Kılıçdaroğlu’nun kampanyası hazır

Okuduğunuz Yazı
Kılıçdaroğlu’nun kampanyası hazır

İçerik

Ne İyi Parti’den yükselen itirazlar… Ne de adaylık iddiasından bir türlü vazgeçmeyen Ekrem İmamoğlu’nun çıkışları…

Bütün bu olumsuzluklar CHP lideri Kılıçdaroğlu için bir sorun teşkil etmiyor! Kemal Bey altılı masanın ortak Cumhurbaşkanı adayı olacağından o kadar emin ki seçim kampanyasını yürütecek ajanslarla sözleşme bile imzalamış.

Kılıçdaroğlu’nun kampanyası bir süredir birlikte çalıştığı Ali Kiremitçioğlu ve Akan Abdula tarafından yürütülüyor. CHP liderinin yakın çevresine “Biz şu an kampanyanın ortasına geldik” dediğini duydum!

Aslında bunda şaşılacak bir şey yok. Kılıçdaroğlu’nun neredeyse bir yıl önce çekmeye başladığı mutfak videoları ve kamu kuruluşlarına gerçekleştirdiği sıra dışı ziyaretler aslında birer kampanya faaliyetiymiş!

Özellikle gençleri hedef alan “Demokrat Amca” söylemi, önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak sloganlar, fikirler ve stratejiler aylar öncesinden belirlenmiş. Kılıçdaroğlu açısından son derece doğru ve mantıklı bir hareket tarzı bu. Malum, erken kalkan daha çok yol alıyor.

Her şey iyi güzel de… İnsan sormadan duramıyor. Madem başından beri aday Kılıçdaroğlu’ydu… Bu masa bir yıldır niye toplanıyor ve neyi tartışıyor?

Cevabı bilen özelden yazsın lütfen.

HDP’nin Akşener planı

Muhalefet blokunda kafası en net parti HDP.

Eğer Meral Akşener, Kılıçdaroğlu’nun masanın ortak adayı olmasını kabul etmez ve başka bir aday çıkarırsa HDP’den herkesi şaşırtacak bir sürpriz gelebilir. Kulislerde o sürprizin “Kılıçdaroğlu’na destek” kararı olabileceği konuşuluyor.

İyi Parti’den tam da altılı masa toplantısı öncesinde yükselen aykırı seslere bakılırsa işin oraya gitmesi olasılık dâhilinde görünüyor.

90’lara dönüş kâbusu

24 Ocak 1993: Uğur Mumcu

5 Şubat 1993: Adnan Kahveci

17 Şubat 1993: Eşref Bitlis

17 Nisan 1993: Turgut Özal

Eski Türkiye’nin en uzun ve karanlık yılı 1993’te sadece üç ay içinde hayata veda eden dört önemli isim.

Suikastlar, şüpheli ölümler, faili meçhuller…

Bitmedi…

24 Mayıs 1993: Bingöl’de 33 askerin PKK tarafından katledilmesi.

2 Temmuz 1993: 37 kişinin hayatını kaybettiği Sivas Katliamı.

5 Temmuz 1993: 33 sivilin katledildiği Başbağlar Katliamı.

Uğur Mumcu’yu anma etkinliklerini izlerken bizim kuşağın gençlik dönemlerine denk gelen bu acı olaylar gözümün önünden bir film şeridi gibi geçti. Dünya üzerinde altı ay içinde Cumhurbaşkanı’nın, Jandarma Genel Komutanı’nın, ülkenin en sevilen gazetecisi ve gelecek vaat eden genç bir siyasetçinin bu şekilde ortadan kaldırıldığı başka bir ülke var mıdır acaba?

İşin daha da vahimi, koca bir ülke sadece terör ve faili meçhullerle değil, sürekli tekrarlayan siyasi ve ekonomik krizlerle adım adım bir felakete sürüklendi. Siyasiler, askeri ve sivil bürokrasi film izler gibi izledi o büyük çöküşü. Hani şimdi birileri Türkiye’yi başına ‘Güçlendirilmiş’ ifadesini ekledikleri parlamenter sistemle yöneteceğini vaat ediyor ya… Türkiye o karanlık 10 yılda işte o sistemle yönetiliyordu.

1991-2002 arasında 11 yılda dokuz ayrı hükümet kuruldu bu ülkede. Bunların ortalama ömrü 1 yıl 2 ay oldu. Beş hükümet bir yıldan az iktidarda kalabildi. 51. Hükümet sadece 25 gün devam etti.  1995-1996 arasında neredeyse her üç ayda bir hükümet değişikliği yaşandı.

Bütün bunları niye hatırlattık? Çünkü mevcut iktidara alternatif olarak gösterilen altılı masanın en büyük vaadi eski Türkiye’yi geri getirmek! Aylardır parlamenter sisteme dönüş dışında somut bir şey ortaya koyamadılar. Son dönemde aralarında başlayan koltuk kavgaları ve yetki tartışmaları buram buram 90’lar kokuyor.

Sizi bilmem ama ben kendi adıma Erdoğan düşmanlığı dışında hiçbir ortak noktası olmayan bu 6’lı koalisyonun bizi götüreceği yerin 1993 Türkiye’si olmasından fena halde endişe ediyorum.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
80%
Beğendim
20%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Zafer Şahin