Köleliğin aydın yandaşı olmak

Okuduğunuz Yazı
Köleliğin aydın yandaşı olmak

İçerik

Cezayir asıllı Fransız olan ünlü yazar Albert Camus, ‘Düşüş’ isimli kitabında bir tanımlama yapar: ‘Köleliğin aydın yandaşı olmak’.

Bu tanımlama sanki Türkiye güncelinde Amerikan salvolarına sevinen elit geçinen kesim için yapılmış.

“Aynı gemide değiliz” diyerek kendilerini toplumun genelinden ayıran jakobenlerin paylaşımları tam anlamıyla ibretlikti. Gayrı millilik teriminin karşısına bu söylemleri örnek olarak yazabiliriz.

Ayrıca yine Camus’un tanımlamasına uyan bir örnek olarak; ekonomik savaş sırasında “kullanışlı” pozisyon alma çabasında olan CHP’nin genel başkanına ve eski Cumhurbaşkanı adayının sosyal medya mesajlarına bakabilirsiniz.

Türkiye ekonomisi yıldan yıla gelişmekte ve daha sağlam temeller üzerine yükselmektedir. Türkiye’yi eksiye götüren hiçbir iç dinamik olmamasına rağmen 10 Ağustos’ta dolar neden yükselişe geçti? Kimliği ve aidiyeti fark etmeksizin iş adamlarının tamamı, STK’lar ve bankalar süreci ‘dış müdahale’ olarak yorumladılar.

ABD Türkiye’ye ekonomik operasyon çekiyordu ki buna ‘ekonomik darbe girişimi’ de denebilir. Onların beklentileri aşamalı olarak; önce yağmalama, toplumsal kaos ve sonra darbe! Noktayı bu şekilde koymak istiyorlar ama Cumhurbaşkanı Erdoğan ve halkın verdiği tepkiler umut edilenin gerçekleşmesini engelliyor. Halkına umut olmuş, halkıyla bütünleşmiş bir lider olarak Erdoğan, hamleleriyle “köleliğin aydın yandaşları”nı ve ABD’yi yine şaşırttı.

Şimdi gelelim ana muhalefet partisine. Kemal Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce yaşanan süreçte ABD’ye karşı pozisyon almak ve saldırının boyutlarını kendi tabanına anlatmak yerine yine hedef saptırdı, yine Erdoğan’a yüklenerek buradan bir siyasi rant devşirme çabasına girdi. Yine, diyorum çünkü bu pozisyon alışın aynısını 15 Temmuz sonrasında da gördük. Artık yabancı değiliz bu duruşa.

Yaşanan süreci Erdoğan’a yıkmaya çalışmak, gerilimin planlı geliştirilen bir proje olduğunu iddia etmek, hedef saptırmak; siyasi rant elde etmenin ötesinde devlete çekilen operasyona içerden omuz vermektir. Aynı zamanda var olan durumu realiteden çıkararak karikatürize etmektir.

Camus Türkiye’deki elitist-jakoben kesimin, gayri milli siyasilerin adını koymuş. Bunlar; köleliğin aydın yandaşlarıdır.

 “Kullanışlı müttefik-hazırda bekleyen emir kulu”olmak kadar onur, etik ve ahlaktan yoksun başka bir pozisyon olamaz.

Siyaset kurumu parti fark etmeksizin milli meselelerde devletin yanında olmayı gerektirir.

Kritik süreçlerde devletin ve halkın yanında durmak yerine düşmana göz kırparsan; işte bu asla affedilemez bir alçaklıktır.

Zor zamanlarda kenetlenmek, bu millet için bir reflekstir.

Bu millet hainleri ayıklamayı ve içinden temizlemeyi çok iyi bilir.

Bu millet feraset ve basiretini bir kere daha göstermiştir.

ABD’ye karşı alınan milli pozisyon Cumhurbaşkanı Erdoğan ve arkasında çelik gibi duran halkının varlığıyla gerçekleşmektedir.

Köleliğin “aydın” yandaşı olmak yerine, bağımsızlığın “örümcek kafalı” fedaisi olmayı tercih ediyorum.

Çukur söylemler yerine kadim ahlakın öğütlerini dinliyorum.

Emperyalistlere göre değil halkımızın seçtiği Lider’e göre pozisyon alıyorum.

Pragmatist rüzgârda savrulmak yerine, Kitap’a uymayı yeğliyorum.

Yolumuz köklülükten geçer, köksüzlüğün “kontrollü” salvoları bizi mümkün değil, etkileyemez!

Zaman yeni bir doğumu işaret ediyor. Güçlü olan değil, haklı olan kazanacak.

Halkımızın yüreğindeki cesaret işte bu: zamanın ruhunun yansımasıdır.

 

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%

Köleliğin aydın yandaşı olmak

Okuduğunuz Yazı
Köleliğin aydın yandaşı olmak

İçerik

Cezayir asıllı Fransız olan ünlü yazar Albert Camus, ‘Düşüş’ isimli kitabında bir tanımlama yapar: ‘Köleliğin aydın yandaşı olmak’.

Bu tanımlama sanki Türkiye güncelinde Amerikan salvolarına sevinen elit geçinen kesim için yapılmış.

“Aynı gemide değiliz” diyerek kendilerini toplumun genelinden ayıran jakobenlerin paylaşımları tam anlamıyla ibretlikti. Gayrı millilik teriminin karşısına bu söylemleri örnek olarak yazabiliriz.

Ayrıca yine Camus’un tanımlamasına uyan bir örnek olarak; ekonomik savaş sırasında “kullanışlı” pozisyon alma çabasında olan CHP’nin genel başkanına ve eski Cumhurbaşkanı adayının sosyal medya mesajlarına bakabilirsiniz.

Türkiye ekonomisi yıldan yıla gelişmekte ve daha sağlam temeller üzerine yükselmektedir. Türkiye’yi eksiye götüren hiçbir iç dinamik olmamasına rağmen 10 Ağustos’ta dolar neden yükselişe geçti? Kimliği ve aidiyeti fark etmeksizin iş adamlarının tamamı, STK’lar ve bankalar süreci ‘dış müdahale’ olarak yorumladılar.

ABD Türkiye’ye ekonomik operasyon çekiyordu ki buna ‘ekonomik darbe girişimi’ de denebilir. Onların beklentileri aşamalı olarak; önce yağmalama, toplumsal kaos ve sonra darbe! Noktayı bu şekilde koymak istiyorlar ama Cumhurbaşkanı Erdoğan ve halkın verdiği tepkiler umut edilenin gerçekleşmesini engelliyor. Halkına umut olmuş, halkıyla bütünleşmiş bir lider olarak Erdoğan, hamleleriyle “köleliğin aydın yandaşları”nı ve ABD’yi yine şaşırttı.

Şimdi gelelim ana muhalefet partisine. Kemal Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce yaşanan süreçte ABD’ye karşı pozisyon almak ve saldırının boyutlarını kendi tabanına anlatmak yerine yine hedef saptırdı, yine Erdoğan’a yüklenerek buradan bir siyasi rant devşirme çabasına girdi. Yine, diyorum çünkü bu pozisyon alışın aynısını 15 Temmuz sonrasında da gördük. Artık yabancı değiliz bu duruşa.

Yaşanan süreci Erdoğan’a yıkmaya çalışmak, gerilimin planlı geliştirilen bir proje olduğunu iddia etmek, hedef saptırmak; siyasi rant elde etmenin ötesinde devlete çekilen operasyona içerden omuz vermektir. Aynı zamanda var olan durumu realiteden çıkararak karikatürize etmektir.

Camus Türkiye’deki elitist-jakoben kesimin, gayri milli siyasilerin adını koymuş. Bunlar; köleliğin aydın yandaşlarıdır.

 “Kullanışlı müttefik-hazırda bekleyen emir kulu”olmak kadar onur, etik ve ahlaktan yoksun başka bir pozisyon olamaz.

Siyaset kurumu parti fark etmeksizin milli meselelerde devletin yanında olmayı gerektirir.

Kritik süreçlerde devletin ve halkın yanında durmak yerine düşmana göz kırparsan; işte bu asla affedilemez bir alçaklıktır.

Zor zamanlarda kenetlenmek, bu millet için bir reflekstir.

Bu millet hainleri ayıklamayı ve içinden temizlemeyi çok iyi bilir.

Bu millet feraset ve basiretini bir kere daha göstermiştir.

ABD’ye karşı alınan milli pozisyon Cumhurbaşkanı Erdoğan ve arkasında çelik gibi duran halkının varlığıyla gerçekleşmektedir.

Köleliğin “aydın” yandaşı olmak yerine, bağımsızlığın “örümcek kafalı” fedaisi olmayı tercih ediyorum.

Çukur söylemler yerine kadim ahlakın öğütlerini dinliyorum.

Emperyalistlere göre değil halkımızın seçtiği Lider’e göre pozisyon alıyorum.

Pragmatist rüzgârda savrulmak yerine, Kitap’a uymayı yeğliyorum.

Yolumuz köklülükten geçer, köksüzlüğün “kontrollü” salvoları bizi mümkün değil, etkileyemez!

Zaman yeni bir doğumu işaret ediyor. Güçlü olan değil, haklı olan kazanacak.

Halkımızın yüreğindeki cesaret işte bu: zamanın ruhunun yansımasıdır.

 

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Bunlarıda İnceleyin