok sayan siyasetçiler yönetmeye başlar.
Gelelim Kılıçdaroğlu’na!
Özel ve yasal bir şirket olan SADAT’ı herhangi bir belge ve delil olmaksın şu ana kadar kimler hedef gösterdi:
1)Michael Rubin (Pentagon eski yetkilisi)
2)Sedat Peker
3)Kemal Kılıçdaroğlu
Tamam, anladık; CHP ve İyi Parti’nin “ortak adayı” olarak sahneye çıkmak istiyorsunuz. Cumhurbaşkanı adayı olmak istiyorsunuz. Bunun yolu “devlet kurumlarına” ve “özel kurumlara” baskın yapıp onları kendinizce ve güya itibarsızlaştırmak mı?
Kılıçdaroğlu en son SADAT’a baskın yaptı. “Baskın” derken de şu; Kemal Bey kurumun önüne gidiyor, kameralar oraya yöneliyor, kameralara açıklama yapıyor, sonra herkes dağılıyor! Baskın bu! Sonuç var mı? Milletin derdine derman var mı? Hiçbir şey yok; şov yapmak paha biçilemez!
Kemal Bey “yasal bir şirket olan” SADAT; yani “Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi Ticaret Anonim Şirketi’nin” tabelasının önüne geçerek “Sedat Peker” ile benzer söylemlerde bulundu. Yasalara bağlı bir özel şirkete herhangi belge, delil göstermeden; “Burası suikastçı yetiştiriyor” dedi ve bunun müsebbibi olarak da Recep Tayyip Erdoğan’ı gösterdi.
Bazı arkadaşlar; “Kemal Kılıçdaroğlu bir milli güvenlik sorunudur” diyorlardı. Haksızlar mı?
Belge yok!
Bilgi yok, hiçbir şey yok! Sadece Kemal Bey ağzından çıkan üç cümle kurup suçladıkça suçluyor. Çok kirli bir siyasettir bu! Türkiye bunu hak etmiyor.
Kemal Bey yakında “Genelkurmay Başkanlığı” önüne de gider mi? Giderse şaşırmam! Çünkü kendisi TSK’nın sınır ötesi operasyon yetkisini içeren tezkereye “Hayır” diyerek onların Türkiye içlerine dönmesini istemişti. TSK sınır ötesinde PKK ve uzantılarıyla mücadele ediyor. Bu mücadeleye niçin “hayır” denir?
CHP seçmeni artık Kemal Bey’e “dur” demeli! Çünkü ben topyekûn tüm seçmenlerin bu olaylara “rıza gösterdiğini” sanmıyorum!
Kılıçdaroğlu; “100 yıldır buradayız, biz varız” diyor. Hayır Kemal Bey! Siz kaset operasyonuyla istifa etmek zorunda kalan Deniz Baykal’dan sonra, 22 Mayıs 2010’dan beri varsınız! Varlığınız Türk siyasetine hiçbir şey katmadı, katmıyor. Son yaptıklarınız milletin huzuru ve menfaatleri açısından berbat bir süreci işaretlediğinizi gösteriyor.
SADAT konusunu birkaç sene evvel PENTAGON’UN ADAMI MİCHAEL RUBİN dile getirip; “Erdoğan’ın ordusu” demişti. Kemal Bey de Pentagon’un adamıyla “aynı şeyleri” söyledi.
Hesap ortada! Ama görmek istemeyene gösteremiyorsunuz! Siz görün dostum siz görün ve herkese gücünüz yettiğince anlatın! Karıncanın ateşi söndürmek için ağzındaki minicik suyun hatırına sönen nice ateşler vardır!
“KEMAL-EKREM ÇEKİŞMESİNE CANAN ARASI”
CHP ve İyi Parti ittifakı güya 6’lı masa kurdu ama şu ana dek en ufak “somut netice” çıkmadı, bundan sonra da “sürpriz” çıkmayacak.
Görüştüğüm bir Gelecek Partili yetkili; “Masa sembolik oldu, bize katacağı bir şey yok, ancak tamamen kopuşun da şimdiki durumdan farkı yok, beklemedeyiz” dedi.
Ekrem İmamoğlu’nun adaylık iddiasına ise CHP Genel Merkezi darbe vurdu. Ekrem Bey mağdur mu? Hayır, mağdur değil; elinde “800 milyon TL’lik” belediye tanıtım bütçesi var. Esas mücadele henüz başlamadı. Neler olacak neler, geliyor gelmekte olan! Ancak “olacak şeyler” ne CHP’nin ne de milletin işine yaramayacak! Bekleyin, görün!
Canan Kaftancıoğlu vakası “çekişmeye” kısa ara verdi. Kaftancıoğlu kararı hukuki karardır, siyasi değildir. CHP’nin onu bir yerlerde tutacağı muhakkak; ancak parti içinde çok dert etmeyecekler.
Kılıçdaroğlu’na göre devlete “katil” demek normal; “Devlet Ermeni soykırımı yaptı” demek normal; Başkan Erdoğan’ın rahmetli annesine “küfür etmek” veya küfür edilen fotoları paylaşmak normal; bunlara dava açılıp hukuki ceza verilince “zorba” olan Recep Tayyip Erdoğan! Helal olsun Kemal Bey, tebrikler, büyük siyasetçisiniz!