Kilisenin gizli evlatlarına dikkat

Okuduğunuz Yazı
Kilisenin gizli evlatlarına dikkat

İçerik

Türkiye’de HDP’li Garo Paylan’dan tam 57 yıl önce bir etki ajanı Ermenilerin 1915’te soykırıma uğradığını iddia etti. Onu hepiniz yakından tanıyorsunuz.

Tarih 6 Mayıs 1965… FETÖ elebaşı “Kırklareli Vaizi” sıfatıyla dönemin Ermeni Patriği Şinork Kalutsyan’a bir mektup yazıyor! O mektuptaki şu ifadeye dikkat: 1915’te Ermenilere gerçekleştirilen büyük soykırımı lanetlemeden geçemeyeceğim. Hz. İsa’nın çocuklarının Müslüman geçinen cahiller tarafından katledilmesini esefle kınıyorum!

Tarih öğreticidir. Geçmişteki olaylar ve kişiler arasındaki bağlar doğru bir şekilde kurulursa bugünü anlamak çok daha kolay olur. Şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden yazar Aytunç Altındal’a göre FETÖ elebaşı kimliğini gizleyen, başka bir dine mensup bir ajandır. Hatta 1988’de Vatikan’da görüştüğü Papa 2. Jean Paul tarafından gizli kardinal olarak atanmıştır.

Bu iddia bir FETÖ iddianamesinde biraz daha detaylandırılır: Papa’nın 100 yıldır kullanmadığı “in picture” uygulamasıyla Gülen “Kilisenin bağrına bastığı gizli evladı” olarak atanmıştır!

FETÖ’nün ABD başta olmak üzere dünyanın her yerinde Ermeni lobisinin en büyük destekçilerinden biri olması da… Ermenistan’ın FETÖ’ye 1997 yılında okul açma izni vermesi de tarihi bilenler için hiç şaşırtıcı değildir.

Gelelim bugüne… Garo Paylan’ın TBMM çatısı altında dile getirdiği sözde soykırım iddiaları öyle hafife alınacak, kuru tepkilerle geçiştirilecek basit bir mesele değil. Okyanus ötesinde kurgulandığı çok açık bir büyük plan 1960’lardan beri tıkır tıkır işliyor. FETÖ’nün, PKK’nın, ASALA’nın ortaya çıktığı tarihler, izledikleri yol haritaları, söylem ve eylem birlikleri ortada. Hepsi aynı merkezden, aynı hedef doğrultusunda yönlendiriliyor.

Türkiye’de “Kilisenin gizli evladı” olarak faaliyet gösteren tek ajanının FETÖ elebaşı olmadığının artık farkındayız. Daha kim bilir, kimler o sıfatla 60 yıldır bu ülkenin altını oymakla meşgul. Garo Paylan, skandal teklifinde, ikisi Ermeni komitacılar tarafından katledilen Talat, Enver ve Cemal paşaların isimlerinin kamusal alanlardan kaldırılmasını da istiyor!

Sizi bilmem ama ben en çok Erivan’daki sözde soykırım anıtı önünde saygı duruşunda bulunan Cemal Paşa’nın torununun tepkisini merak ediyorum. Garo’ya “Hadi oradan, hadsiz” der mi acaba?

İmamoğlu neden Karadeniz’e gidiyor?

Bir kez daha yarım ağızla “Adayım genel başkanımız” dese de. Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı gibi davranmaktan vazgeçmiyor.

Bayramda Karadeniz gezisine çıkıyor. Yanına gazetecileri de alarak üstelik.

Bazı Ankara temsilcileri ve İstanbul basınından gazetecilere günler öncesinden “Ekrem Bey’in Karadeniz gezisine davetlisiniz” mesajı iletilmiş. İmamoğlu’nun bayramda memleketine gitmesi değil ama yanına gazetecileri alarak yollara düşmesi ilginç. Kim ne derse desin, bu bir gövde gösterisidir.

“Arkamdaki rüzgâr kesilmedi, yıkılmadım, ayaktayım” mesajıdır.

Kime mi? Biraz CHP Genel Merkezi’ne. Biraz 6’lı masanın sakinlerine. Biraz da Mansur Yavaş’a.

Elektriği kesilen başka ev bulamadınız mı Kemal Bey?

CHP lideri Kılıçdaroğlu evinin elektriğini kestirerek dünya basınında dahi haber oldu. İletişim stratejisi açısından bakarsak amacına ulaştı. Ama sonrasında meseleyi uzatarak adeta bindiği dalı kendi eliyle kesti.

Nasıl mı? Anlatalım…

Birincisi… Kemal Bey’in iddia ettiği gibi Türkiye’de 4 milyon hanenin elektriği kesik değil. CHP liderinin bu açıklamayı yaptığı 22 Nisan günü itibarıyla elektriği kesilen abone sayısı 278 bin. Bunun 198 bini mesken. Kalanı ticarethane, sanayi ve tarımsal sulama abonesi. 47 milyon 500 bin elektrik abonesinin 0.6’sı demek bu.

İkincisi… Enerji Bakanı Fatih Dönmez ile girdiği polemiğin kaybedeni Kılıçdaroğlu. Bakanın verdiği bilgi doğru. Kemal Bey’in Keçiören’de elektriği kesik diye gittiği evin ışıkları 5 Nisan’dan beri yanıyor. Mamak’ta gittiği eve ise kaçak elektrik kullanımından dolayı tam yedi kez tutanak tutulmuş. Koca Türkiye’de elektriği kesik ev mi bulamadınız Kemal Bey? Sizi götürdükleri iki adres de sorunlu.

Meselenin başka boyutları da var… Keçiören’deki evde üç küçük çocuk yaşıyor. Anne ve baba yakın tarihte boşanmış. Zor bir hayatları var. İnsanların mağduriyetlerini, sıkıntılarını siyasete malzeme yapmamak lazım. Bu iş sonra döner, sizi de sıkıntıya sokar. Devletin ilgili birimleri Kemal Bey’den önce aileye yardımda bulunmuş. Farklı detaylar da var ama yazılması doğru olmaz.

Ankara Büyükşehir Belediyesi CHP’de. Kemal Bey’in bu saatten sonra yapacağı en doğru iş, anneyi düzenli gelir elde edeceği bir işe yerleştirmek olur. Son söz: Biz bu tartışmaları yaparken Alman basınında 300 bin abonenin elektriğinin borcundan dolayı kesildiği haberleri çıktı.

Türkiye’de kimsenin elektriği kesilmesin. Ama kamu düzenini hiçe sayan bu popülist söylem en başta elektrik borcunu ödeyen vatandaşa yapılan bir haksızlık değil mi?

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
50%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
50%
Yazar Hakkında
Zafer Şahin