KILIÇDAROĞLU’NU KURTARMA OPERASYONU: KOZMİK TAHLİYE?
CHP’nin medyatik aktörlerinin projeye dahil edildiği, hatta eklemeler yapılan sivil ve askeri bürokrasi aktörlerinin de rol aldığı bir “ihanet davası”nın, yaprak dökümü ya da “sağlaması”nın birer birer yapıldığı anlara şahit oluyoruz.
Birbirinden bağımsız gibi görünen gelişmelerin ortak zeminde buluştuğu saha CHP!
Eren Erdem’in itirafları, deşifreleri ve “yol gösterme”leri ışığında devam eden sürecin ardından, “İŞ Bankası”na kadar uzanan bir saç ayağının görünen yüzü ve nihayetinde Enis Berberoğlu ile netleşen bir ihanet resmi var karşımızda.
Yargı gerçeğinin zedelendiği imajının içini de dolduran bir karar süreci…
Kamuoyunun yargı ve siyasi mekanizmaya bakış açısı…
Bir ihanetin bedeli ve onaylanan tasdik sürecinin “ihtiyarlık, ağır hastalık vs..” gerekçelerinin de ötesinde bir dokunulmazlık zırhı…
Bu resim karşında uyuduğu, uyutulduğu düşünülen adalet kavramı ve siyasi bir karar algısına mahkum tahliye sürprizi…
Devlet uyuyor mu sizce?
Ya da yargı kamuoyunu manipüle mi ediyor?
Ve yahut yargının bağımsız oluşu düzleminde yargının ihanet cezasını tehir etmesi…
Sizce bunlar tesadüfî olabilir mi?
Edindiğim izlenim şu.
Berberoğlu’ndan başlayan reel projede reel politik beklentilerinin çıkarlarına ters geleceğini farkeden proje kurmaylarının deşifre edileceği korkusu, Kemal Kılıçdaroğlu’na kadar uzanan “yürütme” operasyonunun en az zararlı görünen sonucunun gündeme taşınması bu.
Bu İŞ’te bir iş var…
Kemal Kılıçdaroğlu’nu kurtarma operasyonu olarak şekillenen resimde ilk pozu genel başkanlarının vermesi tezimi doğrular nitelikte.
Kemal Kılıçdaroğlu’na kadar uzanan süreci kesmek isteyenler “topal ördek” projesiyle sonuç almak istiyorlar!
Yargıtay kararını Kemal Kılıçdaroğlu için çıkmış bir karar olarak görüyorum.
Değilse, CHP’yi dizayn edenler için Enis Berberoğlu sadece bir “ulak” hükmündedir.
Yasal kılıf sonradan yürürlüğe konulur.
Kimse ümitsizlenmesin.
Hamile bir kadının idamına karar verilmişse çocuğu doğuracağı süre gözönüne alınarak infazı ertelenir…
Devletimizin bir bildiği vardır.
Ön yargıya ya da son yargıya takılmamakta fayda var.
Binnur Günay